Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.17
Gram Altın
2972.46
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
15 Aralık 2022

Küresel frekans

Büyük resmi görmek için, sadece önümüze bakmak yanıltıcı olabilir. Ne var ki iç meselelerin DIŞ GELİŞMELERDE MAHFUZ, bir takım neticeleri olduğu tarihi tecrübelerle sabit. O yüzden Haziran 2023'e hızla ilerlediğimiz bir demde, yaşanan hadiseleri bu gözle analiz etmek hayati bir önem taşıyor. Çünkü dünyada çok az kişinin anladığı/anlayacağı olayların varlığı kadar, bunun İÇERİYİ ETKİLEYEREK, TEMPOYU DAHA DA ARTACAĞINI kesinlikle yadsıyamayız. Nasıl mı? 2020 DOVAS görüşmelerinde, egemen elitler tarafından, evvela “Büyük Sıfırlama Projesi” atıldı ortaya malumunuz üzere. Yeşil enerji, karbon ayak izi, nesnelerin interneti vs. de bunu takip etti. Tabi karşılarında bulunan “Petrol ve Silah Lobisi”, bu durumdan hiç memnun olmadı. Keza bunun sonucu olarak da salgın, savaş, kıtlık ve hayat pahalılığının, son bir kaç seneye damga vurduğunu izledik hep birlikte. Gelinen aşamada ise insanlık can çekişirken, salgının kasıtlı çıkarılıp çıkarılmadığı ve savaşın niçin kışkırtıldığı tartışmaları hep devam etti. Oysa fotoğraf, çok netti aslında. Öyle ki “Anavatanı AB olan ve Büyük Sıfırlama için Washington’a, oradan da Londra’ya uzanan” küresel ekol ile başka bir (petrol/silah) küresel lobi arasındaki mücadelenin, bir YANSIMASINI YAŞADIĞIMIZ inkâr edilemezdi.

Anlayacağınız bugün konuşulan meseleler, her ne kadar Ukrayna üzerinden yürüse de, bunu sadece KULLANILAN BİR ENSTRÜMAN hüviyetinde görmek elzem. Zira artan enerji fiyatları, fırlayan gıda ücretleri, aksayan tedarik zincirleri ve dibe vuran sanayi üretiminin en çok AB’yi vurduğu gayet açık… Sırasıyla Çin ve Londra’yı da elbette… Gerçi ABD’de bundan hayli nasibini aldı. Ancak sıvılaştırılmış gaz satışıyla, zararlarını belli bir seviyeye indirdiler. Peki, bu durum nerelere varır derseniz? Belki bir 3. Dünya Savaşına evirilmesi, ihtimaller arasında maalesef. Bu ise özellikle Anavatanı AB olan küresel yapının, nefes almak için türlü senaryolar deneyeceğini akıllara getirmiyor sayılmaz. Mesela TÜRKİYE’DEKİ SEÇİMLERİ, gözlerine kestirmeleri gibi özetle. Kaldı ki kendi eksenini oluşturan, her alanda bağımsızlık peşinde koşan ve sözlerini dinlemeyen bir TÜRKİYE’den, duydukları rahatsızlık artık sır değil. Gelgelelim stratejisi, ekonomisi, sanayisi ve etki alanıyla büyüyen Türkiye'nin, küresel müsabakadaki GİDİŞATI DEĞİŞTİREBİLECEĞİNİDE de çok iyi biliyorlar. O yüzden yönetimi anlaşacakları birileriyle değiştirerek, Putin’in dayanamayacağını, Türkiye üzerinden rahatlayacaklarını ve J.Rifkin'in de belirttiği gibi “küresel çapta ön alacaklarını” hesapladıkları tartışılmaz konumda.

İşte bu noktada yazımızın başındaki mevzuya, tekrar değinmek büyük önem arz ediyor. Zira dışımızdaki denge böyleyken, ülkemizdeki olaylara ve 2023 seçimlerine, asla ve kat'a SADECE İÇERİDEN BAKILMAMASI gerektiği aşikâr. Bu minvalde 6 farklı ideoloji, 6 ayrı ideal, 6 ayrı motivasyonun, sırf “Erdoğan düşmanlığıyla” aynı masayı paylaştığını iddia etmek biraz nakıs kalacaktır. Elbette bu da var… Fakat tüm muhalefetin, AB ÜYELİK SÜRECİNİ kuvvetle desteklemesi de kesinlikle göz ardı edilemez. Nitekim bir Genel Başkan Yardımcısının; “feraha kavuşmak için iki önemli çapamız var: Güçlü Türkiye, Güçlü Avrupa'dır” sözlerinin, bu bağlamda seyrettiği açık. Tabi Küreselci J.Rifkin’in, danışman yapılması da cabası. Neticede anavatanı AB olan küreselcilerin, devamlı kendilerine göz kıpması da fazla söze hacet bırakmıyor. O nedenle Sn. Erdoğan'ın kazanmasının başka, 6'lı masanın kazanmasının ise başka bir TÜRKİYE doğuracağı ve bunun da DÜNYA SİSTEMİNİ etkileyeceği muhakkak. Haziran seçimlerinin “CUMHURİYET TARİHİNİN EN ÖNEMLİ SEÇİMLERİ” olarak değerlendirilmesi de bu demek zaten… Yoksa birilerinin her hadiseyi ÇARPITARAK, TOPTANCI BİR KAFA ile Sn. Erdoğan’ı ve İslami camiayı suçlaması, ne kadar normal görülebilir ki? Biraz düşünün isterseniz… Çünkü meselenin, “KÜRESEL FREKANSTA” gizli olduğu şüphesiz…