Dolar (USD)
34.33
Euro (EUR)
36.41
Gram Altın
2841.65
BIST 100
9420.42
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Kültür dünyamızın mütevazı, direniş yüklü serdengeçtisi:

D. Mehmet Doğan

Öylesine müteessirim ki tekrar yazacak gücüm yok ve bazı yazılar bir defa yazılıyor. Rabbimden D. Mehmet Doğan hocamıza rahmet diliyorum mekânı cennet olsun…

Üstat D. Mehmet Doğan’ı ebediyete uğurlamanın derin hüznünü yaşıyoruz. Zor zamanlarda yazan, yollar açan, yol olan kıymetli, yeri dolmaz bir aydın Mehmet Hocamız. Fahri Tuna’nın İstanbul Yazarlar Birliği’nde düzenlediği programda görüşmek nasip olmuştu. Program boyunca kendisi hakkında konuşma yapan yazarları odalardan birisinden dinlemişti. Doğrusu mütevazılığı ve duruşuyla hepimizi derinden etkileyen bir büyüğümüzdü. Yine Fahri Tuna hocamızın hazırladığı 28 D. Mehmet Doğan Kavgamızın Yorulmayan Savaşçısı 70 Yaş Armağanı kitabına katkı sunmak nasip olmuştu. Benim için büyük anlam taşıyan kitaptaki yazımdan alıntı yapıyorum, öylesine müteessirim ki tekrar yazacak gücüm yok ve bazı yazılar bir defa yazılıyor. Rabbimden hocamıza rahmet diliyorum mekânı cennet olsun… Eserleri artık bize emanet, onlarla yol alacağız inşallah.

MESLEK HANENİZE YAZAR İBARESİNİ YAZMAK ZORDUR

“Yazmak, sancılıdır, zordur, imkânsıza doğru yolculuğa çıkmak ve her anlamda sadrınızdan kâğıtlara dökülen her bir satırın hesabını vermektir. Yazarların hatıratlarını, günlüklerini okuduğumuz da bu her dönemde böyle olmuş yazı yürüyüşü sancılı ve zorlu dönemlerde gerçekleşmiştir. Ve yazarlığa talip olanlar istidatları doğrultusunda emek ve tarifi imkânsız nice çalışmalar sonu eserler vermeye çalışırlar. Kurumsal olma noktasında, örgütlenmeye, haklarının korunmasına ihtiyaç duyulan meslek olarak ne yazık hala algılanmaz. Meslek hanenize yazar ibaresini yazmanız zordur. Çünkü geçimini yazarlıktan sağlayan çok az muharrir vardır. Yazarlığın en zor dönemlerinde Türkiye Yazarlar Birliği’nin kuruluşunda yer alan bir güzel insandır Mehmet Doğan Hocamız. İnanmış Müslüman yazarların kendi kulvarlarında yürümeleri, evrensel seslenişlerle eserlerini inşa etmeleri noktasında onun çabaları muhteşem bir açılım ve ivme kazandırmıştır. Tüm kültürel kodları silinmeye çalışılan bir toplumda, irfanı kuşanan, hikmetli yürüyüşlerle ve mutlak hakikate doğru istikamet üzere olan, bu toprakların bağrından çıkmış inanmış yazarlar Üstad Mehmet Doğan’ın her zaman büyük desteğini görmüşlerdir. Bu her zaman direk dokunuşlarla olmayabilir ama kurumsal anlamda ilk olarak Türkiye Yazarlar Birliği çatısının kurulma aşaması, bu kuruluşa yapılan her anlamlı katkı onun öncülüğü ve yol göstericiliği ve bu alanda kendini adanmışlığı ile kendini göstermiştir.

DARBELERİN YÜKÜNÜ OMUZLAYAN GÜZEL AĞABEYİ

Kurumsal yapılara karşı, siyasaya karşı herkes bir taş atar, herkesin eleştirel anlamda mutlaka bir kelam eder. Ama o denli ağır ve o denli de kirlenmiş taşların altına kimse elini koymaz. Kimse yükü omuzlamaz, sorumluluk almaz. Ülkemizin derin imtihanlardan geçtiği, siyasal ve sosyal anlamda bölünmelerin, travmaların, darbelerin yaşandığı nice çalkantılı dönemlerde elini taşın o ağır ve kirli taşın altına koyan ve yükü omuzlayan bir güzel ağabeydir Üstad Mehmet Doğan. Ankara’da yaşıyor olmak her zaman soğuk ve resmi bir yaşam şeklini öngörür gibidir. Şehrin soğuk, ayazlı, kurak ve yazları kavuran iklimi insanına sirayet eder gibidir. Bu soğuk ve resmi hava sarıp kuşatsa da şehrin insanını, bürokratını, yazarını, memurunu; Üstad Mehmet Doğan pergel ayağı gibi yüreğiyle sabitlenmiş kımıldamaz bu ciddi şehirden bir yere ama diğer ayağıyla yüreğinin tüm sıcaklığını dağıtır tüm Anadolu toprağına.

