Kur'an belletmenlerinin dikkatine (2)
Çocuklar aileleri, aileler toplumu, toplumsa ümmeti oluşturur. Esasen daha kısa yoldan tüm insanlık çocuklardan oluşmaktadır. Şu halde çocukların eğitim ve terbiyesi, tüm insanlığın eğitilip terbiye edilmesidir.
Çocuklarımız sadece
yarınlarımız değil, her şeyimizdir. Bu günümüz, yarınımız hatta dünyamız ve
ahiretimizdirler. Yarının toplumu bu günkü çocuklarımızdan oluşacaktır.
Çocuklarımızı İslam ve Kur'an üzere eğitip terbiye edersek, yarının toplumu;
İslam toplumu, Kur'an toplumu olacaktır. İslam üzere eğittiğimiz çocuklarımız,
sadece bu dünyada izzetimiz ve yüz akımız olmakla kalmayacak, ahirette de en
büyük kazancımız olacaklardır. Peygamberin müjdesiyle biz ölüp gittikten sonra
bile salih olarak yetiştirdiğimiz çocuklarımız, arkamızdan bize sevap
göndermeye devam edeceklerdir.
Çocuklarımızın
eğitim, öğretim ve terbiyesinde her birimize görevler düşmektedir. Ulema, ümera,
öğretmenler, hoca ve belletmenler ve tabi ki anne babalar vd. büyükler… Bir
önceki yazımızda belletmenlere bazı tavsiyelerde bulunmuştuk. Bu yazımızda da
velilere bazı nasihatlerde bulunmak istiyoruz.
Velilerin dikkatine:
- Çocuklarımızın
dünyası için onca emek ve masrafa girerken, lütfen onların ahretlerini de
ihmal etmeyip gerektiğinde onun için de bedeller ödeyelim.
- Çocuklarımızın
helal bir rızıkla beslenmesinin, onların eğitim ve terbiyeleriyle yakından
alakası vardır. Dolayısıyla ailemizin nafakasının helal olmasına dikkat
edelim.
- 0 –
5 yaş arası, önemli bir dönemdir. Hatta bilim adamları, kişilik oluşumunun
bu dönemde olduğunu söylemektedirler. Bu dönemde özellikle güzel örneklik
olmak üzere çocuklarımıza karşı görevlerimizin farkında olalım
- Onların
Kur'an ve temel dini bilgilerini öğrenecekleri en verimli yaş 6 -15
yaşlarıdır. Sakın ihmal etmeyelim. Sonrasında olmaz değil ama en verimli
zaman bu zamandır.
- Onların
okul veya bir mesleğe devam ederek kavramaları için üzerinde durduğumuz
gibi, Kur'an ve dini bilgilerini öğrenip yaşamaları için de gerekli
hassasiyeti gösterelim. Unutmayalım ki onların dünyaları çok kısa ve
geçici hayatlarıdır. Asıl hayat ise ebedi olan ahiret hayatıdır. Çocuğumuz
bu dünyanın en zengini ve yüksek mevki ve makamlarına da sahip olsa, ebedi
hayatta cehenneme müstahak olursa neye yarar. Üstad ne güzel söylemiş: “Onu (cc) bulan neyi kaybetmiş, onu
kaybeden neyi bulmuş?..”
- “Saldım
çayıra Mevla’m kayıra” davranışı içinde olmayalım. Çocuklarımızı Kur'an
kurslarına gönderdiğimiz gibi, bir de takiplerini de yapalım. Çocuğumuz
kursuna sağlam gidiyor mu? Yeterince ilgi, bilgi eğitim ve terbiye
veriliyor mu? Bir eksik gedik varsa, veliler, belletmenler, vd. ilgili
birimler olarak bunu nasıl telafi edebiliriz. Buna kafa yormak…
- Evimiz
yıkılsa, sermayemiz sıfırlansa, arabamız kaza yapıp hurdaya çıksa
kendimize yenilerini edinebiliriz. Ama çocuğumuz yoldan saparak tinerci,
kapkaççı olsa veya şirke fıska bulaşsa onum geri dönüşü yok. “Atsan
atılamaz satsan satılmaz” misali…
- Unutmayalım
ki biz anne babalar 30-40 yıl sonra büyük bir ihtimal dar-ı bekaya göçmüş
olacağız. Şu an 10 yaşında olan çocuklarımız o zaman 20-30 yıl sonra 30-40
yaşlarında olup toplumu onlar oluşturacaklar. Şu halde geleceğin toplumunu
bizim çocuklarımız şekillendirecektir. Dünyada huzur ve güven, ahirette
ise ebedi saadeti kazanacak bir toplum için çocuklarımızın İslami eğitim
almaları şart.
- Resulullah
(sav) ın şu hadisini hepimiz biliyoruz: “insanoğlu öldüğünde amel
defteri kapanır ancak üç (şeyi arkalarında bırakan) insan hariç.
(onların amel defterleri kapanmayıp kendilerine sevap yazılmaya devam
eder) haseney-i cariye/devam eden bir hayır, faydalı olan ilim, hayırlı
evlat” o halde gelin biz arkamızdan bize hayır yazdırmaya devam edecek
olan bu işe yeterince kafa yoralım.
- Ilıca
vb. tatil programlarımızı çocuklarımızın İslami eğitimlerine engel
olmayacak şekilde ayarlayalım. Nice aileler, tatile gitme programlarını
yazın tam ortasına getirerek çocukların eğitimlerini yarıda kesmekte ve
böylece birkaç yıl geri başa dönmelerine sebep olmaktadırlar. Öyle ki bazı
çocuklar sonunda bıkıp Kur'an ve İslami eğitim almaktan
vazgeçebilmektedirler.
- Tatil
sonrasında da çocuklarımızın öğrendiklerini tekrarlayacakları imkânları
oluşturalım. Ta ki öğrendiklerini unutup gelecek yıl başa dönmesinler. Bunun
için çocuklarımızın cami ve Kur'an ile irtibatlarının devam etmesi şarttır.
Haftada bir ders bile bu konuda önemlidir.
- Şunu tekrar edelim ki çocuklarımız sadece yarınlarımız değil, bugünüz, her günümüz hatta dünyamız ve ahretimizdirler. Hem dünya hem ahretimizin aydınlık olması onların yüreklerinin Kur'an ve İslam nuruyla aydınlatılmasıyla mümkün… Buyurun karar sizin…