Kur'an'la değişmek! (2)
“Tâhâ. Biz
Kur’an’ı sana zorluk çekesin diye indirmedik. Ancak Allah korkusu taşıyanlar
için öğüt (nasihat) olsun diye indirdik. O, yeri ve yüce gökleri yaratan Allah
katından peyderpey gönderilmiştir.” (Taha, 1-4) böyle devam eden ayetleri ya da
başka ayetleri okudukça eridi, okudukça değişti. Efendimiz (a.s.)’ın duasının
bereketiyle belki, belki de bizim bilmediğimiz, tahmin edemeyeceğimiz başka
hikmetlere mebni olarak Ömer'in gönlünü İslam'a açtı. İslam'ın nuru, Kur'an'ın
nuru Ömer'in gönlüne sirayet etmeye başladı…
“Allah'ım senden
nefret eden, Peygamberinden nefret eden bütün düşmanların kalbini Ömer'in
kalbini yumuşattığın gibi yumuşat ya Rabbi! Hidayet nurunu onların gönlüne
yerleştir Ya Rabbi! Hz. Ömer'i Kur'an'ın ayetleri karşında değiştirdiğin ve
aydınlığa çıkardığın gibi onları da cehaletten, zulmetten, karanlıklardan
aydınlığa, iyiliğe ve güzelliğe doğru bir yolculuğa çıkar Ya Rabbi! Ömer
olsunlar, adil olsunlar, cesur olsunlar, mert olsunlar, Mümin olsunlar…”
Hz. Ömer, “Bana
Muhammed'in yerini gösterin” dedi. Efendimiz (a.s.), Hz. Hamza da yanında olmak
üzere bir gurup Müslümanla Erkam'ın evindelerdi. Efendimiz (a.s.)’in bulunduğu
yere Hz. Ömer’in yalınkılıç geldiğini görünce Erkam'ın evinde bulunan Sahabe-i
Kiram telaşlandılar. Hz. Hamza (r.a.) onları teskin etti, teselli etti;
“Korkmayın!” dedi. “İyi niyetle geldiyse baş göz üstüne, kötü niyetle geldiyse
karşılığını görecektir” dedi. Ömer iyi niyetle gelmişti. İçeriye girince,
Efendimiz (a.s.) kalktı; hiç yapmadığı şekilde yakasına yapıştı. “Niye geldin
Ömer!” dedi. “Kötü niyetle gelmedim Ey Muhammed” dedi. “Müslüman olmaya geldim.
Allah'ın sana öğrettiğini öğret bana” dedi. Efendimiz (a.s.) “Allahu Ekber”
diye tekbir getirdi. Orada bulunan Müslümanlar da hep beraber “Allahu Ekber”
diye tekbir getirdi. Ömer Müslüman olmuştu, öyle güzel Müslüman oldu ki
cahiliye kalıntılarından hiçbir şey kalmamıştı.
Okudukça Kur’an
ayetlerini; değişiyor, dönüşüyor, kalbi yumuşuyordu. Allah'ın rızasına ve
rahmetine nail olmak için Kur’an-ı Kerim’i okumayı ihmal etmemek lazım. Hz.
Ömer (r.a.)’ın Bakara suresini çok uzun zamanda okuduğundan bahsedilir. Neden
böyle yaptığını soranlara “Her okuduğum ayeti tatbik ediyor ondan sonra yeni
ayetlere geçiyorum. Her ezberlediğimi iyice uyguluyorum, ondan sonra bir
yenisine geçiyorum” dediği rivayet edilir. Kur'an-ı Kerim'i Hz Ömer'in
okuduğu gibi okumak lazım. Efendimiz (a.s.)’a, Hz Ömer'in bağlılığı gibi bağlı
olmak lazım.
Efendimiz
(a.s.)'ın vefatından sonra Hz. Ömer’in halifeliği döneminde Hz. Ömer (r.a.)
beyaz elbiseler içerisinde yolda giderken, altından geçtiği evlerden bir
tanesinin üzerinden uzatılan bir oluktan akan kan Ömer'in elbisesine damladı.
Hz. Ömer (r.a.) üzerine kan gelince sinirlendi, oluğu yerinden söktü ve mescide
gitti. Mescitte bir konuşma yaptı: “Ne oluyor ki size? İnsanların gelip
geçtikleri yere oluk yapıyorsunuz, rahatsız ediyorsunuz. Buraya oluk koyulur
mu?” dedi.
Orada
bulunanlardan bir tanesi: “O oluğu oraya Hz. Peygamber (a.s.) eliyle koymuştu.
Biliyor musun?” dedi. Aman Ya Rabbi! Belli ki şartlar değişmiş o zaman. Bina,
yol şartları değişmiş. Daha önce işe yarayan daha sonra tam böyle yolun
ortasına gelecek şekilde olmuş. Peygamber Efendimiz (a.s.)’ın eliyle koyduğunu
duyar duymaz Medine'nin sokaklarında iki kişi koşuyor. Biri müminlerin emiri
Halife Ömer, diğeri de Efendimiz (a.s.)'ın amcası Abbas'ın oğlu Abdullah.
Elinden çeke çeke götürdü genç Abdullah’ı. Oluk da bir elinde. “Gel Abdullah!
Sen benim sırtıma, omuzuma basacaksın, Peygamber’in akrabası olarak bu oluğu kendi
elinle yerine yerleştireceksin. Belki Allah (c.c.) beni o zaman affeder,
Peygamber (a.s.)’ın yüzüne o zaman bakabilirim” dedi. Böyle severdi Efendimiz
(a.s.)’ı. Bu Kur’an’la ve ahlakı Kur’an olan Muhammed(as) ile değişmekti…
Cenab-ı Hak Teâlâ, Hz. Ömer'in
hayatından hayatımıza güzellikler taşımayı nasip etsin.