Küresel Savaşın Haritası
Olağan üstü bir dönemden geçiyor,tarihin yazılmasına şahitlik ediyoruz. Neredeyse her yüz yılda bir değişen dünya düzeninde gelecek yüz yılın dengelerinin kurulduğu bir dönemi gün gün, saat saat görüyoruz, yaşıyoruz.Küresel dengeler yeniden kurulurken taraflar biraz daha netleşmeye başladı. ABD-Rusya-İngiltere(?)ittifakına karşı Küresel Sermaye-Çin-AB ittifakının kurulduğunu görüyoruz.
İngiltere Cephesi
BREXIT kararıyla küreselleşmeye karşı milliyetçilik akımına desteğini açıklayan İngiltere hükümeti ile Küreselci sermaye arasındaki mücadele İngiltere içinde şiddetini artırıyor.Eğer milliyetçi akım kazanırsa BREXIT kararını uygulamaya sokacak.Eğer küresel sermayenin desteklediği taraf kazanırsa referandum kararını tanınmayacak kararlara imza atacaktır.
Yaşanan bu mücadelenin bir yansıması olarak küresel sermayenin desteği ile ayakta duran"İngiliz Milletler Topluluğu'na"bağlı ülkelerle de çekişme yaşanıyor.ABD Başkanı Trump ve Avustralya Başbakanı Turnbull arasında yapılan telefon görüşmesi bir saat sürmesi öngörülürken 25 dakikada sona erdiği belirtildi.
Türkiye ziyaretinin hemen öncesinde ABD'ye ziyarette bulunan İngiltere Başbakanı May ile Trump küreselleşme sürecini başlatan Reagan ve Thatcher ikilisi gibi el ele samimi pozlar vermiş ve birlikteliklerini de ilan etmişlerdi.İngiltere Başbakanı Theresa May ziyaret sırasında ABD Başkanı Trump'a Kraliçe 2. Elizabeth'in "devlet ziyareti" davetini iletmişti. Ancak, May'inTrump'a yaptığı davet küresel sermayeyi harekete geçirdi. Davetin geri alınması içinİngiliz parlamentosuna sunulan dilekçeye şu ana kadar bir milyon 650 bin kişi imza attı. Bu da küresel sermayenin İngiltere'de desteklediği sivil toplum kuruluşları üzerinden organize ettiği faaliyet olarak değerlendirilebilir. Önümüzdeki döneme küresel sermaye desteklediği STK'lar aracılığı ile Britanya'da daha özele inersek İngiltere'de de sokak olayları izlemeye başlayabiliriz.
Fransa Cephesi
Suların ısındığı bir diğer bölge de Fransa. Mayıs ayında Fransa'da gerçekleşecek olan başkanlık seçimlerinde Ulusal Cephe Lideri Le Pen'in başkan seçileceğini düşünenlerdenim. Fransa'da yapılan terör saldırılarının amacı halkın milliyetçilik duygularını artırarak ulusalcı tarafa doğru kaymalarını sağlamaktır. Le Pen, günlük hayatta ulusal para birimine geçilmesiönerisi, "Almanya'yı Alman olduğu, Fransa'yı da Fransız olduğu için seviyorum" sözleri, Seçimlerden zaferle ayrılması durumunda Kırım'ı Rusya'nın parçası olarak tanıyacağı, geleceğin ulus devletler tarafından şekillendirileceği söylemleriyle küreselciliğin karşısında yer alacağını şimdiden ilan ediyor.
Aynı Senaryo
ABD ve İngiltere'nin yeni başladığı süreci Türkiye, 2013 yılı mayıs ayından beri küresel sermayenin finansal destek verdiği Gezi olayları ile yaşamaya başlamıştı. Küresel sermaye gezi olaylarıyla Türkiye'yi sıkıştırılmaya çalışılmış ve dev projelerin iptal edilmesi talebinde bulunmuşlardı.
Aynı olay Brezilya'nın da başına gelmiş, ulaşım ücretlerine yapılan zammı protesto ile başlayıp daha sonra tüm ülkeye yayılmıştı.Bugün de Trump'a karşı harekete geçtiler sokak olaylarıyla süreç başlamış görünüyor. Türkiye'de küresel sermayenin temsilcisi FETÖ terör örgütü üzerinden 17/25 Aralık darbe girişimine kalkışan küresel sermaye, Brezilya'da başarılı olmuş devlet başkanı görevden alınmıştı. Yakın bir süre sonra küresel sermayenin basın ve medya organlarında Trump'ın yolsuzluk yaptığı ile ilgili haberler yayılırsa hiç şaşırmamak gerekir. Çünkü dünyada yaşanan yeni nesil küresel savaşın yöntemlerinden biri de bu şekilde.
