Dolar (USD)
32.70
Euro (EUR)
35.42
Gram Altın
2495.52
BIST 100
10915.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

05 Temmuz 2024

​Kültür ve Turizm Bakanlığı ile ilgili bir konu

Toplum bilimleri, özünde insan ve toplum etkileşimini barındıran ve toplumun farklı açılardan ele alındığı ahlâk, din, çevre, bilim, iktisat, siyaset, tarih hukuk gibi birçok alt alanın araştırma konusunu oluşturan bir bilimdir.

Geçmiş yıllarda UNESCO tarafından tertiplenen Dünya Kültür Politikaları Konferansı Sonuç Bildirgesi’nde yer alan tanıma göre en geniş anlamıyla ‘’Kültür’’: ‘’bir toplumu ya da toplumsal bir grubu tanımlayan belirgin maddi, manevi, zihinsel ve duygusal özelliklerin bileşiminden oluşan bir bütün ve sadece bilim ve edebiyatı değil, aynı zamanda yaşam biçimlerini, insanın temel haklarını, değer yargılarını, geleneklerini ve inançlarını da kapsayan ve gelecek kuşaklara aktarılan bir olgu” dur tanımı kabul gören en doğru yaklaşımdır.

Zira; Gelişmiş birçok ülkede bu yaklaşımı güçlü ve kalıcı kılan en önemli unsur bunu gelecek kuşaklara aktarmak için yapılan çalışmalardır.

Örneğin müzeler ve kültür arşivleri gibi.

Bu minvalde ülkemizde ilgili kurumlar ve bakanlıklar tarafından yapılan çalışmalar sonuç itibariyle ne durumda bilemiyoruz.

Fakat; çok iddialımı olur bilemiyorum, belki de ilgili kurumların bu konuda yaptığı çalışmaları katbekat geride bırakacak bir çalışmaya değinmek istiyorum. İddialı olduğu kadar ilgili kurumlar tarafından halen fark edilmemiş ve şayet sahip çıkılmasa kültür tarihimize bir kayıp olarak yazılacak bir çalışma.

Çalışmanın mimarı ülkemizin yetiştirdiği eğitim ve kültür neferlerinden Mehmet Ali ABAKAY.

Türkiye Yazarlar Birliği üyesi de olan M.A.Abakay’ın halen farklı dergi ve süreli yayınlarda yazı ve makalelerini görmekteyiz.

Çalışmaya kısaca değinmek gerekirse.

Çalışma ‘’Şehir Araştırmaları Merkezi’’ adı ile tanımlanmış.

Çalışma için, ‘’Şehirlerin kültür ve tarih hafızası’’ demek yerinde olur. Yıllardır özverili bir çalışma ile devasa bir kaynak arşivi oluşturulmuş

Her bir Şehir Kitaplığı ayrı ayrı Alfabetik olarak, tarih, coğrafya, edebiyat, kültür, sanat, mimarî, musıkî, gezi- seyahat olmak üzere farklı farklı.

Örneğin İstanbul Şehir Kitaplığı 50 Diyarbakır Şehir Kitaplığı 32 bölümden oluşmaktadır.

Şehirlerin yetiştirdiği önemli simalar sanatları ve bıraktıkları eserlerle orijinal halleriyle ayrı ayrı bölümler ‘’Kitaplık’’ halinde ele alınmış. Sezai Karakoç, Mehmed Akif Ersoy, Cemil Meriç, Hüseyin Cahit Sıtkı Tarancı, Hattat Hamid Aytaç gibi...

Bu sıralama edebiyat, tarih, arkeoloji, sanat tarihi, kültür, sanat, eğitim, siyaset, mutfak dahil her alanı kapsayan eserler için farklılık arz etmez.

O denli kapsamlı ki, Her şehre dair yerel gazeteler, dergiler, İstanbul- Ankara gibi merkez şehirlerdeki ulusal süreli yayınlarla bir basın müzesi oluşturulabilecek düzeydedir.

Bir şehri ele alırken şehrin ilçelerini ve hatta köyleriyle ilgili kaynaklar dahi alt başlıkta toplanmıştır.

Bununla Şehir kapsamında ilçe-belde-köy bütünlüğü sağlanmış.

Seksen bir şehrimizi gezi rehberi, seyahat eserleri yönüyle tanıtan yüzlerce eser bir araya getirilmiş, belgesel ve CD- DVD çalışmaları özenle temin edilebildiği şekliyle toplanmıştır.

