Dolar (USD)
34.54
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3016.49
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
26 Kasım 2016

Kültür Bakanımıza Mektup

Çarşamba günkü "Marifet Yayınları kapanıyor" başlıklı yazım, kültür sanat çevrelerinde bilhassa yayın dünyasında geniş yankı uyandırdı. Karşılaştığım yayıncı dostlar, meseleyi ele almamdan dolayı teşekkür ettiler. Benim onlara cevabım ise, "Bu benim için bir görevdir. Asıl teşekkür edilmesi gereken, Milat Gazetesi yöneticileridir. Çünkü bu tür konuları geniş şekilde işleyerek kültürel meselelerimize sahip çıkıyorlar." şeklinde oldu. Evet bu çok doğru. Türkiye'de geçmişte siyasetin, sonra basın ve yayın dünyasının kalbi olan Babıali semtinin giderek yozlaşmasına, bozulmasına ve turistik bir muhite dönüşmesi tehlikesine ilk dikkat çeken gazete, Milat olmuştur.

Her mesele muhatabıyla konuşulmalı, tartışılmalıdır. Kültür sanat dünyası şimdi çok şanslı. Zira Nabi Avcı gibi insan olarak sempatik kişiliğiyle sevilen ve sayılan, ayrıca bir kültür adamı ve yazar olarak da beğenilen bir aydın kişi, Kültür ve Turizm Bakanı koltuğunda oturmaktadır. Öyleyse meramımızı çok daha rahat anlatabileceğiz. Bu mesele benim için hicran yarısıdır. Babıali'de Hayat ve İstanbul'un 100 Yayınevi kitaplarını hazırladım. Başkaları eski bir sinema salonu için kıyametleri koparırken tarihu00ee ve güzide bir semtin gözümüzün önünde yok olmasına izin veremeyiz, vermemeliyiz. Tabii beklentimiz, Bakanımızın bir an önce Babıali'de yayıncılarla acilen bu konu hakkında bir toplantı düzenlemesi ve kültür hayatımızı yönlendiren naşirlerimizin dertlerine, problemlerine, meselelerine kulak verip çözüm yolları bulmasıdır. İnşallah bu mektubun karşılığı, dönüşü olur ve yıllardan beri kanayan yaramız kapanıp şifa bulur. Konuya dair mektubumu Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Nabi Avcı Beyefendiye arz ediyorum:

"Sayın Bakanım! Bildiğiniz gibi Babıali ismiyle maruf olan Cağaloğlu semti, Osmanlı Devleti'nin son yıllarında siyasetin, Tanzimat'tan sonraki dönemde de basın aleminin ve yayın dünyasının merkezi olmuştur. Yüzlerce şairin, yazarın, gazetecinin, sanatkarın mekanı olan semt, son yıllarda çok bozulmuş ve tanınmaz hale gelmiştir. Korkunç ve acımasız bir rantçılık anlayışı ile neredeyse semtin bütün binaları turistik otellere, lokantalara ve hediyelik eşya satılan dükkanlara dönüştürülmüştür. Peyami Safa'nın, Necip Fazıl'ın, Tarık Buğra'nın, Sezai Karakoç'un uzun yıllar çalıştığı mekanların artık yerinde yeller esmektedir. Sadece son beş on yılda semtten kopup ayrılan yayınevlerinin listesi bile insanı ürpertmekte, ürkütmektedir. Bazı yayıncılar artık mesleği terk etme noktasına gelmişlerdir. Yirmi otuz yıl önce semtten ayrılıp İstanbul'un farklı ilçelerine yerleşen ve orada mesleği devam ettiren yayınevlerini kastetmiyorum. Sadece son yıllarda Babıali'de gerçekleşen ve bizi de hüzünlere ve acılara sevk eden 'anlamsız göç'e birkaç örnek vermek istiyorum:

Ankara Caddesi üzerinde tarihu00ee dükkanı bulunan Remzi Kitabevi semtten ayrıldı. Büyük Doğu ve Sebil Yayınları artık tarihu00ee mekanlarında değiller. Yine İstanbul Valiliği'nin altındaki Toker Yayınları semte veda etti. Ders Kitapları, artık Gazeteciler Cemiyeti'nin binasında değildir. Tam karşısındaki Nesil Yayınları dükkanı da ne acıdır ki iki yıl önce kapandı. Boğaziçi Yayınları, Kazım İsmail Gürkan Caddesi'ndeki geniş yerinden Çatalçeşme Sokağı'ndaki dar yere yerleşti. Alioğlu Yayınları da geniş dükkanını küçültme ihtiyacı hissetti. Çatalçeşme'nin sembol mekanı İz Yayıncılık, Topkapı'ya taşındı. Dilem Yayınevi'nin ve Anonim Yayıncılık'ın levhalarını artık bu sokak üzerinde görememekteyiz. Büyük ümitlerle başlayan Tarih Düşünce Kitaplığı'nın ömrü çok kısa sürdü. Köklü yayınevlerimizden İrfan Yayınları, Klodfarer'deki geniş yerinden çıkıp daha dar bir alana geçiyor. Cağaloğlu Yokuşu'ndaki Erdem Yayınları da çok uzaklara sefer eyledi. Kıdemli yayınevlerimizden Çelik ve Emre yine çok uzak iklimlere doğru yola çıktı. Otağ, artık bir yayınevi değildir, bir kırtasiye dükkanına dönüşmüştür. Babıali'nin sembol yayınevlerinden Diriliş, ne yazık ki Cağaloğlu'nda değil Fındıkzade'dir. Zafer Yayınları da ıraklardadır artık. Bilge Karınca, Yerebatan civarından koptu. Kahraman Yayınları da, Topkapı'yı mesken tuttu. Cumhuriyet'le yaşıt Varlık da semtte tutunamayanlardandır. Ve çok üzücü iki haber Defne Han'ın bilinen tarihu00ee yayınevlerinden Marifet ile tam karşısındaki Kitabevi de bu yılın sonunda kapanıyor, el değiştiriyor veya küçülme yoluna gidiyor. Eski yayınevlerimizden Çağrı için de benzer sıkıntılar sözkonusudur. Bütün bunlar benim bildiklerim, duyduklarım, işittiklerim. Sıkı araştırma yapılsa daha neler duyacağız, kimbilir!

Efendim, Babıali'nin son fotoğrafı budur. Hali, vaziyeti bu şekildedir. Dolayısıyla zat-ı alinizin meseleye bir an önce el atmanızı ve yayıncılarımızla istişare toplantıları yaparak kanayan bu yarayı sarıp sarmalamanızı istiyor, bekliyoruz. İsterim ki gelecekte, kültür tarihçileri şu notu düşsün: 'Osmanlı'nın ve Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihu00ee semtlerinden birisi olan Babıali, 2016 yılında yok olmak üzere iken Nabi Avcı Bey, semti yok olmaktan kurtardı. Daha önce bölgeyi terk eden yayıncılar da yeniden eski vatanlarına, Babıali'ye döndüler.' İnşallah dikkatinizle, gayretinizle ve sahiplenmenizle yayıncıların biricik mekanı tamamen elden çıkmaz. Gazetelerden sonra dergi ve yayınevlerimizin de semti büsbütün terk etmesi inanın çok acı olacaktır. Gelecekte, çocuklarımıza bunu anlatamayacağız. Konuyu hassasiyetinize arz ediyor, saygılarımı sunuyorum."