Kültür iktidarı kimde? 3
Kültür iktidarı meselesini Kültür emperyalizmi ile birlikte okumazsak bir neticeye varamayız.
Kültür Emperyalizmi, ülkeleri işgal etmenin en kolay, etkili ve kalıcı yoludur. Bir ülkenin sosyolojik yapısını, yaşam tarzını, alışkanlıklarını, hayata ve hadiselere bakış açısını değiştirmek öncelikle kültür emperyalizmiyle olur.
Kendi kültüründen kopartılmış, alışkanlıkları değişmiş, “iyi- doğru- güzel anlayışı” tersine dönmüş milletlerin, fiili işgali gereksiz masraftan öte bir şey değildir.
“Bir milleti yok etmek isterseniz, askeri istilâya lüzum yoktur. Ona tarihini unutturmak, dilini bozmak, dininden soğutmak ve dolayısıyla manevi değerlerini, ahlâkını soysuzlaştırmak kâfidir” diyor Peyami Safa. Batı bunu yüz yılın başında, Cihan Harplerinin sonunda keşfetti. Sömürge politikalarını yeniden düzenledi ve ona göre bir sistem ortaya koyarak uygulamaya başladı.
Birkaç gün önce sosyal medyada izlediğim bir video, anlatmak istediğim meselenin müşahhas bir misalini oluşturuyor.
Dışkısını yiyen Prof!
Prof. Celal Şengör diye birisi var malûm herkesin bildiği. Hani kendi dışkısını yediğini söyleyen zat. Azerbaycan’dan gelen talebelerle sohbet ederken “Türkler cahil bırakılmadı, kendi kendilerini cahil ettiler. En cahil Türkler Müslüman Türklerdir. Osmanlı Devleti Türk tarihinin en alt noktasıdır" sözleriyle İslâm’ın geri kalmaya sebep olduğunu, Türklerin de Müslüman oldukları için geri kaldığını falan anlatıyor. Buraya kadar her şey bildiğimiz gibi, adam zaten İslâm karşıtı.
Konumuzla alâkalı kısmı ise sözlerinin devamında. Kendisi gibi büyük (!) bir profesörün yetiştiğini işaret eden talebelere “Ben Amerikan mektebinde okudum, oradan Almanya’ya gittim oradan da Amerika’ya gittim” diyerek yetiştiği kültürün Türk kültürü değil, Batı kültürü olduğunu gururla anlatmaya çalışıyor.
Cehaletinin sebebi!
Oscar Wilde’ın "Profesörler cehaletlerini uzun süren araştırmalarına borçludur" sözüyle izah etmek isterdim durumunu fakat bu cehaletin ötesinde. Teoman Duralı hocanın “Biyolojik emperyalizm kılıç artıkları bırakır. Kültür emperyalizmi siler süpürür” sözünde karşılığını bulan bir hâl…
Emperyalist Batı’nın ülkemizde okul açma sebebi Batıcı zihniyete sahip, İslâm’a ve Müslüman Türk milletine düşman nesiller yetiştirmekti. Başarılı oldular. Osmanlının son dönemlerinde açılan Batı okullarında yetişen, Batıya okumaya giden ve zihnini Batıya satan aydınlar (!) eliyle yeni sistemi oluşturdular.
Kültür iktidarı nedir, kimdedir sorularını bu çerçeveden okumak işte bu yüzden gerekli.
Üstad Necip Fazıl'ın "Nesillere kahraman diye tanıtılanlar İslâm'dan tiksinmenin fikrî ve fiilî icracıları olmuştur" dediği gibi, bir de bunları Prof. Aydın, sanatçı diye pazarladılar bize...
Amerikan mektebinden eğitimini almış, Amerika’da yaşamış tamamen Batı kültürüyle yoğrulmuş bir zihniyete sahip adam geliyor ülkemizde baş köşelere oturtuluyor, milletin inancına, tarihine kültürüne, yaşam tarzına söz söyleme hakkı elde edip bunu da istediği şekilde kullanıyor…
Köşe başlarını tutanlar
Silsile halinde birbirlerine referans olarak ülkenin etkili kurum ve kuruluşlarındaki köşe başını tutan bu zihniyet maalesef kendilerine uygun belirli bir nüfusu da yetiştirdi.
Bu sadece bizim ülkemize mahsus değil. Emperyalistlerin fiili veya zihni işgaline uğramış bütün Müslüman ve mazlum coğrafyada “emperyalizmin çıkarını koruyan, onların yaşam tarzını pazarlayan, onlara kölelik yapmayı normal gören” belirli sayıda insanlar bulunmakta. Bu nüfus ve etki gücünü Batı, ülkelerin politik alanına müdahale edebilme kozu olarak iyi bir şekilde kullanıyor. Meselâ Lâtin Amerika’da yaşanan iktidar değişiklikleri, ülkemizde yaşanan darbeler, milletin sokaklara döküldüğü “kadife devrim” diye adlandırılan sosyal hareketler çoğunlukla emperyalist ülkelerin zihnen veya fiilen devşirdiği bu kişiler eliyle yönlendiriliyor.
Kitleleri bir şekilde etkileyebilecek sanatçıların, toplumda yazar-çizer aydın, akademisyen vs. diye bilinen kişilerin, organize olmuş sivil toplum hareketleriyle yer aldığı bir hareket, Batının da desteğiyle kolayca kitleselleşebiliyor. Sonrasında ise istedikleri politik hamleyi yaptırabiliyorlar.
Kültür iktidarı meselesinin sadece politik karşılığına dair misal vermek için yazdım bu kısmı. Kültürün toplumun derin kodlarında yaptığı tesir ve değişikliğin bir tarafı da kalabalık kitleleri tabir caizse “kontrol etmek ve harekete geçirmek” için iyi bir manivela oluşudur.