Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
09 Ocak 2023

Kuraklık kapıya dayandı!..

Cumhuriyet’in 100. yılının arifesinde genel seçime gidilirken “iktidar savaşları” her geçen gün sertleşiyor. İktidarla muhalefet arasında “yaparım-yaptırmam...” çekişmeleri-çatışmaları devam ederken Türkiye’nin bütün bölgelerinde büyük bir kuraklık yaşanıyor. Göletlerin kuruyup, barajların bir çoğu susuzlukta dip yaparken sinsi tehlike adım adım yaklaşıyor.

Ne politikacıların gündeminde, ne basının manşetlerinde, ne de sosyal medyanın gündeminde hit olmayı başaramayan kuraklık Aralık ayında sessiz sessiz kapıyı çalarken, Ocak ayında kapıyı kırdı. Yaklaşan tehlikeye karşı bir çözüm, bir eylem planı, bir kampanya, bir tedbir alınmazsa Nisan’dan sonra “imdat” diye bağırmanın bir anlamı olmayacak. Geçmiş olsun!..

Susuz Yaz”ı seyretmeye değil, yaşamaya hazır olun!.. Tıpkı “Eski Türkiye”de olduğu gibi bidonları tankerlerin önüne dizip, su kuyruklarında kavga edenleri gözünüzde canlandırın!..

*

Zemheri ayının (22 Aralık ile 30 Ocak arasındaki 40 günlük dönem) dondurucu kara kışından eser yok. Ne bir damla yağmur, ne de kar var. Ocak ayının ortasında sisle beraber yazdan kalma günler yaşanıyor. Şunun şurasında “İlk Cemre”nin havaya düşmesine 40 gün kaldı.

Diyanet İşleri Başkanlığı farkındalık oluşturmak için Cuma Hutbesi’nde “Besmele” çekerek berekete açılan kapıyı aralamak için “yağmur ve kar duası”na durdu. Kavlî dua tamam. Ya fiilî dua?.. Kaç kişi su tasarruf için musluğunu kıstı, duş keyfinden vazgeçti, dişini fırçalarken, bulaşık ve çamaşır yıkarken israftan kaçtı.

Emel Sayın’dan 1980’li yıllarda çokça dinlediğimiz “Çatlayan dudaklara, / Sararan yapraklara, / Kuruyan topraklara, / Yağdır Mevlam su...” şarkısını yaz aylarında haber bültenlerinde, gazete manşetlerinde sık görmeye başlarsak şaşırmayalım...

Bu ne karamsarlık yahu” demeyin!..

İstanbul’da içme suyu barajlarındaki su seviyesi yüzde 30’a düşmüş... Ankara, İzmir, Bursa, Yalova, Çanakkale bas bas bağırıyor!.. Van’ın her kış ayında yolu 6 ay kapalı kalan Bahçesaray ilçesindeki Karabet Geçidi’nde kuraklık rüzgârları esiyor... Konya Ovası’nda “vahşi sulama” yüzünden yer altı sularının çekilerek toprağın göçmesiyle meydana gelen obrukların sayısı 2 bin 500’ü geçiyor... Manisa’nın Salihli, Saruhanlı ve Gölmarmara ilçeleri sınırlarındaki ulusal öneme sahip sulak alan tescilli “kuş cenneti” olarak bilinen Marmara Gölü’nün kuruması nedeniyle 35 bin dekarlık alanda organik tarım yapılıyor... Çiftçiler şiddetli kuraklık yüzünden ekilen tahılların çimlenmemiş olmasından dolayı kara kara düşünüyor!..

Anlayalım artık, su bitti; KURAKLIK GÖRÜNDÜ!.. Önümüzdeki verilerdeiyileşme, normalleşme olmazsa 85 milyon kuraklık tehdidi altında!.. Böyle giderse yakında kuraklığa yapay çözüm için bulutlara yağış artırıcı fişekler “yağmur bombası” atılmaya başlarsa sakın şaşırmayalım!..

***


Geçtiğimiz yıl 30 milyar dolar tarım ürünü ihraç ettiğine sevinen Türkiye, kuraklık senaryosu üzerinden gelişen karamsar tabloyu önüne alıp yeni bir “eylem planı” hazırlamalı. Aksi halde, bırakın Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesiyle baş gösteren “tahıl krizi”ne aracılık ederek üçüncü ülkeleri açlığın kıyısından döndürmeyi, tahıl için kuyruğa giren ülke konumuna düşebiliriz.

Kuraklıkla ilgili kamu spotları hazırlanmalı, basın ve yayın organlarında uyarıcı ve eğitici haberlere daha çok yer verilmeli ve en önemlisi israftan kaçındırıp, tasarrufa özendirilmeli. Bu işin şakası yok; hem tedbir, hem de eğitim şart!..

*

Yarından itibaren yurt genelinde kuvvetli yağışlar etkisini göstermeye başlayacak. Fakat bu yağışlar bir süre sonra yerine yine kurak bir döneme bırakacak. Son yıllarda Karadeniz’de sel, Akdeniz ve Ege’de orman yangınlarına kuraklık tehdidi eklenecek. Dolayısıyla damlayan bir musluğa dahi tahammül göstermemeliyiz; durum bu kadar ciddi, bu kadar vahim.

