Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.12
Gram Altın
2959.67
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
18 Ağustos 2020

Kuklalar ve Kuklacılar !

Amerika’nın Türkiye’ye yıllardır operasyon çektiğini bilmemek için aptal, görmemek için kör, duymamak için sağır, anlamamak için de hain olması gerek!

Kaldı ki sadece Türkiye’ye değil, “dünyanın patronu benim ve ben istediğim her yerde istediğim operasyonu yapar, istediğim dizaynı çekerim” diye açıkça söylemiyor mu Amerika?

ABD başkan yardımcısı ve halihazırda ABD başkanlık seçimlerindeki aday Jo Biden, Türkiye’de Tayyip Erdoğan’ı devirmek için muhalif politikacılara destek verilmesi gerektiğini ve vereceğini söylediği için ortalık renklendi bu sıralar.

Bu sözü dile getiren kişi, 15 Temmuz işgal girişimi dedahil, ülkemizde yapılan her darbenin arkasında olan ülkenin en tepesindeki isimlerden birisi. Sanki yeni bir şey söylemiş ve yapacakmış gibi konuşulması çok anlamsızdır bana göre.

***

Mesele ABD ve Batı’nın destek verdiği ve iktidar olarak görmek istediği kişi ve zihniyetin kim olduğu ve bu zihniyetten nasıl hesap sorulacağıdır!

Öyle ya, emperyalist ülkeler hep yaptıkları gibi, sadece kendi menfaatlerine uygun, kukla olan kişi ve kurumlara destek verir ve onların önünü açarlar…

Kuklacı konuşuyor, kuklaları tasfiye zamanı…

ABD-CIA destekli düşünce kuruluşlarından finans edilen basın mensupları, Alman vakıflarından

beslenen politikacı ve akademik çevreler veya küresel para baronlarıyla iş yaparak onların

ülkemizdeki maşalığını yapan bezirgan takımının kim olduğunu üç aşağı beş yukarı herkes biliyor.

Biliyor da “meşru” daire içinden çıkmadan mücadele edelim mantığıyla bunlarla doğru düzgün

mücadele edilemiyor maalesef. Geçenlerde, ‘yurt dışından finans edilen basın için vatana ihanet ile yargılama yolu açan yasal düzenleme’ Rusya’da yapılmıştı herhalde değil mi?

“Meşru” dairede mücadele, demokratik düzen hikayesine dayanıyor ve bu “demokrasi hikayesi”

emperyalist AB-D’ye göre, ne hikmetse bizim gibi kontrol altında tutulması ve sömürülmesi gereken ülkelere gerekli bir şey!

***

Batının demokrasiye inandığını mı düşünüyorsunuz?

Batı hiçbir zaman ne demokrasiye inandı, ne insan haklarına. Ne seçimlere ne de millet iradesine. Ülkeleri işgal gerekçesi olarak “demokrasi götürmekten” bahseden AB-D için sadece menfaat ve gücü elinde tutmak vardır. Seçimlerin hiçbir önemi olmaz. Kral olmuş, demokrasiye aykırı hareket edip darbe ile iktidara gelen ve binlerce insanı katletmiş bir diktatör olmuş onlar için önemli değildir. Yüz binlerce insanı katleden ama kendisine bağlı olan bir cani diktatör, onlar için muteber ve iyi, ama kendi ülkesini düşünen düzgün bir lider kötüdür.

Bu söylediklerim bu gün fiilen yaşanmıyor mu? Mısır’daki darbeci diktatör Sisi, Batının en has

adamlarından değil mi? İşgalci İsrail? Veya Suud kralı ile İngiliz uşağı BAE emiri?

İngiliz demişken, Kraliçenin önünde dizlerini kırıp reverans yapan seçilmiş başbakanı hatırlamamak olmaz… Her yerde yaptıkları gibi ülkemizde de emperyalist çıkarlarına uymayan her iktidarı darbe veya algı operasyonlarıyla devirmeye çalıştılar. Onların politikalarına uymayan kim varsa içimizdeki ajanları eliyle katlettiler. Menderes’in şehadeti de öyle idi, Özal’ın gizemli şekilde öldürülmesi de… Cumhurbaşkanımız Tayyip beyi de “kendi ülkesi ve milletinin” çıkarlarını düşünerek politika yaptığı için sevmiyorlar. Devirmek için her yolu denemediler mi?

***

Özetle kartlar açık, saflar belli. Bağımsız ve kendi ülkesinin menfaatini düşünen iktidar istemiyorlar bu topraklarda.

“Dostlarımız” dedikleri kuklaları eliyle de iktidarı ele geçireceklerini açıkça ilan ediyorlar.

Yani mesele ne demokrasidir ne insan hakları ne kadınların özgürlüğü ne şu ne bu…

İnsanlık tarihi, gücü ele geçirmek ve istediği şekilde hükmetmek isteyenlerin verdiği savaşlar tarihidir. Burada hükmetmenin kurallarını belirleyen “inanç ve ahlak ne?” sorusu en önemli sorudur. Ecdadımızın yüz yıllar boyunca imparatorluk olarak hükmettiği topraklara bakın, tarihe bir bakın. Bizim bu vahşi ve ahlaksız emperyalistlerden farkımız onlar girdikleri her yerde insanları, toprakları yağmalayıp imha ettiler, ediyorlar. Biz ise gittiğimiz her yere adalet götürmüş imar ve ihya ile insanlığı korumuş düzen getirmiş bir ecdadın torunları, inancın mensuplarıyız.

Gücü ele geçirme mücadelesi gücü nasıl kullandığıyla alakalıdır.

Batı özellikle son yüzyılda yani son İslam devleti Osmanlı’nın yıkılışından sonra dünyaya kan gözyaşı işgal sömürü soykırım ve vahşetten başka bir şey vermemiştir. Bu yüzden emperyalist AB-D ile her şekilde mücadele etmek ve içimizdeki kuklalarından da bir an önce kurtulma zorunluluğumuz var.

Vatanımız, milletimiz ve insanlık için bu bizim vazifemiz.