Küresel enflasyon herkesi olumsuz
etkilemeye devam ediyor. Tüm yaşananlara rağmen bu artışın devam edeceği
beklentisi de sürüyor.
ABD’de enflasyon oranı ekim ayında 31
yılın en üst düzeyine çıkarak küresel piyasalarda dalgalanmaya neden oldu. Buna
paralel olarak da Türk Lirası dolar karşısında değer kaybederek 10 TL
seviyesine ulaştı.
Enerji fiyatlarında yaşanan yükseliş,
küresel enflasyonu artıran önemli bir faktör olarak rol alırken gıda enflasyonu
da enerjiden daha büyük bir enflasyon krizine neden olmaya devam ediyor. Kıtlık
sebebiyle hâlihazırda gıda fiyatları yükselirken tarımda kullanılan enerji
fiyatlarındaki artışa bağlı olarak gıda fiyatlarını artıran bir başka etken
olmayı sürdürüyor.
Salgın tedbirlerinin azalmasıyla
beraber artan talep patlaması hammadde ve lojistik sektörlerinde yeni bir krize
neden olurken fiyatların daha fazla artacağı beklentisiyle siparişlerin artması
yeni krizlere neden oluyor.
Artan enflasyon sebebiyle birçok
sektörde işletmeler fiyat vermekte zorlanıyor. Hammadde bulunamaması ve
lojistik sektöründeki artan fiyatlar, şoför bulamama, enerji maliyetlerindeki
artış ve salgın tedbirleri sebebiyle teslimat süreleri de giderek uzuyor.
Bunların yanında Çin’in uyguladığı
salgın tedbirleri de küresel tedarik zincirinde problemlere neden oluyor. Çin,
yurt dışından gelenlere 28 gün otelde, 28 gün de evde olmak üzere 56 günlük
karantina uyguluyor. Böylesi bir politika ile adeta Çin’e gelmeyin çağrısı
yapıyor.
Salgının ilk dönemlerinde yayılımı
azaltmak için fabrikaları kapatması sebebiyle birçok ülke tedarik problemi
yaşamış, bunun faturasını da Çin’e kesmişti. Şuan başta Avrupa ülkeleri olmak
üzere birçok ülke yeni tedarikçiler bulmaya çalışıyor.
Bu durum Türkiye’ye bir anlamda
avantaj sağlıyor. Son dönemde IKEA, Boehringer Ingelheim, LPP ve DW Reusables
gibi bazı uluslararası şirketler Türkiye'ye yatırım kararı
alırken, yatırımcıların, lojistik altyapısı, teşvik sistemi gibi sağladığı
avantajlar dolayısıyla yatırımcıların yeni gözdesi haline geliyor. Nitekim bu
konuda Polonya-Türkiye Ticaret Odası Başkanı Nowakowski “Polonya ve Türkiye'yi birbirine bağlayacak demir yolu da yakın zamanda
açılacak. Firmalarımız Çin yerine Türkiye'yi düşünüyor. Ürün kalitesi de
Türkiye'de çok daha yüksek. Maliyet avantajı da var. Bence bu bir sürecin
başlangıcı...” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin coğrafi konumu, alt
yapısı, teşvik mekanizması, maliyet avantajı ve nitelikli personel gibi
özellikleri sebebiyle daha birçok yabancı yatırımcının Türkiye’ye doğrudan
yatırım yapması bekleniyor. Yurtiçinde terörle mücadelede büyük başarı sağlayan
Türkiye sınırlarının ötesinde de terörle mücadelede büyük başarılara imza
atıyor. Bu başarılar da yatırımcıların Türkiye’yi tercih etmesinde önemli
derecede rol alıyor.
Nitekim bu gelişmeler verilere
de yansımış durumda. Sanayi üretim endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre
%8,9 oranında artış gösterdi. Sanayi ciro endeksi ise bir önceki yılın aynı
ayına göre %48,4 oranında artış gösterdi. Ciro endekslerine bakıldığında hizmet
sektöründe ciro yıllık bazda %59, inşaat sektöründe yıllık %35,9, ticaret
sektöründe ise yıllık %35,5 oranında artış yaşandı.
Yurt içinde de talebin canlı
olduğu verilerde görünüyor. Perakende satış hacmi bir önceki aya göre %1,2
oranında artış gösterirken bir önceki yılın aynı ayına göre %15,9 oranında
artış gösterdi. Perakende sektöründe ki bu hacimsel artış ciroya da yansımış
perakende ciro endeksi bir önceki aya göre %2,2 oranında artış gösterirken bir
önceki yılın aynı ayına göre %37,3 oranında artış göstermiş.
Tüm bunların dışında dünyada
aşırı bir finansallaşmanın neden olduğu bir enflasyon problemi olduğunu
görmezden gelmemek gerekir. Dünyada türev piyasalarda olan paranın 544 trilyon
dolar olduğu ancak basılı olarak sadece 37 trilyon dolar olduğu söyleniyor. Kripto
paraları da işin içine kattığımızda gerçek hayatta karşılığında mal ve hizmet
olmayan büyük miktarda para var. Kısıtlamaların azalmasıyla beraber bu
paraların bir kısmının talebe dönmesi hammadde ve üretim krizine neden oldu.
Salgının ilk döneminde hükümetlerin uyguladığı parasal genişlemeler de finansal
piyasalarda değerlendirilince ortaya böyle bir tablo çıktığı söylenebilir.
Enflasyonda henüz zirvenin
görülmediği ve sürecin bir süre daha böyle devam edeceği bir gerçek. Kripto
paraların artmasıyla beraber merkez bankalarının para politikasının etkinliği
de azalıyor. Kıtlık, lojistik ve hammadde krizi çözülmeden enflasyonun
yavaşlamayacak gibi görünüyor. Zor bir süreç bizi bekliyor.