Kumarhane ortakları: ABD ve Rusya!
Suriye'de Esed'in kimyasal silah kullandığı ortaya çıktığı günden bu yana ABD ve Rusya'nın başrollerinde olduğu bir tiyatro oynanıyor.
O güne kadar "İslamcı radikaller gelir", "Esed kalmalı mı gitmeli mi?", "Esed kimyasal kullanırsa müdahale ederiz", "Suriye'deki Hizbullah artık terörist sayılmaz" gibi tartışmalar, göz boyamalar bir kalemde çöpe atıldı.
ABD ve Rus Dışişleri Bakanları Kerry ve Lavrov basın önünde sırıtarak uzlaştıklarını, Esed'in kimyasalları teslim etmesi halinde müdahaleye gerek kalmadan işi bağlamış olacaklarını dünyaya ilan ettiler.
Sonra yıllarca dünyaya "Biz düşmanız" teranesini yutturan ABD ve Rusya'nın Suriye'deki rulet masasında kasayı birlikte yönettiklerini izlemeye başladık.
***
Kumarhane sistematiğinde kesin olan bir şey vardır ki, "Kasa her zaman kazanır!"
Suriye'deki masada da 'kasa'nın başındaki iki 'dost', sürekli kazanan pozisyonundaydı.
Masadan cebine para aşırmak için oyuna sürdükleri yeni 'gangsterleri' ise DEAŞ'tı.
Artık Şii İran ve Şii Hizbullah, 40 senedir söyledikleri gibi "terörist" ve "düşman" değil, bizzat kendilerinin 'yancıları'ydı!
Senelerdir tüm dünyaya "Şii İran kötüdür, terörizmin merkezidir", "Şii Hizbullah kötüdür, terörizmin merkezidir" diye Şiileri kötüleyen ABD, 11 Eylül saldırılarından bu yana hedefe koyduğu Sünnileri "DEAŞ" bahanesiyle 'şeytanlaştırma'ya başladı.
***
Önce ısrarla kimliğini açıklamayan bir Rus uçağını Türkiye sınırlarına gönderterek düşürttüler. 60 yıldır dünya üzerinde bir tek uçağı bile düşürülmemiş olan Rusya'nın o günden bu yana şakülü kaydı.
Kkasanın başındaki birinci 'ortak' olan Rusya ile Türkiye'nin ilişkisi bozdurulduktan sonra sıra geldi Türkiye'nin ikinci 'ortak'la yani ABD ile arasını açmaya. (En son adım ise AB ile rayı açtırmak olacaktı ama Türkiye hamlesini iyi yaptı ve AB bırakın çatışmayı, Türkiye ile uzlaşmayı seçti.)
ABD'nin eski Ankara büyükelçileri ve ABD yönetiminden bazı üst düzey yetkililer, "Erdoğan gitmeli, istifa etmezse Türkiye düze çıkamaz" ve "Ordu Türkiye'de darbe yaparsa ABD yönetiminin tavrı Mısır'da Sisi'ye verdiği destek gibi olur" dedi.
Bu açıklamalar, Türkiye'nin de İran gibi sisteme boyun eğmesi için hazırlanan kumpasın işaretleriydi.
Bu oyunun bir değişik versiyonu da şimdi Rıza Sarraf üzerinden oynanıyor.
40 yıldır 'düşman' dedikleri ve ambargo uyguladıkları İran 'dost' olunca, üç ay önce ambargosunu kaldırdıkları bu ülkeyle ambargoyu delerek ticaret yapan Sarraf ve Türkiye ise 'düşman' oldu.
İran ambargosunu delen ABD'li şirketleri koruyan sözde 'adil' Amerikan hukuku Sarraf'ı' tutuklattı.
Yıllardır iki Amerikan şirketinin İran ticaretini yönetmesine ve parayı da ABD bankasında saklamasına ses çıkarmayan ABD, Sarraf, bu işi kendisi yapıp parayı da Halkbank'ta tutunca onu 'suçlu' saydı!
Artık 40 yıllık 'düşmanı' İran'ı koruyan ABD, 40 yıllık 'dostu' Türkiye'yi satıyordu.
ABD, Türkiye'nin İran gibi sisteme boyun eğerse eskisi gibi 'dost' olacağını, yoksa İran'dan boşalan 'koltuğa' oturtulacağı mesajını veriyor.
***
14 Mart'ta Rusya, Suriye'deki askerlerini bir kısmını geri çektiğini açıkladı.
Bu çekilme Cenevre masasında, Suriye muhalefetinde ve Türkiye'de olumlu karşılandı.
Son günlerde de Rus yetkililer, "Türkiye ile görüşmeye hazırız", "Tansiyonu düşürecek adımlar atabiliriz" minvalinde cümleler sarf ediyor.
Türkiye'ye "özür diletmekten", "burnunu sürtmekten", "İstanbul'u atom bombasıyla haritadan silmekten" bahseden Rusya, yumuşamaya başladı.
Çünkü yapısal sorunlarla kaynayan Rus ekonomisi sadece votka fiyatlarının biraz daha zamlanmasına bakar. Eğer Ruslar sokağa dökülürse Putin koltuğunu kaybetmeden bu işi toparlayamayacağını iyi biliyor.
***
Demem o ki, Rusya Türkiye'ye çektiği 'blöf'e karşı 'resti' görünce geri adım atmaya başladı.
ABD de yetkililerine, Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan aleyhine saçma sapan açıklamalar yaptırmaktan, darbe tehdidinde bulunmaktan eni sonu vaz geçecek.
Çünkü Rusların bildiğini Amerikalılar da biliyor: Karşılarında eski Türkiye yok!