Nasıl ki Türkiye'de küresel sermaye'nin desteklediği FETÖ terör örgütünün üyeleri devlet kadrolarından temizleniyorsa aynı mücadele ABD içinde yaşanmaya başlayacak ve yakın zamanda şiddetini de artıracaktır.Nitekim ABD içinde yaşanan savaşın bir yansıması olarak ABD İç Güvenlik Bakanlığı Başkan Trump'ın imzaladığı vize yasağının tamamen askıya aldığını duyurdu.Rusya bu süreci Putin'in başkan olduğu ilk yıllarda başlatmıştı.
Türkiye'nin Stratejik Önemi
Türkiye de oluşan bu yeni güç dengesinde küresel sermayenin karşısında yer almaktadır. Küreselleşme akımına 24 Ocak 1980 kararlarıyla dahil olan Türkiye, ABD-İngiltere-Küresel sermaye destekli 12 Eylül darbesiyle bu entegrasyonun önündeki engelleri kaldırmış ve tam uyuma geçmişti. Bugün ise bu süreç tersine dönmektedir. Küresel sermaye içimizdeki temsilcileri üzerinden 15 Temmuz Darbe Girişimi ile ülkemizin millileşme hamlesini durdurmaya çalışmış, ancak milletimizin üstün mücadelesi ile başarıya ulaşamamıştır.
Küresel sermaye destekli Fransa-Almanya ikilisi AB'nin kontrolünü kaybetmemek için nüfususebebiyle Türkiye'nin AB'ye üye olmasını istemiyorlardı. Çünkü nüfus itibariyle Türkiye, Avrupa Parlamentosuna göndereceği milletvekilleriyle güçlü bir konuma gelecekti.
Rusya'ya karşı enerji bağımlılığını azaltmak isteyen Küresel Sermaye-AB ittifakı Türkiye'yi yanlarında tutarak Hazar ve Ortadoğu doğalgazına ulaşmak istiyorlardı.Nabuccoprojesiyle Avrupa'ya sevk etmeyi hedefliyorlardı. Ancak Rusya'nın da etkisiyle bu proje iptal edilince TANAP projesi devreye girdi. AB'ye olan enerji güzergahının odak noktasında olan Türkiye, kurulan yeni güç dengelerinde çıkarlarına göre hareket ederekTANAP projesinin yanına Türk Akımı projesini de ekledi. Nitekim ABD Enerji Enformasyon İdaresi iki gün önce yayımladığı raporunda "Türkiye'nin, Orta Asya, Rusya ve Ortadoğu'daki petrol ve doğalgazın Avrupa'ya taşınmasında stratejik önemi giderek artıyor" açıklamasında bulundu.
Küresel sermayenin yönettiği FETÖ tarafından Rus uçağının düşürülmesi Türk-Rus ilişkilerini sekteye uğratsa da tekrar düzeltilmiş ancak küresel sermayeden bir başka hamle gelmişti. Rus büyükelçisi Karlov'un öldürülmesiyle Türkiye'nin ABD-Rusya-İngiltere ittifakından uzaklaşması ve Küresel Sermaye-Çin-AB ittifakına yakınlaşması hedeflenmiş ancak liderlerin olayın akışına kendilerini kaptırmamaları bu planı bozmuştu. Yüz yıl önce Fransa-İngiltere "SykesPicotAnlaşması"yla Osmanlı bakiyesi olan Ortadoğu coğrafyasına hakimiyet kurarken bu dönemde yeni kurulan güç dengelerinde Astana görüşmeleri onların etkilerini bu coğrafyadan silecektir.
Her iki güç tarafı da özellikle son dönemde Türkiye'ye olan ziyaretlerini artırdı.İngiltere Başbakanı May ziyareti sonrasında Almanya Şansölyesi Merkel'in birbiri ardında ülkemize gelişi Türkiye'nin yeni dengelerde güçlü bir konumda olduğunu açık bir şekilde gösteriyor.