Bu mesele siyaset üstü bir mesele... Hepimiz aynı gemideyiz; gemi batarsa hepimiz boğuluruz.

Tedbir şart!..

***

BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYELERİ NE YAPIYOR?..

Böyle ciddi bir problem önümüzde dururken, çözüm için belediyeler ne yapıyor?..” sorusuna maalesef olumlu bir cevap vermek mümkün görünmüyor...

Bir büyükşehir belediye başkanı çıkmış “100 yıl önce bu toprakları yönetenler gaflet, delalet ve hatta hıyanet içindeydi. Saraylarındaki saltanatı korumak için bütün bir milleti ateşe attılar...” diyerek geçmişine hakaret ediyor, bir diğeri “Bu bir haysiyet mücadelesidir” pankartları eşliğinde “mağdurum” güzellemesiyle gününü gün ediyor, bir diğeri ise “Ankara’nın taşına bak, / Gözlerimin yaşına bak...” türküsünü tutturmuş gidiyor. Neyden bahsediyoruz; Türkiye’nin 3 büyük şehrini yöneten belediye başkanlarından. Başka da örnek vermeye gerek yok.

Tedbir şart!..

***

GIDA FELAKETİ DERİNLEŞİYOR!..

Deprem, sel, kuraklık, iç isyan, mülteci dramı ve yeni tıp Koronavirüs (Kovid-19) salgını, Marmara’yı istila eden müsilaj (deniz salyası) derken, bu seferde kuraklık tehdidi ile karşı karşıyayız...

Kovid-19 pandemisinin kırdığı tedarik zincirinden sonra dünyanın en büyük tahıl tedarikçileri Rusya ile Ukrayna’nın savaşa tutuşması gıda krizini zirveye çıkardı. Süreci dikkatle yöneten “küresel haydutlar” kaotik dönemlerde dünyanın dikkatini çekmek için Londra merkezli yayım yapan The Economist Mayıs sayısındaki kapağında subliminal bir mesaj vererek kehanette(!) bulundu. “Yaklaşan Gıda Felaketi” başlığı altında ele alınan gıda krizi, bereketin simgesi buğday başağı kurukafayla resmedilerek, dünyanın sürüklendiği gıda felaketine vurgu yapıldı. Dergi, çizdiği kıyamet senaryosuyla yaklaşan kitlesel gıda felaketine dikkat çekti.

Aslında bu mesele küresel ısınma ve iklim değişikliğinin her geçen gün sel ve kuraklıklarla malumun ilanı olduğunu gösteriyordu. Ülkemizde gıda krizinin ilk sinyalleri 2018 yılında patates, soğan domates vs. krizi sonucu parklara kurulan tanzim satış mağazalarıyla patlak vermişti. “Mü’min, aynı delikten iki defa sokulmaz!..” düsturuna rağmen aynı delikten defalarca saldırıya maruz kaldık, kalmaya devam ediyoruz.

İnsanlığı ürettikleri virüslerle dizayn etmeye çalışan “küresel haydutlar” şimdi de gıda kriziyle dünyayı adım adım kıyamete zorluyor!..

Tedbir şart!..

***


KURAKLIK İÇİN ACİL EYLEM PLANI ŞART

Bu yazıyı tam 2 yıl önce 7 Ocak 2021’de kaleme almıştım... Önemine binaen noktasına, virgülüne dokunmadan bir kez daha dikkatinize sunuyoruz...

*

Küresel ısınmanın meydana getirdiği iklim değişikliği en sonunda bizim de kapımıza dayandı.

Yağmur yok!..

Kar yok!..

Kışın ortasında yazdan kalma günler yaşıyoruz.

Göller, akarsular, göller, barajlar birer birer kuruyor.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın kötü senaryolara karşı bir eylem planı var mı? Bu soru biraz abesle iştigal olur, düzeltiyorum. Acil eylem planları devreye sokuldu mu?..

Artık tarımda vahşi sulamadan vazgeçilip, damlama sulama bir kenara bırakılıp, susuz tarımla ilgili çok ciddi çalışmalar yapılmalı. Çünkü kuraklığa hazırlıksız yakalanırsak; yeni tip Koronavirüs (Covid-19) salgınından beter olur.

İstanbul’un içme suyu kaynağı barajlardaki su seviyesi ortalaması, yüzde 19’la son 15 yılın en düşük düzeyine kadar düşmüş. 110 günlük içme suyu kalan Ankara’da da durum farklı değil; yüzde 20.

İstanbullular 90’lı yılların başında çektikleri susuzluk kaygısını tekrar yaşamak istemiyor. İstanbul şayet bu sıkıntıları bir daha yaşarsa sadece Millet İttifakı ve Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu hedef tahtasına konmaz, Cumhur İttifakı da büyük yara alır.

Bu mesele partiler üstü, siyaset üstü bir mesele!..

Hem elbirliği, hem tedbir, hem de eğitim şart!..

***

SU SAVAŞLARI KAPIDA...

Kuraklığın giderek arttığı ve suya ulaşımın azaldığı dünyamızda, tehlike çanları çalmaya başladı. ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından 2012 tarafından hazırlanan “Küresel Su Güvenliği” raporunda, suyun yakın gelecekte savaşlara neden olabileceği belirtilmişti. Demek ki, “artık petrol savaşları sona erecek, su savaşları başlayacak!..”

Tedbir şart!..