Kültürümüz imanımızın yansımasıdır
Usulü-l fıkıh âlimleri örfü fıkhın tali kaynağı sayarlar. Dolayısıyla “Örf”, İslam Hukuku'nun hükümlerin istinbatında kendisinden istifade ettiği kaynaklardan biridir. Bilindiği gibi İslam Hukuku, cahiliye dönemi örf ve adetlerinin hepsini ortadan kaldırmadığı gibi, tamamına da karşı çıkmamıştır. Bunlardan uygulama açısından dini öğretiye aykırı olanlar yasaklanmış, aykırı olmamakla birlikte çeşitli sakıncalar taşıyanlar düzeltilmiş, aykırı olmayanlar olduğu gibi kabul edilmiştir. Böylece örf Hz. Peygamber döneminden itibaren toplumsal hayatın düzenleyicilerinden biri ola gelmiştir.
Şu halde şu an da örf ve adetlerimizden, İslam’ın genel kaidelerine uyanlar makbul, uymayanlar ise merduttur. Sevinç ve tasa günlerimiz, giyim kuşamımız, yeme içmelerimiz, ziyaretleşmelerimiz, selamlama ve kutlamalarımız kısaca hayatımızın her yerinde ve yönünde örf ve adetlerimizin İslam’a uygun olup olmadığına dikkat edeceğiz. Unutmayalım ki, hayatımızın İslam’a uygun olan her uygulaması ibadet/sevap, aykırı olanı ise isyandır/günahtır.
Her hangi bir Müslümanın İslam’ın vahyin üzerinde bir söz söyleme hakkı yoktur. “Ey iman edenler! Allah'ın ve Resulünün önüne geçmeyin. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.” (Hucurat 49/1) “Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” (Ahzab 33/36)
Şehit imam Hasan el Benna (rh.a) 40 vecibenin 25. Maddesinde şöyle der: “Hayatın her yönünde elinden geldiği kadar İslami örf ve adetleri yaşatmaya ve yabancı adetleri yok etmeye çalış. Mesela selamlaşma, dil, tarih, kılık, kıyafet, ev eşyası, sevinç ve tasa günleri gibi… Bütün bunlarda sünneti İslami örf ve adetleri takip et.”
Bu gün sosyal, siyasal, kültürel hayatta İslam’ın güzelliklerinden, batının çirkinliklerine ne kadar savrulduğumuz malum. Son yıllar da bu savrulma iletişim ve ulaşım araçlarının gücüyle çok daha hızlı devam etmektedir. Tabi bu, Allah (cc) tan uzaklaşıp şeytana yaklaşmamız, haktan batıla, cennetten de cehenneme sapmamız manasına geliyor. Çare, her halimizde yeniden İslam’a dönmektir.
Allah sözcüğünün kullanımı bir hayli azaldı:
- Evden ayrılırken geride kalanlara; “Allaha ısmarladık, Allah'a emanet olun” derdik. Şimdi; “Haydi ben kaçtım” “bay bay” “hadi öptüm” der olduk...
- İşe gidenlere; “Allah işini rast getirsin” derdik. Şimdi; “Bol kazançlar” der olduk.
- Şaşırdığımızda; “Suphanallah” derdik. Şimdi ise; “Vaaavvv” “OMG” der olduk.
- Sevindiğimizde; “Elhamdülillah” derdik. Şimdi ise; “Olleeeyyy “Supeeer” der olduk.
- Başımıza bir musibet geldiğinde; “Allah'ın dediği olur” “İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn.
[Biz Allah'tan geldik, yine O'na döneceğiz]” derdik. Şimdi ise; “Hay aksi, bu da nereden çıktı, bittim, mahvoldum” der olduk. - Bize iyilik yapana da; Allah razı olsun, Allah ne muradın varsa versin! Diye dua ederdik. Şimdi de; “Sağol” diyoruz.
- Bir işle uğraşanlara da; “Allah kolaylık versin” derdik. Şimdi ise; “Kolay gelsin” der olduk.
- Yeni evlenenlere de; “Allah bir yastıkta kocatsın” derdik. Şimdi ise, “Mutluluklar” der olduk.
- Sınava girecek olanlara; “Allah zihin açıklığı versin” diye dua edilirdi. Şimdilerde ise, “Başarılar” deniliyor.
- Geleceğe dair planlar yapılırken; İnşallah, Allah izin verirse, “Allah kısmet ederse” derdik. Şimdilerde de; Sanki gelecek bizim elimizdeymiş gibi fütursuzca konuşur olduk.
Umarım, tahminim o ki, gibi ne idüğü belirsiz ifadeler kullanır olduk. - Günah işlediğini gördüğümüz kimselere; “Allah ıslah etsin, Allah affetsin, Allah hidayet etsin” derdik. Şimdi lanet okur, beddua eder olduk.
- Kötü bir şeyden bahsederken; “Allah korusun, Allah esirgesin” derdik, Şimdilerde, “Kapa şu şom ağzını” der olduk.
Bu listeyi daha da uzatmak mümkündür. Sözlerimizden; “ALLAH” cc. Sözcüğünün çekilmesi, artık; MÜ'MİN ce düşünmediğimizi, hayata Müslümanca değil, Seküler bir mantıkla baktığımızı ele veriyor mu? Sözlerimizden ALLAH cc. kelimesinin çekilmesi, bir zaman sonra hayatımızdan da bereketin kaybolmasına yol açtı. Şimdilerde mutluluğu “ALLAH” tan başka şeylerde arar olduk, ama beyhude!
Ne diyelim? ALLAH azze ve celle sonumuzu hayreylesin! Selam… Dua…