TYB’NİN KURULMASINA ÖNCÜLÜK ETMİŞTİR

Türkiye Yazarlar Birliği adeta onunla bütünleşti, yıllar geçmiş de olsa emeğini, alın terini, yazmak gibi zorlu bir eylemi gerçekleştirmenin yanında kurumsal bir yapının, bir derneğin yükünü de omuzlamanın semeresini her zaman gördü. Şeref başkanı olarak her yerde kabul gördü, gönüllerde bu şeref başkanlığı bambaşka yer buldu.

Kızlarağası Medresesi’nin küf ve rutubet kokan odalarından şimdi kitap kokusu, hücrelerinden muhabbetin tılsımlı güzelliği yansıyor ve çayın, muhabbetin kokusuna nice genç uğruyorsa şimdi… Yıllar önce nice zorlukları omuzlayarak Yazarlar Birliği olarak kurulmasında görev almış öncülük etmiş, başkanlık yapmış nadide güzel bir insan; Mehmet Doğan’ nın kuşkusuz katkısı büyüktür.

KUTLU DAVANIN YOLDAŞI

Ankara’nın donduran soğuklarından, kurak yazlarından, tenha baharlarından derin ırmaklar gibi İstanbul’un, Erzurum’un, Malatya’nın ve dahi tüm Anadolu’nun üzerine doğru yürüyen bir kutlu soluk olmuştur Mehmet Doğan. Tevazu ile eğilen başı, dik duruşunu zedelemeden, mütevazı duruşuyla öylesine yaşayıp gider. Yaşayıp gider ama derdi olan bir dava adamıdır. Kitaplarıyla, yazdıklarıyla, aktivist kimliğiyle her daim vatansever duruşuyla hizmet ehli olmuş kalemini ve kelamını da kutlu davasına her daim vakfetmiştir.

MİLLİ VE MANEVİ DEĞERLERE YENİDEN MAYA ÇALAN İNSAN

Devrimler sonu milletin bir anda dilsiz kalması. Kelimelerinin, dilinin, dininin, tefekkürünün, irfanının çalınması birçok mütefekkir gibi yüreğini derinden sızlatmıştır. O, her daim, bir kurtuluş sakası gibi kaybolan, yok sayılan kutsal bildiği tüm değerlerine sahip çıkmaya çalışmıştır. Yıkılan bir imparatorluk, kültürü, dili, dini, adeta iğdiş edilmiş bir milletin küllerinden yeniden dirilen anka kuşu gibi, toprağına, insanına yürüyen, kültür damarlarına, milli ve manevi değerlerine yeniden maya çalan bir güzel insandır Üstad Mehmet Doğan.

Çalınan, yok sayılan, dilsizleştirilmeyle milletinden çalınan kelimeleri bize yeniden kavuşturmak için, köklere doğru ulaşan diriliş suyu dokunuşunda, Büyük Türkçe Sözlüğü yazdı. O’nun yaşamı içinde bulunduğu cemiyette her zaman adanmış bir şahsiyet olarak anılırken; sesi gür bir nida olarak yankılandı eserlerinde.

Komplekslerden uzak, her daim Anadolu’nun has evladı olarak, yaklaşık üç asırdır yönünü Batıya dönmüş tüm aydınlara inat yazdığı; Batılılaşma İhaneti kitabı gür bir nida gibi haykırmanın, başkaldırının adıydı adeta çağın insanına seslenen. Mağlubiyet İdeolojisinin Sonu, içinde yaşadığı topluma adeta yol haritası çizerken; tarihi elinden alınmış, aidiyetlik duygusundan uzaklaştırılmış, acılı bir millete adeta iade-i itibar yapar gibi sahip olduğu milli ve manevi değerleri hatırlatan ve derin uykusundan uyandıran şok etkisiyle kelamını dua eyleyen bir kitaptır.

