Külliye''de Cumhuriyet Bayramı resepsiyonu
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Muhterem Eşleri Emine Erdoğan Hanımefendi’nin davetlisi olarak, Cumhuriyet’in 96. Yıldönümü vesilesiyle düzenlenen resepsiyona katılmak üzere 29 Ekim günü erkenden Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’ne gitmiştim.
Programa erken gidenlerdendim. Görevlilerin daha en dış kapıda başlayan nezaketi takdire şayandı. Program bitinceye kadar her görevli işini kusursuz yapmaya çalıştı ve konuklara kusursuz bir gece yaşattılar.
Sayın Cumhurbaşkanı içeri girmeden çok önce bakanlar, komutanlar, sanatçılar, siyasetçiler, iş insanları, sporcular, gaziler, basından dostlarla karşılaştık. Bunlardan pek çoğu ile kısa da olsa sohbet imkânımız oldu.
Doğrusu bu tür programlar sohbet için çok da elverişli bir ortamlar değil, çünkü mesela MSB Sayın Hulusi Akar ile fotoğraf çektirmek isteyen o kadar çok davetli vardı ki cümleyi tamamlamak dakikayı buluyordu. Ben de Hulusi Paşa ile göz göze geldim, elini uzattı, kendimi tanıttım. Geldiğim il itibariyle Diyarbakır dediğimde gözlerinin içi güldü, alakası arttı. Doğrusu Diyarbakır’da ikamet ettiğimi bilen herkes beni gördüğünde, ‘Diyarbakır’a olan muhabbetlerinden dolayı’ mutlulukları gözlerine yansıyordu.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak da halimi sorduktan sonra, “Diyarbakır Anneleri nasıl? Diyarbakırlıların huzuru yerinde mi?” soruları ile Diyarbakır ve Diyarbakırlılara verdiği değeri gösteriyordu.
Keza Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler Paşa, MİT Başkanı Hakan Fidan da alakalarını eksik etmeyen değerli şahsiyetlerdi.
Program Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Huşu ile dinlenen Kur’an tilavetinde dikkatimden kaçmayan bir güzelliği sizlerle paylaşmalıyım:
Pek çok hanımefendi Kur’an tilaveti anonsunu duyar duymaz yanlarında bulundurdukları başörtüsü ile başlarını örttüler, tilavet bittikten sonra da başörtüsünü tekrar çantalarına koydular.
İşte bu! diyesim geldi.
Dinine saygılı, değerleri ile barışık, ötekileştirmeyen devletin yöneticileri böyle olmalı. Bölünmüyoruz, birleşiyoruz, güçleniyoruz ve emperyalist güçlerin kirli emellerine karşı yekvücut oluyoruz.
Konuklara bakarken Ak Parti İstanbul Milletvekili Halis Dalkılıç, geçmişte beraber çalışmaktan onur duyduğum Sivil Dayanışma Platformu Başkanlığı yapan Ayhan Ogan, Cumhurbaşkanımızın Başdanışmanı Ahmet Selim Köroğlu ile sohbet etme fırsatımız oldu. Sonradan masayı paylaştığımız Orhan Gencebay’ın hoş sohbetini dinledik.
Gazeteci Ersoy Dede’nin her zamanki içten sevgisi ile Sadık Danışman Ağabeyin yakın alakasından mutluluk duydum. Gazeteci Yakup Köse ile dertleştik. Hukukçular Derneği Genel Başkanı Cavit Tatlı ile verimli bir sohbetimiz oldu. Gazetemiz yazarlarından Sabiha Doğan Hanımefendi ortamı güzel kılan değerli bir sima idi.
Cumhurbaşkanımızın konuşması bittikten sonra program bitti zannettik, oysa program daha yeni başlıyordu. Çünkü Başkan Erdoğan bütün masaları tek tek gezdi. Hiçbir masayı es geçmedi, bütün katılımcılarla el sıkıştı, hâl hatırlarını sordu. Kimilerine alanları ile ilgili sorular sorup onların cevaplarını büyük bir sabırla dinledi.
İnsanlar Sayın Cumhurbaşkanımız ile fotoğraf çektirmek için hem görevlileri hem de birbirlerine zor anlar yaşattılar. Korumalardaki görev bilinci ile birlikte kararlılıkları görülmeye değerdi. Sayın Cumhurbaşkanımız da bu duruma büyük bir sabır gösterdi.
Sayın Cumhurbaşkanımızın Özel kalem Müdürü Hasan Doğan’ı anmadan geçsem hakkına girmiş olurum. Sayın Cumhurbaşkanımızın masaları gezerken ve yaşanan izdihama rağmen Hasan Bey’in büyük bir metanet ve hoşgörü ile hiç kimsenin incinmemesi için gösterdiği çaba takdire şayandı.