Küfür ve cinayet bileşenleri
1997’de terör örgütünün döşediği mayına basarak 14 yaşında şehit olan İsa Gürmen’in Bingöl’deki ağabeyi Tahir’e: “Bacını……”,diyerek küfreden, bacaklarını tepikleyen sözde milletvekiliyle, İstanbul’da samuray kılıcıyla Başak Cengiz’i sokak ortasında katleden cani arasında ne fark var?
Bu caniyle hangi vicdan sahibi kahvaltı edebilir, demokrasi,
adalet, kardeşlik muhabbeti yapabilir?
Eren Bülbülleri, Yasin Börüleri, Aybüke Yalçınları, Cuma Dağları
katledenlerle, 40 yıldır bu ülkenin kanını içenlerle nasıl oluyor da “dost
olup” demokrasi ve kardeşlik nutukları atıyor, şehide küfrü “”Hislerine
yenildi.” ifadesiyle sıradanlaştırmaya cüret edebiliyorlar.
Yani;
“Hislerine yenik
düştü” : taciz, tecavüz
etti…
“Hislerine yenik düştü”: Dağa çıktı, İsaları katletti, çocukları kandırıp terörist yaptı.
“Hislerine yenik
düştü” : özyönetim, öz savunma adı altında şehirleri rehin almaya kalkıştı.
“Hislerine yenik düştü”
: 15 Temmuz’da halkın üzerine tank
sürdü, uçaklardan, helikopterlerden kurşun yağdırdı, Cumhurbaşkanı’nı ve
ailesini yok etmek istedi.
“Hislerine yenik
düştü” : halkın katledilişini kahvesini yudumlayarak
seyretti. Öyle mi?..
Bu ülkenin başbakanına miting otobüsünden “Anaaa!.. Anaaa!..”
diyerek küfredeni ıslıklarla, zılgıtlarla alkışlayan bir güruh var, bu ülkede
Aynı şahıs, hanımefendi bir bakana : “Her gelenin önüne yatıyor.”
dediğinde de aynı arsızlığı gösterdiler.
Anne olabilmek için tedavi olan bir hanımefendinin kendisinden
yardım istemesi üzerine, hanımefendiye sırıtarak: “Sana nasıl yardımcı(!) olabilirim?” diyen, mültecileri ötekileştiren müstebit bir belediye başkanının
beslendiği zihniyetin saldırısı altında bu toplum.
Cinayet ve küfür sosyoloji oluşturdular.
Bu ülkede küfür
ve beddua etme yarışı düzenlediler.
Küfürde de cinayette de birleştiler.
Gezi terörünün
azgınlaştığı günlerde Kabataş
İskelesi’nde başörtülünün ve çocuğunun üzerine işediler.
“Hani, kamera görüntüleri
nerde?” diyerek olayı örtbas etmeye kalkıştılar.
Başörtülülere “fahişe”
dediler.
Şaşırılacak bir durum mu?
Hayır!..
Özür beklenmeli mi?
Özür dilemezler,
buna müsait değiller.
Şehit yakınının boynuna dostmuş gibi sarılması tam bir FETÖ taktiğidir.
Yıllardır topluma ihanetlerini böyle kustular.
Mazlumu suçlu
ilan etme gayretkeşliği meslekleri...
Arsızlıkta sınır tanımazlar.
"Bu işte
ağır bir provokasyon açıkmış. Bu hayatın olağan akışına uyan bir durum
değilmiş.”
Şehit bacısına küfür etmek de “tiyatroymuş”…
İstismar da bunların en belirgin özeliklerinden biri.
Küfür, cinayet ve
istismar…
7 Kasım 2021 Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batman’da gençlerle sohbette: “İstismar siyasetine pirim vermedik.”
diyerek Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve siyasi problemlerinin de kaynağını
açıklıyordu, aslında.
İstismar: “ iyi
niyeti kötüye kullanma, sömürme…”
Dinî, millî, ahlakî ve evrensel değerleri istismar…
Münafıklık da var bunun içinde.
PKK,
ırkçılık uygulamalarıyla, FETÖ de dini
ve manevi değerlerin yasaklanmasından beslendi.
Demokrasi,
adalet, eşitlik, kardeşlik, insan hakları ve barışı istismar ediyorlar.
Başak Cengiz’i katledenle, şehidin
bacısına küfreden, çocukları dağa kaçıran, askere, polise kurşun sıkan aynı…
Küfürbaz “hislerine yenik düşmüş.”
Başak Cengiz
ve İsa Gürmen’in katili de hislerine yenik mi düştü?!..
28 Şubat sürecinde de merhum Başbakan Prof. Dr. Necmettin Erbakan’a küfretmeyi “boşalma hakkı” görmüşlerdi…
Canilerle iş birliği yapmak, şehit bacısına küfretmek alçaklığın
dip noktasıdır.
Ötesi yok; sözün bittiği yer…