KÜRESEL SİSTEM YOKLUĞU, AB KRİZİ
İngiltere, bugünlerde bütün dünyanın gözünün üstünde olduğu ülke konumundadır. 23 Haziran'da Birleşik Krallığın AB'de kalıp kalmayacağı konusunda yapılacak referandum, dünyada bütün dikkatlerin bu ülkeye dönmesine neden olmuştur. Referandumdan İngiltere'nin AB'den çıkması yönünde bir sonuç çıkması durumunda, AB'nin fiilen krizden kaçınılmaz bir sona doğru yol alacağına dair tahminler yapılmaktadır. Bundan dolayı 23 Haziran referandumunda sadece İngiltere'nin AB üyeliğinde kalıp kalmaması değil, aynı zamanda AB'nin geleceğinin de oylandığını söylemek mümkündür.
Almanya Başbakanı Merkel, İngiltere'nin AB'den ayrılmasının AB'nin sonu olacağını ifade etti. AB, hiç bir şekilde yalnız olmak istemektedir. Ulus üstü bir kurum olan AB, yapıcı, yaratıcı ve geliştirici olanın yalnızlık değil, birlik olduğunun çok iyi farkındadır. İngiltere'nin AB'den çıkması durumunda AB'nin tehlikeli bir yalnızlık sürecine girmesinden korkulmaktadır. Tehlikeli yalnızlık, bugün AB'nin en büyük kabusu durumundadır.
İngiltere'nin AB'den çıkması durumunda genellikle AB'nin dağılma sürecinden söz edilmektedir. Ancak AB'nin İngiltere'yi bir arada tutan sağlam bir zemin olduğu gerçeği unutulmaktadır. Birleşik Krallık, İngiltere, Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda'dan oluşan büyük bir birliktir. AB'den ayrılan bir İngiltere'nin, İskoçya'yı, Galler'i ve Kuzey İrlanda'yı Birleşik Krallık çatısı altında tutması zor gözükmektedir. 23 Ağustos referandumu, AB'nin dağılması kadar, Birleşik Krallığın dağılması ihtimalini de güçlü bir şekilde gündeme getiren önemli bir gelişmedir.
Birleşik Krallık'ta AB'de kalıp kalmama referandumu, yani Brexit çok sert, radikal ve kanlı geçmektedir. AB yanlıları ve AB karşıtları arasında çok sert tartışmalar yaşanmaktadır. İşçi Partisi milletvekili Jo Cox, AB karşıtı ırkçı bir fanatik tarafından öldürüldü. Jo Cox cinayeti Avrupa ve İngiltere'yi sarsmış durumdadır. İngiltere'de siyasi kampanyalar, kan ve şiddet olmadan gerçekleştirilen aktivitelerdir. İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana ilk defa bir siyasetçinin suikaste kurban gitmesi, endişe verici önemli bir gelişmedir. İngiltere'de ırkçı Önce Britanya isimli yapı, siyasette şiddet kullanacak bir yapı konumundadır. Öldürülen milletvekili Jo Cox, AB yanlısı görüşleriyle bilinen, İngiltere'nin göçmen politikasını eleştirip ülkenin daha çok göçmen almasını savunan, Suriye savaşı konusundaki Batılı politikaları eleştiren ve İslamofobiyle mücadele eden bir kişilikti. Irkçılık, Jo Cox'u öldürmekle aslında AB'ye, göçmenlere ve dünyaya kan üzerinden bir gözdağı vermeye kalkmıştır. Avrupa'yı Nazizme ve faşizme karşı savunmuş İngiltere'de ırkçılığın ana siyasi akım ve merkez sosyal güç haline gelmesi, dünya barışı açısından çok tehlikeli bir durum olarak değerlendirebiliriz.
Kamuoyu yoklamaları, İngiltere'nin AB'den çıkışını destekleyenlerin oranını yüzde ellilerin üstünde gösterirken, AB yanlılarının oranı ise yüzde kırk ve kırk beş arasında seyretmektedir. Bu veriler, referandum sonuçları konusunda AB içinde kaygıların yoğun bir şekilde artmasına neden olmaktadır. AB'den ve İngiliz hükümetinden, AB'den ayrıldığı takdirde İngiltere'nin karşılaşacağı ekonomik kayıplara yönelik masajlar verilmeye çalışılmakta ve kamuoyunda ekonomik kayıplar üzerinden AB yanlısı pozisyon güçlendirilmeye çalışılmaktadır. Ancak şimdiye kadar bu girişimin çok etkili olduğunu söylememiz için elimizde hiçbir veri bulunmamaktadır. Camerun hükümeti, başına sardığı referandum belasından nasıl kurtulacağını bilememektedir. AB ve İngiliz hükümeti, referandum sürecinin işleri bu safhaya getireceğini öngörememişlerdir. İngiliz hükümeti, referandum krizinden çıkış yolu olabilecek ikna edici bir söylem ve politika üretmekten aciz durumdadır.
Doksanlı yıllardan sonra Sovyetlerin çökmesi, küresel sistemde büyük bir boşluk doğurdu. Çöken eski sistemin yerine yenisi kurulamadı. Meşhur Yeni Dünya Düzeni, bir türlü gerçekliğe dönüştürülemedi. Soğuk savaş dönemi sistemi yerine yeni bir düzenin kurulamaması, dünyada büyük sorunların yaşanmasına yol açtı. Irak ve Afganistan'ın işgali, Suriye savaşı, küresel sistem yokluğundan kaynaklanan büyük sorunlardır. Küresel sistemin yokluğu çatışmaların ve şiddetin oluşmasına, sorunların çözümsüz kalmasına neden olmaktadır.
Küresel düzen yokluğu dünyada ırkçılığın, şiddetin, göçmen ve yabancı düşmanlığının, otoriteryanizmin ve milliyetçiliğin toplumları kuşatmasına neden olmaktadır. Kendilerini güvende hissetmeyen toplumlar, yoğun bir şekilde kendi mahallelerine dönmektedirler. Dünyada çoğulculuk, özgürlük ve demokrasi karşıtı otoriter ve nasyonalist eğilimlerin yaygınlaştığı bir sürecin içinden geçmekteyiz.
AB'nin tarihi krizler tarihidir. İngiltere'de AB'de kalıp kalmama için yapılan referandum, küresel düzeyde önemli bir kırılma noktasıdır. AB'nin dağılacağını söylemek şimdilik çok erkendir. AB'nin kendini reform etme kapasitesiyle krizlerden çıkmayı başaran bir yapı olduğunu unutmamak lazımdır. Uluslararası sistemin, İngiltere'nin AB'den ayrılmaması için güçlü bir müdahalede bulunacağını ve AB'nin dağılmaması için derin ve kapsamlı bir operasyon çekeceğini öngörebiliriz. Demokrasi, özgürlük ve çoğulculuk karşıtı otoriter dalga, Trump'u Amerika'da Cumhuriyetçilerin adayı yaparken, Avrupa'da AB düşmanlığının ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Küresel sistem yokluğundan kaynaklanan kaos ve kriz, uluslararası sistemin bütün yapılarının ve ilişkilerinin demokratik, katılımcı, çoğulcu ve şeffaf çerçevede yenilenmesini zorunlu kılmaktadır.