Kürdistan ve dört çocuk
Önceki gün Diyarbakır'da Türkiye'nin birliği, kardeşliği, bölünmezliği, Türk ve Kürdün geleceğe kolkola yürüyeceği perçinlendi.
Diyarbakır'daki manzara, Türkiye'nin bölünmesini, parçalanmasını, kanın, terörün, asimilasyon ve ret politikalarının sürmesini, Andımız'ın geri getirilmesini, dağa taşa "Ne mutlu Türküm diyene" yazılmasını isteyenlerin sevincini kursağında bıraktı.
***
Son iki yüz yılın karamsarlığını bitiren, Türkle Kürdü düşman etmek isteyen zihniyetin üstüne beton döken tarihi buluşmayı haliyle hazmedemeyenler oldu.
Marmaray'ın arızalanmasından bile büyük sevinç duyan 'ağaç sever' güruh, insan severlik konusunda maalesef yine sınıfta kaldı.
Başbakan'ın "Kuzey Irak Kürdistan Bölgesi" demesine taktılar.
Barış devam ettikçe dağdakilerin ineceğinden, cezaevlerinini boşalacağından bahsetmesine taktılar.
Kürtçe türkülere, giyilen puşuya, belediyedeki görüntülere taktılar.
"Vay şerefsiz" denilerek ülkesinden kovulan rahmetli Ahmet Kaya için Diyarbakır'da dökülen göz yaşına taktılar. Ki, göz yaşının rol gereği akmayacağını, samimi olarak yürektan damıdığını anlamamakta ısrar ettiler.
***
Merhum Cemil Meriç'i hatırladım. Bu topraklarda kavganın kaderle değil, kavramlarla yapıldığını söylemişti.
Aynen öyle. Yine kavramlara takılıp, kavramlarla kavgayı sürdürüyor bazıları.
Efendim Başbakan niye "Kuzey Irak Kürdistan Bölgesi" demişmiş!
Kürdistan terimi ilk kez 12. yüzyılda Selçuklu Sultanı Sencer tarafından kullanılmış.
Kanuni Sultan Süleyman da Kral Fransuva'ya yazdığı fermanında, "Ben ki, Akdeniz'in ve Karadeniz'in ve Rumeli'nin ve Anadolu'nun ve Karaman'ın ve Rum'un ve Kürdistan ve Azerbaycan'ın Acem'in ve Şam'ın ve Halep'in ve Mısır'ın ve Mekke'nin ve Medine'nin ve Kudüs'ün ve bütün Arap diyarının ve Yemen'in ve nice diyarın sultanı Süleyman Han'ım" diyordu.
Atatürk de bölgedeki beyler için "Kürdistan beyleri" diye hitap eder.
***
Selçuklu'dan bu yana "Kürdistan" kavramı, bir coğrafyaya işaret eder.
Siyasu00ee bakımdan özerk bölgenin, uluslararası alandaki resmi tamını da Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi.
Barzani'nin bugünkü Irak Anayasası'na göre resmi sıfat Kuzey Irak Kürdistan Bölgesi Başkanı'dır.
Saddam gibi 'Kürt' denildiğinde aklına 'katliam' gelen bir diktatörün yönetiminde bile Erbil'in, Süleymaniye'nin adı 'Irak Kürdistanı' idi.
Demokratik Türkiye'nin, Saddam'ın dahi kullandığı bir yer adını yıllarca kullanamaması ne acı!
KÜRTLER KAÇ ÇOCUK YAPSIN?
Başbakan Erdoğan 10 yıldır katıldığı her nikah töreninde üç çocuk tavsiyesinde bulunur.
Ancak yıllardır Güneydoğu'nun birçok ilinde bu tavsiye ile ilgili duyduğum bir galat-ı meşhur var.
O da şu, "Başbakan'ın üç çocuk mesajı Batı'da yaşayan Türklere yöneliktir. Çünkü Kürtler zaten çok çocukludur. Başbakan da bunu dengelemek için Türklere de çok çocuk yapın diyor!"
Bunu söyleyenlere, Başbakan Erdoğan'ın dindar bir insan olduğunu ve bunu samimi olarak tüm ülkenin geleceği açısından istediğini, arka planında Türk-Kürt ayrışması olmadığını anlatmaya çalışırdım.
Ve önceki gün 400 çiftin Diyarbakır'daki nikah töreninde Başbakan çiftlerden en az dört çocuk isteyerek, çıtayı dörde yükseltti.
Erdoğan genç çiftlere çocuk tavsiyesinde bulunurken şöyle dedi:"Bir olur garip olur. iki olur rakip olur. Üç olur denge olur. Dört olunca bereket olur. Gerisi Allah kerim..."
Şimdi ben de özellikle çok büyük bir stratejiyi deşifre etmiş gibi bana soran o gençlere soruyorum: Başbakan Kürtlerden üç de değil dört çocuk istedi. Bunu da deşifre etsene lawo?