Küresel sapkınlık: 3. cinsiyet
Biden hükümetinin sapkın söylemleri ile ön plana çıkan ve
ilk trans oramiral olarak ABD tarihine geçen 63 yaşındaki trans yaratık Dr.
Rachel Levine, "Çocukları ergenlik engelleyici ilaçlara devam etmeleri ve
cinsiyet değiştirme ameliyatı olmaları için desteklememiz gerekiyor.Bu gençleri
desteklemek ve güçlendirmek istiyoruz" ifadelerini kullandı.Bu sapkın
söylemleriyle küresel sapkınlığın sözcülüğünü yapmış oluyor. Biden'ın sağlık
bakanı yardımcısı olan Oramiral Levine, 2011'de cinsiyet değiştirmişti.
Bu ve benzeri haberleri okumadığımız gün nerdeyse yok !!
Dünyanın ve insanoğlunun çivisi çıkmış durumda,modernizmle
birlikte toplumsal cinsiyet rolleri de değişmiş ve cinsiyetsiz yaşam
yaygınlaştırılmaya çalışılmakta toplumda, erkekler femine/kadınsı, kızlar,
maskülen/erkeksi davranışlar göstermeye başlamış. Modern çağ bize kadının kadın
gibi davranması, erkeğin erkek gibi davranmasına gerek yok diyor. Kız
çocuklarına pembe, erkek çocuklarına mavi giydirmeyin, çocuklarınıza hiç
cinsiyet öğretmeyin deniyor.
Cinsiyet kategorileri ”biyolojik cinsiyet, cinsel kimlik ve
cinsel yönelim olarak üç kategoride ele alınıyor. “Bu üçünü karıştırmamak
gerekiyor. Biyolojik cinsiyet ,kadın ve erkek kromozomudur.Gen olarak değil kromozom olarak insanda bulunur.
Genetik yapımıza kodlanmıştır. Cinsel kimlik ,sosyal olarak
öğreniliyor.Genlerimizden gelmiyor yani bir erkeği alıp kızların arasında
büyütürseniz kız çocuğu gibi davranıyor. Kız çocuğu erkekler arasında
büyütürseniz erkek gibi davranışlar gösteriyor. O nedenle büyütme ve yetiştirme
tarzı çok önemli cinsiyet oluşmasında.
Cinsiyetsiz toplum düşüncesinde ayrıca dilin cinsiyetten
arındırılması talep edilmekte; abi, abla, anne, baba, bey, hanım, kadın, erkek
gibi cinsiyeti işaret eden kelimeleri
kullanılmamayı dayatıyorlar.
Dili cinsiyetsizleştirme çabaları başta mesleklerle ilgili
olarak ortaya çıktı. Bilim adamı veya iş adamı yerine bilim insanı ve iş insanı
demek gerektiği yönünde bilinçlendirme kampanyaları yapıldı.Bu tür fikirlerin
enjekte etme süreçlerinin dozajları böyle başladı.
Ayrıca cinsiyetsizlik akımı ile toplumun cinsiyetsiz bir
hale getirilmesi de büyük bir proje.
1960’lardan itibaren ortaya çıkan modernleşme, teknolojik
gelişmeler, küreselleşme ve bunlara bağlı ortaya çıkan yeni toplumsal
hareketler, cinsellik alanında söylem patlamasına yol açmış ve cinsellik
alanında bir özgürlük alanı oluşturup Batı kültüründe cinsel devrimin
yaşanmasına neden olmuş.
Fakat günümüz toplumunda cinsiyet kavramını yok sayarak,
insan olmayı öne süren ve cinsiyetten bağımsızlaşmayı öğütleyen söylemler öne
çıkmakta. Bu söylemler aracılığı ile cinsiyetsiz kimlikleri oluşturmak
hedeflenmiştir.
Bugün Batılı devletlerde aile yapısını ve toplum
güvenliğini tehdit eden cinsiyetsizlik, bir salgın gibi bütün dünyaya
yayılmakta,çünkü son iki yüz yıldır; fikir, düşünce, siyaset, ticaret moda
Batı’dan yayılmakta ve onlardan gelen her olgunun makbul olduğuna dair bir üst
algı oluşturmayı başarmışlar.
Özgür yaşam, cinsiyet eşitliği gibi masumane bir dil
kullanan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği savunucuları sinema, gazete, dergi gibi
ana akım medyayı kullandıkları gibi Facebook, Instagram, Twitter, Youtube gibi
sosyal medyayı da kullanmakla beraber sırf bu proje için özel sanatçılar,
müzisyenler, yazar ve aktörler yetiştirerek başta gençlerin ve toplumun önüne
çıkarıyorlar.
İsveç’te ‘cinsiyetsiz’ anaokullarının açılması, Güney
Kore’de ise BTS ismiyle cinsiyet kavramını reddeden müzik gruplarının türemesi
tehlikeyi gözler önüne seriyor. BTS adlı Güney Koreli müzik grubu
üzerinden "Cinsiyetsiz toplum" projesinin enjekte edilmesi gençler
arasında artmaya başladı. BTS'nin kadın görünümlü erkek üyeleri aracılığıyla
"Z" kuşağı bozulurken, dinleyen kitlesinin ergen olması bu çocukların
bir tercihi değil bunlar zaten o kitleye hitap etmek istiyorlar çünkü
değiştirebilecekleri yaş grubu Z kuşağı
,ergen değişik sorunlar ile boğuşan, yaşam becerisi oluşmamış çocuklar o
kitleyi yeniden yazılım yükler gibi yaşamlarına inşa ediyorlar!
Küresel odakların “cinsiyetsiz dünya, özgür birey”
kavramını yaygınlaştırmaya çalışırken
bir taraftan da daha tehlikeli olan nüfusu azaltılmış dünya projeleride devam
etmekteler. 2050 yılında dünya nüfusunun
4 milyara ,2080 sonrası ise 500 milyona düşürüleceği ile ilgili iddalar bu
projeleri destekliyor.Bu küresel proje
ve kurgularda ortak akıl aynı yerde bulunmakta ; cinsiyet bitiyor ,evlilik
bitiyor ,doğurganlık bitiyor , İntihar artıyor ,Salgın hastalık artıyor , Yapay
zeka insan yerine geçiyor.
Ancak medyanın bütün unsurlarında yaygın biçimde kadın ve
erkek cinsiyetlerinin doğal gelişim süreçlerine müdahale etmeye yönelik bazı
tutumların varlığı artık bütün cüretkârlığı ile karşımızda duruyor.
Eşcinsel, biseksüel bireylerin tercihlerine saygı duymakla
başlayan tehlikeli bu süreç ,bunları desteklemek ve modernite altında hoş
göstermek mümkün değil. Ayrıca cinsiyetsizlik akımı ile toplumun cinsiyetsiz
bir hale getirilmesi doğru bir bakış açısı olamaz. Bu eğilim çocuklarımız
,gençlerimiz ve toplumumuz için büyük
tehlikedir. Modernleşmeyi doğru kavramlar ile toplum olarak algılamamız,
çocuklarımıza öğretmemiz ve uygulamamız gereklidir. Ancak bu şekilde toplumsal
refahımız sağlıklı ve sürdürebilir bir şekilde artar.