Kulluk hassasiyet gerektirir
İnsanoğlunun en güzel hususiyetlerinden biride hassasiyet sahibi olmasıdır…
Güzel özellikler ile insan özeldir… Eşref-i mahlûk olma kıvamı insani hususiyet ve hassasiyetler korunduğu müddetçe mümkündür… Yine insani haysiyet ve meziyetler bu zeminde neşvü nema bulur…
Haysiyet kaybı, meziyet körelmesinin temel nedeni, insani ve İslami hassasiyetlerin yitimi ile başlar…
Peki, hassasiyet nedir?
Hassaslık, duyarlılık, ihtimamlılık, dikkatlilik…
En öncelikli ve önemli hassasiyet ise Rabbin sınırlarını aşmama hassasiyeti… Allah’ın bizler için belirlediği kırmızı çizgileri ihlal etmeme ihtimamı…
Temiz kalmaya çalışmak… Fıtri savunma sistemimizi güçlendirme gayreti…
Bu korunma refleksine Allah Rasulü(sav) şöyle işaret buyuruyor:
‘’Bir kul günaha girerim korkusuyla, yapılması sakıncalı olmayan bazı şeylerden bile uzak durmadıkça, muttakiler derecesine çıkamaz.’’(Tirmizi-İbni Mace)
Kulluk kalitesinin güvencesi işte bu hassasiyettir… Günahlara karşı tetikte olma hali… Kirlenmeme duyarlılığı… Yozlaşmama çabası… Haksızlığa karşı teyakkuz dirayeti…
İnsanın içinde olan ‘’takva ve fücur’’ potansiyelinin doğru kullanım ve kontrolü ince bir hassasiyet işidir...
Hassasiyetlerdeki ifsat ve tahribat insanı tanınmaz hale getiriyor…
Yaşadığımız süreçlerde İslami hassasiyetlerin nasıl hasar gördüğüne tanıklık ediyoruz…
Dünyevileştikçe duyarsızlaşıyoruz… Devran döndükçe duruşlar değişiyor… İktidar günlerinde duyarlılıklar azalıyor… Değişen statüler samimiyetleri sulandırıyor…
Evet, temel hassasiyetler de savrulma başlayınca insan kendisi olamıyor, kendisine yabancılaşıyor ve başkalaşmaya başlıyor… Adeta tanınmaz hale geliyor…
Konfor ve koltukla birlikte kokuşma artıyor…
Kapital arttıkça kirlilik daha çok kanıksanıyor…
Kariyer günlerinin kasveti daha bir büyüyor…
Tek derdi kâr ve kazanç olanlarda ne karakter ne de Allah korkusu kalmıyor…
Terfi ettikçe, statü kazandıkça, başarıdan başarıya koştukça, köşeler dönüldükçe, popüler oldukça, sınıf atladıkça insanlık kalitesi düşüyor, kulluk zemini aşınıyor, kardeşlik iklimi kayboluyor…
Yüreklerdeki duyarsızlık, vicdanlardaki suskunluk, toplumdaki vurdumduymazlık neye işaret ediyor?
Hassasiyetler gidince hürmetler, haysiyetlerde gidiyor… Mahremiyet algısı değişti… Facebook’ta özel hayat hassasiyeti gitti… Gizlilik ayarları bozuldu…
Haram-helal sınırları flulaştı… Helal arayışı yerini hırs ve ihtirasa bıraktı…
İç disiplin korunmayınca, iç dinamikler kuruyunca insanımız kendini koruyamıyor, dağıttıkça dağıtıyor…
Gençliklerinde ‘’dava adamı’’ olanlar, dünyalık muradlarına erdikten sonra nerede durduklarına bir bakmalı?..
Ahlak hassasiyeti!.. Namus duyarlılığı!.. Tesettür ciddiyeti!.. Karşı cinsle sınırları koruma titizliği!.. Faizden korunma gayreti!.. Düğünler!.. Tüketim alışkanlıkları!.. Hangi birine işaret etsem, bilmem ki?
Hassasiyetler gidince hayatın hayrı ve huzuru da gidiyor… Hatalar ve haramlar normalleşiyor…
Unutmayalım ki, kullukta hassas olabilirsek, Allah’ın has kullarından oluruz…
Takva ise hassasiyetin ta kendisidir…