'Kudüs Bizim Sevdamız'
Gazze'de ve Filistin topraklarında masumların kanına bulaşmış kirli postallar dolaşıyor şimdi Mescid-i Aksa'da. Müslümanların yüreği kırık, gözleri yaşlı. Başta Türkiye olmak üzere İslam aleminde bu saldırılar lanetlenirken şairlerimiz de şiirleriyle şanlı ve asil bir direniş gösteriyor.
Müslümanlara yaptığı zulümler ile dünyanın nefretini üzerine çeken İsrail Devleti, İslam'ın Mekke ve Medine'deki Harem-i Şerifeyn gibi mukaddes bir mabedi olan Mescid-i Aksa'da Müslüman kanı akıtmaya fütursuzca devam ediyor.
Başta Türkiye olmak üzere İslam aleminde bu saldırılar lanetlenirken şairlerimiz de şiirleriyle şanlı ve asil bir direniş gösteriyor ve "Kudüs bizim sevdamız" diyorlar.
Mescid-i Aksa, Müslümanların ilk kıblesi, ışığı, sevinci, göz nurudur. Kabe gibi mukaddestir müminlerin gözünde ve gönlünde. Oraya ilişmek sadece bütün Müslümanların yüreğini yakmaz, yaralamaz, Gayretullah'a da dokunur. Gazze'de ve Filistin topraklarında masumların kanına bulaşmış kirli postallar dolaşıyor şimdi Mescid-i Aksa'da. Müslümanların yüreği kırık, gözleri yaşlı. Bir hüzün kasırgası sarıyor dört bir yanı. İsrail'in zalim askerleri dolanırken o mübarek mabette Sezai Karakoç'un "Miraç" şiirine sığınıyoruz: "Gür bir demir sesiyle / Mescid-i Aksa'da / Ayak sesi / Eyyub da gelmişti / Kudüs iyileşmişti / Lu00fbt da gelmişti / Tuz diye bağırmıştı / Havada bulut / Salih bir gök gürültüsünü / Muştucu göndermişti / Zülküfüldü salan / Kudüs gecesine / Yer aşkına bir boya gibi / Yeşil kelebekleri / Camiinin önünde arkasında / Melekler vardı gümüş defterli / Gümüş kalemli / Peygamber imamdı / Kıldılar namaz / Melekler ve peygamberlerle / Miraç gecesi / Kudüste / Yarasasız bir geceydi."
Mescid-i Aksa'yı, utanmaz, arlanmaz, sıkılmaz, vahşi bir güruh istila etti. Huzurlu mabetten şimdi eser yok. Dağdan gelen, bağdakini dövmeye, yok etmeye çalışıyor. Çocuklar yaralı, anneler mahzun, babalar acılı. Kudüs yine matemlere büründü bugünlerde. "Anneler ve Kudüsler"de derdini anlatan Nuri Pakdil'in gönül dünyasına uzanma vaktidir: "Güz suları bizim şehrin önünden okur / Kış savunması / Bizim şehir üs öbür şehirlere / Dakka şimdi bir doğu kamerası / Ölümü çeken / Geleceği parmakların bir bir gösterdi / Yeşil bir harmanı dizlerinde / Çek denizi aradan / And anıtları koy / Eski çağ taşlarının üstüne / Yeni çağ silahları üstüne".
"Mescid-İ Aksa'yı gördüm düşümde"
Mübarek mabet Mescid-i Aksa, kızıl maskeliler tarafından kuşatılmış bir yeşil vaha. Ruhları kararmış olanlar sarmış ulu ve kadu00eem mabedi. Gaz bombaları, kaçışan insanlar, çocuklaru2026 Ve yavrularının iyilik haberlerini bekleyen acılı, dertli, mazlum anneleru2026 Mehmet u00c2kif İnan o meşhur "Mescid-i Aksa" şiirine şöyle başlar:
"Mescid-i Aksa'yı gördüm düşümde / Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu / Varıp eşiğine alnını koydum / Sanki bir yer altı nehr çağlıyordu / Gözlerim yollarda bekler dururum / Nerde kardeşlerim diyordu bir ses / İlk Kıblesi benim ulu Nebi'nin / Unuttu mu bunu acaba herkes / Burak dolanırdı yörelerimde / Mi'raca yol veren hız üssü idim / Kutsallığım belli şehir ismimdenu2026 / Her yana nur saçan bir kürsü idim / Hani o günler ki binlerce mü'min / Tek yürek halinde bana koşardı / Hemşehrim nebi'ler hatırı için / Cevaba erişen dualar vardı".
Mescid-i Aksa'm, ümmetin göz bebeği, sen bütün Müslümanların ilk kıblegahısın. Gönül senden vazgeçebilir mi? İşte o mısralar: "Şimdi kimsecikler varmaz yanıma / Mü'minde yoksunum tek ve tenhayım / Rüzgarlar silemez gözyaşlarımı / Çöllerde kayıp bir yetim vahayım". Anadolu'nun vicdanu00ee sesi Mehmet u00c2kif İnan, hislerimize tercüman olur. Herkese düşünü anlatır, bize düşen ise onu hayra yormak. Ve soylu mısraları dalga dalga yayılır yeryüzüne: "Mescid-i Aksa'yı gördüm düşümde / Götür Müslümana selam diyordu / Dayanamıyorum bu ayrılığa / Kucaklasın beni İslam diyordu."
