Dolar (USD)
32.26
Euro (EUR)
34.68
Gram Altın
2400.85
BIST 100
10336.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

15 Kasım 2021

​Küresel enflasyon ve Türkiye ekonomisi

Küresel enflasyon herkesi olumsuz etkilemeye devam ediyor. Tüm yaşananlara rağmen bu artışın devam edeceği beklentisi de sürüyor.

ABD’de enflasyon oranı ekim ayında 31 yılın en üst düzeyine çıkarak küresel piyasalarda dalgalanmaya neden oldu. Buna paralel olarak da Türk Lirası dolar karşısında değer kaybederek 10 TL seviyesine ulaştı.

Enerji fiyatlarında yaşanan yükseliş, küresel enflasyonu artıran önemli bir faktör olarak rol alırken gıda enflasyonu da enerjiden daha büyük bir enflasyon krizine neden olmaya devam ediyor. Kıtlık sebebiyle hâlihazırda gıda fiyatları yükselirken tarımda kullanılan enerji fiyatlarındaki artışa bağlı olarak gıda fiyatlarını artıran bir başka etken olmayı sürdürüyor.

Salgın tedbirlerinin azalmasıyla beraber artan talep patlaması hammadde ve lojistik sektörlerinde yeni bir krize neden olurken fiyatların daha fazla artacağı beklentisiyle siparişlerin artması yeni krizlere neden oluyor.

Artan enflasyon sebebiyle birçok sektörde işletmeler fiyat vermekte zorlanıyor. Hammadde bulunamaması ve lojistik sektöründeki artan fiyatlar, şoför bulamama, enerji maliyetlerindeki artış ve salgın tedbirleri sebebiyle teslimat süreleri de giderek uzuyor.

Bunların yanında Çin’in uyguladığı salgın tedbirleri de küresel tedarik zincirinde problemlere neden oluyor. Çin, yurt dışından gelenlere 28 gün otelde, 28 gün de evde olmak üzere 56 günlük karantina uyguluyor. Böylesi bir politika ile adeta Çin’e gelmeyin çağrısı yapıyor.

Salgının ilk dönemlerinde yayılımı azaltmak için fabrikaları kapatması sebebiyle birçok ülke tedarik problemi yaşamış, bunun faturasını da Çin’e kesmişti. Şuan başta Avrupa ülkeleri olmak üzere birçok ülke yeni tedarikçiler bulmaya çalışıyor.

Bu durum Türkiye’ye bir anlamda avantaj sağlıyor. Son dönemde IKEA, Boehringer Ingelheim, LPP ve DW Reusables gibi bazı uluslararası şirketler Türkiye'ye yatırım kararı alırken, yatırımcıların, lojistik altyapısı, teşvik sistemi gibi sağladığı avantajlar dolayısıyla yatırımcıların yeni gözdesi haline geliyor. Nitekim bu konuda Polonya-Türkiye Ticaret Odası Başkanı Nowakowski “Polonya ve Türkiye'yi birbirine bağlayacak demir yolu da yakın zamanda açılacak. Firmalarımız Çin yerine Türkiye'yi düşünüyor. Ürün kalitesi de Türkiye'de çok daha yüksek. Maliyet avantajı da var. Bence bu bir sürecin başlangıcı...” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin coğrafi konumu, alt yapısı, teşvik mekanizması, maliyet avantajı ve nitelikli personel gibi özellikleri sebebiyle daha birçok yabancı yatırımcının Türkiye’ye doğrudan yatırım yapması bekleniyor. Yurtiçinde terörle mücadelede büyük başarı sağlayan Türkiye sınırlarının ötesinde de terörle mücadelede büyük başarılara imza atıyor. Bu başarılar da yatırımcıların Türkiye’yi tercih etmesinde önemli derecede rol alıyor.

Nitekim bu gelişmeler verilere de yansımış durumda. Sanayi üretim endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre %8,9 oranında artış gösterdi. Sanayi ciro endeksi ise bir önceki yılın aynı ayına göre %48,4 oranında artış gösterdi. Ciro endekslerine bakıldığında hizmet sektöründe ciro yıllık bazda %59, inşaat sektöründe yıllık %35,9, ticaret sektöründe ise yıllık %35,5 oranında artış yaşandı.

Yurt içinde de talebin canlı olduğu verilerde görünüyor. Perakende satış hacmi bir önceki aya göre %1,2 oranında artış gösterirken bir önceki yılın aynı ayına göre %15,9 oranında artış gösterdi. Perakende sektöründe ki bu hacimsel artış ciroya da yansımış perakende ciro endeksi bir önceki aya göre %2,2 oranında artış gösterirken bir önceki yılın aynı ayına göre %37,3 oranında artış göstermiş.

Tüm bunların dışında dünyada aşırı bir finansallaşmanın neden olduğu bir enflasyon problemi olduğunu görmezden gelmemek gerekir. Dünyada türev piyasalarda olan paranın 544 trilyon dolar olduğu ancak basılı olarak sadece 37 trilyon dolar olduğu söyleniyor. Kripto paraları da işin içine kattığımızda gerçek hayatta karşılığında mal ve hizmet olmayan büyük miktarda para var. Kısıtlamaların azalmasıyla beraber bu paraların bir kısmının talebe dönmesi hammadde ve üretim krizine neden oldu. Salgının ilk döneminde hükümetlerin uyguladığı parasal genişlemeler de finansal piyasalarda değerlendirilince ortaya böyle bir tablo çıktığı söylenebilir.

Enflasyonda henüz zirvenin görülmediği ve sürecin bir süre daha böyle devam edeceği bir gerçek. Kripto paraların artmasıyla beraber merkez bankalarının para politikasının etkinliği de azalıyor. Kıtlık, lojistik ve hammadde krizi çözülmeden enflasyonun yavaşlamayacak gibi görünüyor. Zor bir süreç bizi bekliyor.