Salnâme Kitaplığı'nda (bölümünde) Osmanlı ve Cumhuriyet'ten günümüze yayınlanmış oldukça zengin bir kaynak vücuda getirilmiş, sanat yönüyle aynı şekilde anı-hatıra, söyleşi, sempozyum ve sinema konulu dergi ve kitaplardan oluşturulmuştur.

Yüz Dünya Ülkesi& Şehri, aynı alfabetik şekilde o ülkenin diliyle yazılmış, tercüme edilmiş kaynaklarla dergi ve gazete bölümlerinden teşkil edilmiştir.

Dünyanın dört kıtasına dair genel özellikler taşıyan, o kıtadaki ülkeleri ele alan yayınlar, Afrika, Asya, Amerika ve Avrupa kitaplıklarını oluşturmaktadır. Bu kitaplıklarda genel kaynakların yanında ülke ülke ve kimi şehirlere dair kaynaklarla dergiler ve gazeteler o ülkenin, devletin bölümünde yer alıyor.

İnanç Kitaplığı'nda tüm dünya inançlarına dair temin edilen kaynaklar, inançlara göre tasnif edilmiş. Dünya tarihi boyunca tüm İnançlar, ilahî ve beşerî olmak üzere kendi içinde farklı bölümler halinde derlenmiş.

Bazen bir şehre ayrılan kitaplıkta gazete ve dergi hariç, on beş-yirmi ve daha fazla alt başlıkta kitaplıklar oluşturulmuş.

İslâm Coğrafyası'nda olsun Türk Dünyası'nda olsun, kaynaklar o ülke dilinde yazılmış eserlerle, tercüme edilmiş kitaplar, dergilerle gazetelerden oluşmaktadır.

Otuz yıldır yapılan bu çalışmada elde edilenlerle üç-beş müze alt yapısını besleyecek derecede malzeme söz konusu durumda.

Bu Devasa çalışmadan amaç; Kültür Merkezlerinin Şehir ve İnsan eksenli oluşu, medeniyetimizi bugünle birleştirip yarına taşıma, şehirlerden yola çıkarak parçadan bütüne, tabandan tavana millî birliğin ve beraberliğin tesisi amaçlı bir fikir ve sanat hareketini medeniyetimizin yeniden ihyâsını gerçekleştirmektir.

‘’Şehir Araştırmaları Merkezi’’ Kaynakları kısmen kayıtları bilgisayara geçirilmiş, demirbaş kayıt defterlerine işlenmiş olsa da, imkansızlıklardan dolayı şu an, köhne bir depoda istif halde korunmaktadır.

Böyle bir manzara karşısında Kültür ve tarihimiz adına hüzünlenmemek mümkün değil.

On binlerle Hatta Yüz binlerle Mevcut kaynak sayısını kitap türleriyle ansiklopedi, dergi, gazete, bülten, yıllık- salname, sempozyum bildirileri olmak üzere kesin şekilde vemek mümkün değildir.

Diyarbakır gibi tarihi ve kültürel açıdan önemli bir yerde açılması düşünülen merkezin yer temini için ilgili kurumlar nezdinde yapılan tüm girişimlere rağmen maalsef bir sonuç alınamamış.

Bu merkez faaliyete geçince araştırmalar dışında kendi içinde ayrı bölümlerle birer enstitü oluşturulacak kapasitededir.

On yıllardır özenle toplanılmış belge ve verilerle, her bir şehir için ayrı ayrı birer kültür ve tarih hafızası dosyası hazırlanabilecektir.

Sadece bu çalışma bile şehirlerle ilgili yazılı kaynaklarda ve sanal ortamdaki bilgilerde yer alan yanlış bilgileri düzeltecek, ilgili kurumlarla kuruluşlara düzenli bilgi akışı sağlayacaktır.

Şimdi sormak gerekmez mi? İlgili bakanlıklar, daha doğrusu Kültür ve Turizm Bakanlığı bu denli önemli bir çalışmayı kültürel/tarihi kaynağı neden görmezlikten geliyor veya göremiyor…

Geçmişte Vagonu 50 Kuruşa Bulgaristan’a sattığımız arşiv ve eserlerimizi yıllar sonra milyonlarca TL vererek alınmasından hiç mi ders çıkarılmamış?

Dahası, Bir ömür verilerek oluşturulmuş böyle bir çalışmaya neden sahip çıkılmıyor? anlamak güç.

Vesselam.