Küresel savaşın ortasında ihanet yürüyüşü!
ABD, 2017-2026 yıllarında nükleer gücünü geliştirmek için 400 milyar dolar harcayacak. Merkezi İsveç'te bulunan SIPRI'nın nükleer güç verilerine ilişkin yayımladığı yıllık raporda dünyadaki toplam nükleer silah sayısının %93'nü elinde bulunduran ABD ve Rusya'nın 2011'den bu yana Stratejik Silahların Azaltılması Antlaşması'na rağmen geçen yıl silahlarını azaltmadığı görüldü. Kuşkusuz bunun bir nedeni var.
İsrail merkezli NFR sitesinin haberine göre Amerikan Kongresi güvenlik ve bütçe komisyonu Amerika'nın İsrail'e 705 milyon dolarlık yeni yardım paketini onayladığını bildirdi. (Suudların çerez parası!) Amerika'nın Siyonist İsrail'e yönelik yardımlarının bir önceki yıla oranla 100 milyon dolar daha arttığı da söyleniyor. E tabi bunun da bir nedeni var. Açıklayayımu2026
bolgepostasi.com Colorado Üniversitesi'nden Profesör Ira Chernus tarafından kaleme alınan bir analizi yayınladı. Makalede; Trump'ın Orta Doğu'da nükleer silahlar kullanmayı göz önünde bulunduracağı iddia ediliyor.
Trump'ın sıklıkla "radikal İslam"ın (siz bunu gerçek İslam olarak okuyun çünkü -CNN'e İslam bizden nefret ediyor- demişti) tehlikeleri hakkında yaptığı uyarıları ve teröristler ile onların bölgesel ve dünya çapındaki ağlarının yeryüzünden kazınması gerektiğine dair açıklamalarını biliyoruz.
Profesör Chernus Mart ayı gibi "Tükenmiş" olan ABD ordusunu "yeniden inşa etmeyi" ilerletmek için ''para akıtmaya niyetlenen bir adamın müdahaleci olmama vaadini çok ciddiye almayın" diyordu. Asıl soru şu; peki, müdahale tam olarak nerede ve kimlerle?
Bunun için ABD ordusundan emekli korgeneral ve Ulusal Güvenlik Danışmanlığı yapan Michael Flynn ile muhafazakar Michael Ledeen'in birlikte yazdığı ve Trump'ın şiddetle tavsiye ettiği 2014 basımlı The Field of Fight: How We Can Win the Global War Against Radical Islam and Its Allies (Savaş Alanı: Radikal İslam ve Müttefiklerine Karşı Küresel Savaşı Nasıl Kazanabiliriz) kitabının satır aralarına bakmamız gerekecektir.
Flynn'ın açıkça ileri sürdüğü gibi; Amerika, bir "dünya savaşında" ve bu "yüzyıllık bir savaş" olabilir. Daha kötüsü, şöyle yazıyor; "eğer bu savaşı kaybedersek, totaliter bir devlette yaşayabiliriz... Rus KGB'si veya Nazi-SS tarzında bir devlette...'' Michael Flynn'ın İslam'ı "kötü niyetli bir tümöre" benzettiğini ve "İslam korkusu mantıklıdır" anlamına gelen twetini de buraya ilave edelim.
Ulusal Güvenlik Konseyi'nden K.T. McFarland'a göre ise: ''Düşman ne bir millet ne de bir siyasi birim; düşman, belli belirsiz bir şekilde tanımlanmış apokaliptik ölüm kültü...Tarihteki en şiddetli ve ölümcül olan 'radikal İslam.' Ve Radikal İslam belasını yok etmezsek o en sonunda Batı medeniyetini yok edecek... Ve içtenlikle taşıdığımız değerleriu2026''
Trump'ın uzun vadeli dış politika stratejisinde kıdemli ve kilit danışmanı Bannon da çoktandır küresel olan bir savaşın içinde olduğumuzu ifade ediyor. Cihat yanlısı İslami faşizme karşı kesin bir savaş! Yahudi-Hıristiyan Batı...Yani insanoğlunun gerçekten süsü olan bir kilise ve bir medeniyet ile radikal İslam'ın (gerçek İslam) yani barbarlığına karşı savaş!
CIA Direktörü Mike Pompeo ise Bannon'ın fikirlerine yürekten katılıyor. Hayatta kalmanın anahtarlarından birinin "laikliğe boyun eğmek yerine, daha fazla inançlı politikacının hükümete inançlarını aşılaması ve ulusa eski seyrini kazandırması" olduğunu söyledi mesela!
Yani Kiliselerle Camilerin bu savaşında çizgi, "modernliği kabul edenler ile barbar olanlar" arasında çizilmiş durumda! Türkiye'de de yıllardır Müslümanları barbar, köylü, cahil, ve kaba olarak gören ve aşağılayan haçlı artığı bir kesim de bugünlerde yürüyüş tertipliyor!
Trum bir açıklamasında 20.yüzyılda Birleşik Devletler; Faşizmi, Nazizm'i ve Komünizm'i mağlup etti." dedi. "Daha önceki tüm devirlerde karşılaştığımız tüm tehditleri mağlup ettiğimiz gibi radikal İslam terörizmini de mağlup edeceğiz." Yani sıra artık İslam'da demektir bu. Kaldı ki 1970'li yıllarda yeni bolşevizm İslam'dır demişlerdi!
Gerekçe malumunuz küresel çetenin kutsal terimlerinden olan güvenlik, adalet ve özgürlük!
Kürtlerin bin yıllık kültür, inanç ve medeniyet ayarlarını bozmak için bizzat Kürtlerin içerisinden çıkartılan PKK'nın bugün Kılıçdaroğlu'nu alkışlarla karşılaması ve İslam'ı yeryüzünden kazımak için imal edilen projelerden biri olan FETÖ'nün adalet kisvesi altında CHP eliyle gerçekleştirdiği yürüyüşü bu çerçevede değerlendirmek lazım. Küresel çete bir dinler savaşı çıkarma planları yaparken Türkiye'yi içeriden zayıflatmaya çalışıyor.
Adalet diyorlar bu yürüyüşün adına. Oysa hangi adil insan yıllarca sırf inancı gereği başörtüsü taktığı için mağdur edilen zavallı öğrencilere sessiz kalır ki! Kur'an Kursları kapatılırken, imam hatip öğrenciler generaller marifetiyle engellenirken, başörtülü vekiller meclisten kovulurken, İslam coğrafyasında kadınlara tecavüz edilirken, çocuklar babalarının önünde öldürülürken sessiz kalan hatta destek verenler bugün güya adalet yürüyüşü yapıyor.
Küresel çetenin İslam'ın kökünü kazımak için başlattığı savaşta safını Kiliseden yana koyanların destek yürüyüşüdür bu! Çünkü bu savaş CIA Direktörünün dediği gibi Kilise ile Cami arasında gerçekleşen bir savaştır. İslam'dan Hz. Muhammed'den nefret edenlerin toplandığı bu yürüyüş Türkiye'yi vatansız kılmak için tertiplenmiştir. Ve saflar artık net olarak belirmiştir.