Kudüs Hazret-i Ömer'in emanetidir
İsrail hükümeti başta Gazze olmak üzere Filistin topraklarında döktüğü Müslüman kanını yeterli görmemiş olacak ki şimdi de bütün mukaddes dinlerin kutsal kabul ettiği Kudüs'te, Müslümanların sevgilisi Mescid-i Aksa'ya saldırıyor. Çeşitli bahanelerle müminlerin ibadetine engel oluyor. Bir bakıma hem Müslümanların hem de bütün dünyanın sabrını ölçüyor. Dünya İsrail'e tepkili. Ama en cesur tavır yine Türkiye'den geldi. Yıllar önce benzer bir saldırıdan sonra Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Mescid-i Aksa'ya postalla giren İsrail'in hiçbir zaman affedilmeyeceğini belirterek, "Mescid-i Aksa'ya saldırmak, Kabe-i Muazzama'ya saldırmak kadar canicedir, alçakçadır, bir o kadar da tehlikelidir." demişti. Diğer yetkililerimiz de, Mescid-i Aksa'ya her türlü desteği vereceklerini açıklayarak, "Kudüs bize Hazret-i Ömer'in emanetidir. Kudüs bize son Osmanlı askerinin emanetidir. Kudüs bizim davamızdır." diye konuşmuş ve şunu eklemişlerdi: "İsrail'in bu yaptığı, yapılabilecek en akılsız, en düşüncesiz iş. Herkes bu saldırganlığı, pervasızlığı telin etmeli." İsrail bugünlerde yine aynı tehlikeli sularda oynuyor, dünyanın gözü önünde Müslümanlara zulüm yapmaya devam ediyor.
Türkiye'de ve dünyada yaşayan bütün Müslümanlar bu alçaklığı lanetliyor. Ama bütün dünya da tepki göstermeli. İsrail'in iflah olmaz destekçisi ABD de bu saldırıları kınamalı. İsrail hükümeti inşallah bütün dünyada yalnız kalacak ve hak ettiği cezayı alacaktır. Artık eski zulüm dönemi bitti. Sadece Türkiye'nin mertçe tavrı bile inanıyorum ki, İsrailli saldırganları korkutuyor, ürkütüyor. Eski sinmiş, her şeyi kabullenen bir Türkiye yok artık. İtiraz eden, haksızlığa karşı koyan ve yeryüzündeki bütün mazlumların ümidi olan bir Türkiye var. İsrail bundan böyle Ortadoğu'da isteği gibi at oynatamayacaktır. Yeter ki, diğer İslam ülkeleri de Türkiye gibi sağlam bir duruş sergilesin.
Tarihin bağrına Kudüslü bir çığlık
Ümmet şuuruna sahip olan günümüzün değerli şairlerinden Nurettin Durman da yeni kaleme aldığı "Mescid-i Aksa" şiirinde duygularını şöyle dile getiriyor: "Bu günü de çizgisinden kopardım kopsun diye / Tarihin bağrına Kudüslü bir çığlık dünya yüzüne / Benim varlığım senin varlığındır yüzüme bak / Canım yanıyor kalbim ağrıyor işte ben burada. / Bu güne zehir çaldım yılların içinden gelen / Ayrılık gibi hasret gibi kollarımı dört yana açıp / Kardeşlerim yolumun üzerindeki taşları atıp / Yüzüme bir tebessüm kondurun olmaz mı?"
Yerli ve milli şiir anlayışının günümüzdeki temsilcilerinden Bestami Yazgan "Sevdamızdır Kudüs Bizim" şiirinde Müslümanların ortak kaygılarını, benzer sevdalarını ve Kudüs sevdasını dillendirir: "İlk kıbleye ilkyöneliş / Sevdamızdır Kudüs bizim. / Yedi semaya yükseliş / Sevdamızdır Kudüs bizim. / Miracın kapısı orda, / İmanın yapısı orda, / Osmlanlı tapusu orda, / Sevdamızdır Kudüs bizim / Hazreti Ömer çiçeği, / Müslüman'ın gözbebeği. / Budur ümmetin gerçeği: / Sevdamızdır Kudüs bizim./ Mücahitler pençe vurdu, / Selahattin otağ kurdu. / Hazreti Süleyman yurdu, / Sevdamızdır Kudüs bizim."
Şairlerimiz israil'in barut kokan nefeslerine, mermi sıkan parmaklarına, bomba yağdıran öfkelerine inat barış yüklü mısralarla, yağmur gibi şiirlerle karşılık veriyorlar. Bestami Yazgan, şiirin son kıtalarında Kudüs'ten vazgeçmeyeceğimizi ifade eder ve şöyle seslenir dünyaya:
"Direnç olsun gönüllere, / Işık olsun kandillere, / Nesillerden nesillere / Sevdamızdır Kudüs bizim / Mübarek Mescid-i Aksa / Kardeşidir Bitlis, Bursa. / Oluk oluk kanlar aksa / Sevdamızdır Kudüs bizim. / Düşmanlar olsa da çetin, / u00c2şığıyız hürriyetin. / Şimdi her yürek Filistin, / Sevdamızdır Kudüs bizim. / Gelene dek gül şehadet, / Nöbetteyiz ilelebet. / Bilinsin ki ebed müddet / Davamızdır Kudüs bizim, / Sevdamızdır Kudüs bizim."
Filistinliler, merhum Abdurrahim Karakoç'un şiirinden aldıkları ilham ile şu mısraı dua gibi mırıldanıyorlar: "Kanımız aksa da zafer Aksa'nın" Zalimin zulmü varsa mazlumun da Allah'ı ve ah'ı vardır. Rabbim yar ve yardımcıları olsun.