Küresel dünyada gençlik tasavvuru
Gençler, küreselleşme çağında sınırlarını değil, sınırsızlıklarını düşünmeye başlamışlardır.Gençlik ve sınır kavramları, bugünün dünyasında artık biraraya gelememektedir. Küreselleşme, insanlığa ve gençlere yeni imkanlar ve fırsatlar yaratmaktadır. Geleneksel olarak gençlere sınırlı olmak öğretilirdi. Günümüz dünyasında gençlerin, sınırlılıkları değil, sınırların ötesini düşünmeyi öğrenmeleri gerekmektedir. Sınır kavramına oryante olmuş bir zihnin küreselleşme olgusunu tecrübesi verimli olmamaktadır.
Küreselleşme genelde ekonomik bir olgu olarak algılanmaktadır. Küreselleşmenin bilgi ve teknoloji ekonomisi, kendisine uygun yeni bir insan tipi istemektedir. Homoglobalikus olarak ifade edebileceğimiz küreselleşme insanı, çok yönlü bilgiyle donanmış, dünyanın her tarafında çalışabilen, mensubu olduğu coğrafyayı, kültürü ve toplumu aşan yeni bir tipi ifade etmektedir. Küreselleşmenin gençlerden beklentisi, gençlerin küresel ekonominin ihtiyaç duyduğu eleman olmaktır. Gençler, artık yarının umutları değil, bugünkü ekonomik faaliyetleri yürüten ekonomik kaynaklara dönüşmüşlerdir. Gençler, artık üretici aktif kaynak olma imkanını küresel ekonomi içinde yakalamışlardır.Gençliği genellikle cehalet ve tecrübesizlikle birlikte ele alan bir algılama vardır. Küreselleşen dünyada genç bireyin bilgisizliği ve tecrübesizliği tolere edilmemektedir. Gencin tecrübeli, donanımlı ve bilgili olması istenmektedir.
Gençlik kesimi kendisine özgü bir düşünce ve anlam çerçevesi oluşturma arayışındadır. Gençliğin tek bir ideolojiye veya inanca saplanması yerine bütün görüşlere açık bir zihinsel dünya oluşturması gerekmektedir. Küresel çağın gençliği sosyalist gençlik veya milliyetçi gençlik değildir. Küresel çağ, bütün görüş ve değerlere açık, bunları eleştirel olarak değerlendirebilen, kendisine özgü fikirler üreten dinamik ve yaratıcı bir küresel gençlik olgusunu gerektirmektedir. Küreselleşme çağında dünyaya at gözlüğüyle bakan ideolojik gençlik dönemi sona ermiştir.Gençlik, hiçbir fikirden korkmamalı, ama hiçbir ideolojinin mülkiyeti haline gelmemelidir. İnsanlığın ilmi hür, fikri hür ve vicdanı hür bir gençliğe ihtiyacı vardır.
Küreselleşme, gençliğin düne değil, bugüne ve yarına odaklanmasını gerektirmektedir. Geçmişe yönelimli gençliğin bugünün küresel dünyasında özne olması mümkün değildir. Mevlana’nın “Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım” sözünü unutmamak lazımdır. Genç, küresel dünyanın bugününe ve yarınına dair söz söyleyen kişidir.
Gençlerin önünde küresel çağın İbrahim’i olmak şeklinde büyük bir meydan okuma vardır. Kur’an, İbrahim Peygamberden genç olarak konumlandırmaktadır. Zamanının bütün putlarını sorgulayan ve kıran İbrahim’den toplum, putları diline dolayan ve eleştiren genç olarak söz etmektedir. Küresel çağın en büyük eksikliği, bugün Genç İbrahim’lerin olmamasıdır. Bütün putları sorgulayan ve yıkan, insanı hakikatle ve faziletle buluşturan İbrahimi modele dünya gençliğinin ihtiyacı bulunmaktadır.
Gençlerin önünde ideolojik ve değerler alanında birçok seçenek bulunmaktadır. Gençler, istedikleri ideolojiyi veya inancı seçebilmektedirler. Gençlerin ideoloji eksikliği bulunmamasına rağmen, onların eksik ve mahrum oldukları en önemli değer, ahlaktır. Küresel çağda genç insanın ahlaki bir çerçeve ile insana, hayata, çevreye ve dünyaya bakan küresel bir perspektife sahip olması gerekmektedir.
Gençlik, özgürlük ve değişimle ilgili bir tecrübe olmasına rağmen gençliğe itaat ve konformizm dayatılmaktadır. Küreselleşme çağında gençliğin özgüven, özgürlük ve yaratıcılık-girişimcilik temelinde kişiliklerini geliştirmelerinin imkanları yaratılmalıdır.Gençliğe başkalarının verdiği cevaplar dayatılmamalı, gençliğe kendi sorularını sorma ve cevaplarını verme yeteneği geliştirilmelidir.
Genç insanı tek bir boyutla ele alan yaklaşımlar yıkıcı olmaktadır. Şehvet, eğlence, gelip geçicilik gibi kavramlar gençlik anlayışını ifsad etmektedir. Genç insanın aklını, kalbini ve zevkini birlikte ele alan bütüncül bir gençlik anlayışına ihiyaç vardır. Genç insanlar üzerinden toplum ve insan mühendisliği yapan otoriter ve totaliter anlayışlar, gençlerin aklını, kalbini ve zevkini ifasad etmektedirler. Gençlerin aklını bozmadan selim hale getiren bir yaşam alanının imkanları üzerinde durulmalıdır.
Küreselleşme çağında gençlik doğal insani dili kaybetmiş durumdadır. Bugün dünyada bir e-gençlik olgusu oluşmaktadır. Gençler, kişiler arası ilişkiler yerine dijital iletişim araçları üzerinden birbirleriyle ilişki kurmaktadırlar. Teknoloji, bugün gençliğin sahici insanlarla iletişim kurmasına engel olmaktadır. Sanal dünyada kurulan dil, sahici bir insani dil değildir. Sanal dil, yarım yamalak, ne olduğu belirsiz, anlaşılmaz kelimelerden oluşan bir iletişim biçimidir. Sanal dünyanın ucube dili üzerinden birbirleriyle ilişki kurmaya çalışan gençler, sadece insanlık dilini değil aynı zamanda insanlık düşüncesini de kaybetmektedirler.