Dolar (USD)
32.58
Euro (EUR)
34.98
Gram Altın
2460.67
BIST 100
9892.82
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

07 Haziran 2017

Kur'an Ses Yarışması

Ramazan ile birlikte TRT'de yayımlanmaya başlanan 'Kuran okuma yarışması', baştan beri İslam dünyasının Batı'yla imtihanına dair kurgulanan zihniyet çarpıklığının son örneğiu2026 Geçen hafta yazdığım "Kültürel İktidar" olamayışın da somut göstergelerinden biri... Şu gerçek hiç değişmiyor: Tez değilseniz, antiteze dönüşüyorsunuz. Aksiyonunuz yoksa reaksiyon geliştirmek zorunda kalıyorsunuz. Üretmiyorsanız, tüketmek zorunda kalıyorsunuz. Derin kültürü unutuyorsanız, konjonktüre mahkum oluyorsunuz. Gitmiyorsanız, geliyorlar. Büyümüyorsanız, küçültüyorlar. Sorun, baştan beri hep bu değil mi?..

Batı yayılmacılığının en büyük muhatabı ve u2013görünüşte mevzi kaybetse, yüzey yenilgilere uğrasa bile- ilk elden püskürtücüsü olan İslam coğrafyası, Osmanlı'nın şahsında yaklaşık yüz elli yıl boyunca mücadele etti. Geriye bakıldığında, İkinci Mahmut'tan beri elimizde oldukça ciddi ve hatırı sayılır bir periferik malzeme bulunuyor. Külliye çevreleri ve genel olarak İslami entelektüel öznenin ne yapıp edip o tecrübeyi teoriye dönüştürmesi ve o teoriden kendine sağlam bir yol haritası çıkarması gerekir.

Bu taklit ve imitasyon geleneğinin birincil sorumlusu Tanzimat bürokratı ve aydınıdır. Doğulu her kurumun yanına bir Batılı kurum ekleyerek kurtuluşa ereceğimizi sananlar onlardı. 'Biz farklı yaparız, bize göre olanı yaparız, bize yakışanı yaparız' değil; 'biz de yaparız, benzerini biz de yaparız' anlayışı Tanzimat'ın, Meşrutiyet ve Cumhuriyet'e attığı en büyük kazıklardan biridir. Bu Batı'yı yanlış anlama ve her durumda ilk hareketi oradan bekleyip sonra onun benzerini üretme kompleksinin baş sorumlusu onlardır. Adına yanlış Batılılaşma dediğimiz bu refleksin edebiyatımızda "Felatun Bey ile Rakım Efendi" diye çok güzel bir örneği de var.

Cumhuriyet jakobenizminin Tanzimatçılardan ayrılan en önemli tarafı ise kuşkusuz her yerli kurumun yanına bir Batılı kurum ekleme zihniyetinin yerine, bütün yerli kurumları lağvedip sadece Batıcı hatta Batılı kurumlara yaşam hakkı verme politikasıydı. Yalnızca kültürel anlamda değil, çok partili hayata geçtikten sonra da yaşadığımız siyasal çalkantılardan biri bu, Batıyı müzmince taklit içgüdüsünün yarattığı alerjidir.

İslami çevreler, özellikle 1980'lerden sonra Özalizm'in de etkisiyle yeni bir Tanzimat ruhu yaratmaya çalıştılar. Batıda üretilmiş ve gençleri bir şekilde etkileyen zevklerden, modalardan, anlayışlardan hareketle kendilerine uygun olduğunu tasavvur ettikleri aşılı yeni bir kültürel nüve oluşturma gayreti içine girdiler. Kendi romanımızı yazalım, kendi filmimizi çekelim, kendi müziğimizi yapalım değil, benzerini biz de yapabiliriz anlayışının hortladığı bir süreçtir bu. Üstelik, doksanlı yıllarda öylesine ironik hale gelmiştir ki Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur müziklerinin üzerine ilahi sözleri döşenmiş, sözü alıp götüren ritmin içindeki 'teganni', ortalama Müslümanı neredeyse arabesk müptelasına dönüştürmüştür. Bir zamanlar, arabasına bindiğiniz dostunuz pikabı açtığında 'Allah Allah, sen arabesk dinler miydin yahu', sorunuzu muhatabınız tebessümle geçiştirirken kasetteki ses Yunus Emre'nin ilahisiyle cevap veriyordu. Nasıl bir yıkılış, nasıl bir tereddi, nasıl bir taaffünaver ruh halidir bu?

Eğer her durumda yazılımı/programı/nüvesi/teorisi Batı tarafından belirlenmiş üretimlerin alternatifini üretmek zorunda kalıyor ve 'biz de aynısını yaparız' diyorsak, o zaman iyi niyetle yapılmış ve kendimizce ciddi sayılabilecek her türden benzer programın da Cumhuriyetin ilk yıllarında güzellik yarışmalarına 'bizim kadınlarımız daha güzel' anlayışıyla gerçekleşen her türden hareketin de meşru sayılması gerekmez mi?..

Yerli bir kültür ve sanat mı isteniyor? Yerli bir zihniyetle başlayın dostlarım, yerli domates gibi ruhu özüne uygun kokan, içi dışı bir, gövdesi ruhunu yansıtan, şirazesi özüne uygun kıvamda, GDO'dan nasibini almamış, çekirdekli mi çekirdekli bir zihniyetleu2026 O zihniyet nerede mi? Aynanın karşısına geçin, ruhunuzdaki pası silin, gerisine iyi bakın; yüzeyini unutana, derununa dalana kadar, bakınu2026