Dolar (USD)
32.56
Euro (EUR)
34.99
Gram Altın
2433.94
BIST 100
9774.65
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

07 Temmuz 2022

Kurban, Allah'a yaklaşmaktır

Kurban kelimesi, Arapça ḳrb” kökünden gelir ve Tanrıya sunulan adak, hediye” manasında kullanılır. Anlam olarak kurban, yaklaşmak, yakınlaşmak olduğu için kesilen kurban ile insan kulluk vazifesini yerine getirmenin huzuruyla kendini, Allah’a yakın hisseder. Bu huzuru duymak için de Müslümanlar her yıl Zilhicce ayının onuncu gününden itibaren üç gün boyunca vacip olan (Hanefî mezhebine göre) Kurban ibadetini yerine getirirler. Kurban bir bakıma Allah’a sunulan hediye olduğu için kesilen kurbana hedy denir. ‘Sözlükte “yol göstermek, izinden gitmek; göndermek, hediye etmek” anlamlarına gelen hedy (hediy) kelimesi, fıkıh terimi olarak hac ve umre sırasında Harem’de kesilen kurbanlık hayvanları ifade eder. Hac ve umre yapmayanların kurban bayramı dolayısıyla kestikleri kurbana ise udhiyye denir.’

Her ne kadar Kurban ibadetini Hz. İbrahim (AS) ve Hz. İsmail (AS) peygamberler ile başlatılmış olsa da tarihte kurban hadisesine ilk insan ve ilk peygamber Hz. Adem’in (AS) oğulları Habil ile Kabil arasında olduğunu görmekteyiz. Kendilerinden en sevdikleri şeyi Yüce Allah’a kurban etmeleri istenmiştir. Bu açıdan bakıldığı zaman kurban ibadetinin imtihanımızın en büyüklerinden biri olduğuna şahit oluyoruz. Çünkü kurban ibadetinin özünü kişinin en sevdiği şeyinden fedakârlık etmesi gerektiği oluşturur. Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de bize bu olayı şöyle anlatmaktadır: “Onlara, Adem'in iki oğlunun kıssasını doğru olarak anlat: İkisi birer kurban sunmuşlar, birininki kabul edilmiş, diğerininki edilmemişti. Kabul edilmeyen, “And olsun seni öldüreceğim” deyince, kardeşi: “Allah ancak sakınanların takdimesini kabul eder” demişti.” (Maide Suresi, 27. Ayet)

Hz. İbrahim (AS) ile Hz. İsmail’in (AS) yaşamış olduğu olay ise kişinin en sevdiği şeyi Yaradan’a sunmasının en güzel örneğidir. Bu örneklik öncesinde verilen bir söz ve söze sadakat meselenin özünü oluşturur. Burada önemli olan “Onların ne etleri ne de kanları Allah'a ulaşır; fakat O'na sadece sizin takvanız ulaşır. Sizi hidayete erdirdiğinden dolayı Allah'ı büyük tanıyasınız diye O, bu hayvanları böylece sizin istifadenize verdi. (Ey Muhammed!) Güzel davrananları müjdele!” (Hac Suresi 37. Ayeti) ayetinde de belirtildiği üzere bizim samimiyetimiz ve takvamızdır.

Hz. İbrahim’in (AS) oğlu Hz. İsmail’in (AS) canına bedel olarak ve şükrünü göstermek için kestiği kurbanın özü itibariyle bizler de bugün Yüce Allah’ın bize sunmuş olduğu bunca nimete şükretmek için kurbanımızı kesmeliyiz.

İnsanın en büyük düşmanı yine kendisidir. Samimiyet de nankörlük de kişinin kendi ruhunda gizlidir. Nefsine ram olan insan maalesef samimiyetten uzaklaşıp nankörlük libasına bürünür. Özümüze dönmemiz için ise fedakârlıkta bulunmamız gerekir. Habil olmak da Kabil olmak da bizim elimizde. Tercihlerimizde özgürüz. Lakin iki gün sonra idrak edeceğimiz Kurban Bayramında nefsimize galip gelerek Habil olmayı seçelim. İşte o zaman Allah’a daha yakın olduğumuzu hissederiz.

Kurban Bayramı ve kurban ibadeti paylaşmak ve yardımlaşmaktır. Bunun en güzel örneğini ise Peygamber Efendimiz’in (SAV) hayatında görmekteyiz. “Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (SAV) evinde bir gün kurban kesildiğinde Hz. Aişe (R.Anh.) annemize kurbandan geriye ne kaldığını sorduğunda kendilerine cevaben: ‘Sadece bir kürek kemiği kaldı.’ demiştir. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (SAV), ‘Desene (Ey Aişe), bir kürek kemiği hariç hepsi (yani bütün infak ettiklerimiz) bizim oldu!” buyurmuştur.” (Tirmizî, Kıyâme, 33)

Bizlere de Peygamber Efendimizin (SAV) ümmeti olarak onu örnek almalıyız. Bu bayramda mümkün olduğunca sadakat ve samimiyetimizi ifade etmek adına Allah rızası için kurbanlarımızı kesip ihtiyaç sahiplerine ulaştıralım.

Unutmayalım, Kurban, Allah’a yaklaşmaktır. Keseceğimiz kurbanların bizi, Allah’a yaklaştırması dileği ve ümmetin vahdetine vesile olması duasıyla mübarek Kurban Bayramımızı en kalbi duygularımla kutluyorum.

Selam, dua ve muhabbetle…