Külli İrade'ye teslim olmak
Resul-i Ekrem
Efendimiz (sav) ve güzide sahabeleri külli iradeye teslim olmuşlardı... Kur’an
ve Sünnet aydınlatmasıyla açılan cadde-i kübrada yol alan iman kahramanları da
külli iradeye teslim olmuşlardı... Külli
iradeye teslim olanlar Hasan-ı Basrî, Abdülkâdir Geylânî, İmâm-ı Gazzâlî,
İmâm-ı Rabbânî vs. oldular… Kendisine değil, Allah’a güvenen ve O’nun
rızası dairesinde hareket edenler, gerçek insan oldular, insanlığa kandil olup,
gittiler ve hala bizleri aydınlatmaya devam etmekteler…
Cüzi irade külli
iradeye teslim olmak için verilmiştir. Cüzi irade külli iradeye sığınmak için
açılmış bir yoldur… Cüzi irade; ben zayıfım, fakirim, külli irade olmaz ise
bir hiçim diyip, Allah’ın külli iradesine sığınmakla rahmete kavuşmaktır.
Bediüzzaman’ın reçetelerinden anlıyoruz ki aslında cüzi iradeyle elimizde
bulunan acizlik ve fakirlik bizim zenginliğimizmiş. Biz acizliğimizi ve fakirliğimizi anlayıp, ilan ettikçe; külli iradenin
merhametini celp edip zenginleşiyormuşuz… Sadece açlıkta, yoklukta,
hastalıkta külli iradeye sığınmayacağız. Bu
acizlikler dışında, Kur’an ve İmana hizmet ederken, külli iradenin kapısına
sığınsak ihlâs ve uhuvvetimizde arızalar bulunmaz. Kusurlarımız imtihan
dünyası olduğu için tamamen yok olmasa da çok daha az olur. O ufak tefek
kusurlar ise hak yolundaki hizmetlerimize helal getirmez. Belki de merhamet ve
duaya vesile olur.
Ana rahmindeki bebek aslında tamamen külli iradenin rahmet
kucağındadır. İşte onun için ne büyüme, nede rızık telaşı bulunmamaktadır. Ana
rahmindeki çocuk nasıl göbekten külli irade ile besleniyor, bizde dünyayı
kendimize ana rahmi gibi görerek, Kur’an ve İman hizmetimizde külli İradeden
şuur ile beslenmeye devam ederiz ve hiç kimsenin enesi gevezeliklere ve
gürültülere sebep olmaz. Külli iradeye
teslim olan, cüzi iradesini kendi nefsi için ve makam ve şöhret için
kullanmaktan çekinmiş olmakla; İslam’a Hz. Peygamberimizin beklediği hizmeti
yapmış olur. Bir şoföre, bir pilota vs. teslim olan gideceği menzile çok
daha emin bir şekilde ulaşacaktır. Başta Asr-ı Saadet olmak üzere Müslümanların
yaşadığı parlak dönemler hayata lazım olan şeylerin dışında da külli iradeye
sığındıkları dönemlerdir. Cüzi irade
külli iradeye teslim olmaya kullanıldığı zamanların aydınlığı hala gözlerimizi
kamaştırmaktadır… Sultan Fatih, hem şartları yerine getirdi, hem de külli
iradeye teslim oldu; İstanbul İslam’ın oldu. Zindanlarda, Külli iradeye teslim
olunca; Medrese-i Yusufiye oldu ve sadık talebeler sahibi olundu.
Külli iradeye
sığınmış muhaddisler, sahih hadisler için, adaleti temine çalışanlar, adalet
için ömürlerini feda etmişlerdir... Külli iradeye güvenip sığınan komutanlar
makam ve şöhretten uzak ne zaferler elde etmişlerdir… Sadece ihtiyaçlarımızın giderilmesi için değil, Allah’ın davasında
samimi bir nefer olmak için; külli iradeye sığınmak, daima rehberimiz
olmalıdır. Dünya denen bu rahminde, göbeğimiz külli iradeye bağlı olursa;
bizi ne uhuvvet, nede ihlâs terk edip gitmeyecektir.
Cüzi irade aç bırakıyor… Cüzi irade hata yaptırıyor. Cüzi
irade kendi ilmine, bilgisine güvendiriyor… Cüzi irade, ben oldum dedirterek, külli irade sahibi Allah’ı razı
etmeyecek işler peşinde koşturtuyor… Bebekler gibi külli iradenin rahmet
musluklarına yapışıp, ebedi âlemlere büyümüş olarak gitmek lazım! Ne öğrendik
ve neyi yaşadıksa cüzi iradeyi şımartmamak için külli iradeye teslim olarak,
daha fazlasını öğreneceğiz ve yaşayacağız. Yeter ki talip olmasını becerelim.
Cüzi iradeye güvenmek
anarşi çıkarır ve buz parçası kibirlerin erimesine engel olur. Cüzi irade,
nurlar saçan Kur’an davasının sadık ve ihlâslı bir ferdi olmaya engel olur.
Belki de Üstadımız kendisinden sonra hizmet tarzının ve üslubunun aynen devam
etmesi ve cüzi iradeler engel teşkil etmesin diye varisler bırakmıştır. Zaten ağabeylerimiz cüzi iradelerine göre
değil, aynen Bediüzzaman gibi külli iradeye teslim olarak, iman ve Kur’an’a
hizmet etmişlerdir, Allah
makamlarını cennet etsin. Eğer cüzi iradelerine göre hareket etmiş
olsalardı; cüzi irade sıkıntı çekmeyi asla kabullenmez, rahata koşarlardı… İşte üstadın hayatta kalan son varisi
Hüsnü Bayramoğlu ağabeyimizde küllü iradeye teslim olmuş bir iman kahramanıdır.
Duruşu adeta ben bilmem, tüm hakikatler iman reçetelerinde var okuyarak
Allah’ın külli iradesine teslim olalım “Ve onu vird-i zeban edelim.” Der gibi.
Allah, cümlemize, cüzi iradenin kulağından tutup, külli
iradenin kapısını çalıp: Ya Rab! Benim yüzümden Kur’an ve iman hizmetine zarar
gelmesin ve cüzi iradem gürültü çıkarmasın, tüm Müslümanlarla birlikte
uhuvvetle tek yumruk olalım ve ihlâsla hareket edelim demeyi nasip etsin. Külli iradeye teslim olarak, İslam’a hizmet
eden tüm gönül erlerine selam olsun…