ZAMANIN AKINCISI, SERDENGEÇTİSİDİR

Kitapları bu coğrafyanın kader haritası gibi okuyucu tam yüreğinden yakalar. Nokta atışı yapar gibi toplumun gediklerine, çıkmazlarına, en onulmaz yaralarına merhem olabilecek tarzda eserler kaleme alır. Aydın olmanın sorumluluğunu omuzlamış, yürek yaralarına derdini merhem eylemiş bu zamanın akıncısı, serdengeçtisidir. Heyecanı her daim taze, umutları her daim diridir.

Coğrafyalar içinde, Türk Kimliğinin Coğrafyaları, kitabıyla Asya ve Avrupa’da yaşayan ‘Türk’ olarak adlandırılan kavimleri anlamlı bir şekilde tanımlar ve bu günün insanına adeta kavmiyetçilikten uzak bir yol haritası çizerken onları ırkdaşlarına doğru anlamlı bir yolculuğa çıkardır.

SOYKIRIMA D. MEHMET DOĞAN GÖZÜYLEBAKIŞ

“Yüzyılın Soykırımı”, görünenin de ötesinde görünmeyen manevi kıyımları ironi yüklü bir bakış açısıyla anlatmaya çalışır. Dilin, inancın, kültürün tasfiyesi, dönüşüme uğraması, yok sayılmasıyla, insanın farklı, kişiliğiyle öz kimliğiyle var olma noktasında varoluşsal bir çabayı barındıran insani değerlerinin yok edilmesiyle maddi bedeninin yok edilmesi aynı mıdır? İnsanı derinden sarsan bir soru gibi çıkar kitap karşımıza. Yine çağın insanını can evinden yakalayan Mehmet Doğan Hoca, nice sorgulamalara, hayrete, haşyete taşıyor okuru… Asırlardır nice medeniyetleri bağrında barındırmış köklü bir medeniyetin dilinin son iki yüz yıllık planlı soykırımının hazin akıbetini gözler önüne seriyor eseriyle. “Tükendülüsiye”, üstadın son dönemde yazdığı ibretlik vesikalar gibi, anlamlı bir yol haritası çizerek, 21. Yüzyıl Türkiye’sinin siyasal, sosyal, kültürel portresini çiziyor. Sekiz asır boyunca muhteşem bir medeniyet olarak var olan Endülüs’ün ibret nazarıyla okunmasını okura salık veriyor. Dokuz asırdır var olmaya çalıştığımız ve eşsiz mücadeleler verdiğimiz bu kutlu topraklarda Gırnata gibi son kale konumunda olduğumuzun altını çiziyor.

KÜLTÜR ETKİNLİKLERİNİN 40 YILLIK GÖNÜLLÜ İŞÇİSİ

Yazı yolculuğunu derin tefekkür yüklü ışımalarla, yol haritası gibi adeta yol açan yol olan akademik titizlikteki kitaplık çalışmaları ile sürdürürken, O’nun hizmet yürüyüşü de hiçbir zaman kesintiye uğramaz. Hükümetler kurulur, hükümetler gelip geçer. Ama o dimdik, her daim hazır ve nazır o kurulan her yeni hükümete kültür politikalarında ilham olan yegâne kültür işçisidir. Kitaplarını bunca sosyal çalışma içinde nasıl yazar, bunca çaplı, hacimli eserler nasıl ortaya çıkar, bu durum bizim gibi acizler için her zaman şaşırtıcı olmuştur. Şairler için yapılan Şiir Şölen’leri, nice kültürel programlar, “Kültür Sanat Yıllıkları” gibi tüm çaba gerektiren kültür etkinliklerinde yaklaşık 40 yıldır gönüllü işçilik yaparak her daim katkı sunmuştur.

ÜSTADA MÜTEŞEKKİRİZ

Bereketli, kuşatan kalemi, dost ve ağabey duruşlu muhabbetli hali, her daim tevazu ile eğilen gülen çehresiyle bu toprakların yetiştirdiği ender bir aydındır Üstad Mehmet Doğan. Kelimelerle, satırlarla böyle mümtaz şahsiyetleri anlatmak aslında onları bir nevi sınırlamak oluyor. Bizim naçizane elimizden gelen de ancak budur. Yazarlara, yazarlığa, bu toprakların insanına, göstermiş olduğu duyarlılık, göstermiş olduğu eşsiz gayret için Üstada müteşekkiriz. Rabbim onun gibi değerli büyüklerimize hayırlı uzun ömürler versin. Kalemine, kelamına kuvvet ve bereket derken Üstad Mehmet Doğan Hocama en kalbi dualarımı gönderiyorum”