Küçük Savaş'tan Büyük Savaşa
Karabağ Hanlığı
1805 yılında Rusya ile birleştirilince, Rus General Sisyanov’un Çar’a
gönderdiği raporda: ‘’Dağlık Karabağ,
coğrafi bakımından Anadolu’nun, İran’ın ve Azerbaycan’ın kapısı sayılır’’ diyerek
bölgenin jeopolitik önemini ortaya koymuştur.
Aslında bugün
Karabağ’da yaşanan Ermeni sorunun kökenleri ta o tarihlerdeki Çarlık
Rusya’sının siyasetinde yattığını unutmamak lazımdır. Zira Rusya o dönemde
dengeyi kendi lehine çevirmek için Müslümanların arasına Hristiyanları yerleştirmiştir.
Em. Kur. Alb.
İbrahim Yıldırım ‘’Dağlık Karabağ
Sorunu’’ isimli kitabında şu bilgileri kaydetmiştir: ‘’Rusya ile İran
arasında 1828 yılında imzalanan Türkmençay Antlaşmasından sonra İran’dan 40 000
Ermeni’yi Kafkasya’ya yerleştirmiştir.’’
Osmanlı Devletiyle Rusya arasında imzalanan
Edirne Antlaşmasında ise, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden Baş Piskopos
Bagratunin liderliğinde 90 000 Ermeni Kafkasya’ya göç etmiştir. Ayrıca Rusya’da
yaşayan 1.200.000 Ermeni’nin 985. 500’ı Kafkasya’ya göç ederek bu bölgede iskân
edilmeleri sağlanmıştır.
Yukarıda
belirttiğimiz gibi Rusya tarafından Kafkasya’ya yerleştirilen Ermeniler,
Azerbaycan Türkleriyle Karabağ bölgesinde çatışmalara başlamışlardır. Hatta çatışmaların
şiddeti öyle artmıştır ki, 1905 yılı tarihe ‘’Ermeniler ile Azerbaycan Türkleri
arasında kanlı çatışmalar yılı’’ olarak geçmiştir.
Sovyetler döneminde
Ermeniler zaman zaman Azerbaycan’dan toprak talebinde bulunmuşlardır. Ruslar
çoğu kez bu talepleri kabul etmiştir. 1918-20 yıllarında kurulmuş olan
Azerbaycan Cumhuriyetinin yüzölçümü 114 000 km2 iken, 1990’lara gelindiğinde 86
000 km2’ye inmiştir. Azerbaycan’ın bugün işgalcilerden azat etmeye çalıştığı
Karabağ bölgesi toplam topraklarının %20’sine denk gelmektedir.
Dolaysıyla
Azerbaycan bu savaşta haklıdır. Ancak uluslararası ilişkilerde sadece haklı
olmak yetmiyor aynı zamanda hakkını koruyabilecek, ekonomik refaha, askeri
güce, stratejik akla, diplomatik zekâya, sahip olmak gerekir.
Küçük savaştan büyük savaşa
Azerbaycan’ın işgalcilere
karşı verdiği savaş, sadece bir toprak savaşı değil, aynı zamanda bir onur
savaşıdır. Karabağ’ın geri alınması, Azerbaycan’ın aynı zamanda özgüvenini geri
alması anlamına gelmektedir. Azerbaycan, sahada kazandığı savaşı masada
kaybetmemek için diplomatik ayak oyunlara dikkat etmelidir.
Azerbaycan, zengin
hidrokarbon enerji kaynaklarına sahip, Türkiye’nin hiç zorlanmadan iletişim
kurduğu tek ülkedir. Türkiye’nin jeopolitik derinliği açısında paha biçilmez
bir değerdedir. Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan üçlüsü özel bir platform
kurarak, ekonomik, siyasi ve kültürel ilişkiler geliştirmelidir.
Sonuç
Türkiye ve
Azerbaycan önceliklilerini açık bir şekilde deklere etmelidir. Devletlerarası
ilişkilerdeki rekabet, gerilim ve işbirliği üçgeninde güç dengeleri oldukça önemlidir.
Özellikle İsrail faktörüne dikkat edilmelidir. Zira İsrail medyası, bu savaşta
Türkiye ve Azerbaycan’ın aleyhinde kışkırtıcı propagandalar yaptığı not
edilmelidir.
Azerbaycan’ın elde
ettiği askeri başarı elbette önemlidir ama asıl büyük savaşı bundan sonra, ekonomik alanda, savunma yatırımlarında,
toplumu çürüten yolsuzluğa ve hukuksuzluğa karşı vermelidir.