Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
02 Ekim 2023

Küçük ortak

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yeni dönem açılışını heyecanla beklerken, Ankara’nın göbeğinde İçişleri Bakanlığı’nın girişindeki polis noktasına iki canlı bomba tarafından terör saldırısı girişimi polislerimizin dikkatleri sayesinde engellendi.

Saldırıdan hemen birkaç dakika sonra ABD Büyükelçiliği vatandaşlarına bölgede bulunmayın uyarısında bulundu. Saldırıyı ancak 5 saat sonra kınayabildiler. Tek kutuplu dünya hegemonyasını 52 ülke ile yaptığı karşılıklı savunma anlaşmaları ağı ile sürdüren ABD’nin Türkiye’yi NATO ortaklığımıza rağmen müttefik, ortak, partner, rakip, dost veya düşman olarak mı gördüğü bugüne kadar netleşemedi.

Oluşturduğu yeni güvenlik mimarisi gereği Rusya’yı ötekileştir, Almanya önderliğindeki AB’yi sindir, Çin’i çevrele, Hindistan’ı kullan politikası uygulayan ABD’nin Türkiye’ye bakış açısı ise her zaman diz çöktüreceği küçük ortak mesabesinde olmuştur. Çoğunluk hissesi ile kararları ben alırım sen benim aldığım kararlara kayıtsız şartsız uymalısın mantığındaki ABD’nin kararlarına uyulmadığı zaman ise başımıza ekonomik yaptırımdan, silah ambargosuna, gezi ihanetinden, 15 Temmuz darbe girişimine kadar gelmedik kalmaz. Eski Büyükelçi John Bass’ın ‘Eğer Türkiye’de 9 aydır bombalar patlamıyorsa, bu ABD’nin sayesindedir” sözleri hala kulaklarımızda çınlıyor.

Geçtiğimiz hafta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Yalçınkaya davasında 15 Temmuz kalkışmasında 252’si şehit 300 ölü, 1491 yaralıyı hesap etmeden verdiği ihlal kararı Türkiye’nin ABD menşeli FETÖ terörüne karşı kendini savunma reflekslerini elinden alma girişiminden başka bir anlam taşımıyor. Ha keza 10 kişinin hayatını kaybettiği 9063 kişinin yaralandığı Türkiye’ye 1,4 milyar dolar zarar ettiren gezi ihanetini organize edenler hakkında Yargıtay’ın verdiği kararın AB tarafından topa tutulması yine Türkiye’nin kendini savunma refleksine açık bir saldırı ifade ediyor.

Kendini demokrasi havarisi ilan eden ABD boyunduruğundaki AB’nin hangi kurumundan İsrail’in yaptığı insanlık dışı vahşetlere karşı bir tepki geldi veya ABD Kongre binasına Proud Boys’un (gururlu çocuklar) yaptığı baskın sonrasında liderleri Enrique Torrio’nun 22 yıl hapis cezası almasını eleştirebildiler. ABD FETÖ elebaşısını hala korumakta bir beis görmüyor. Yoksa Kongre Baskını, 15 Temmuz hain darbe girişiminden çok daha ağır bir eylem miydi.

Kendi çıkarlarını ve İsrail’in güvenliğini ABD askerini sahaya sürmeden garanti altına almanın yolunu bölgede istikrarsızlık alanları oluşturup, teröristlerle işbirliği yaparak sağlayacağını düşünen Pentagon, Jinsa’nın önerisini kabul ederek 70 yıl sonra İsrail ile karşılıklı savunma paktı ile sözüm ona büyük çatışma riskini azaltmayı hesaplıyor. Bunu yaparken de Türkiye, Mısır, İran’ı oyun dışında tutarak Irak’ın bölünmesi ve Suriye’de PKK terör devletine alt yapı sağlanmasını sözde çatışmaları önlemenin anahtarı olarak gösteriyor.

Soğuk savaşta Rusya’yı İMF ve Dünya bankası kredileriyle küçük ortak haline getirmek isteyen ABD’ye karşı Putin’in masada eşit ortak olma isteği Rusya’nın G8’den çıkartılmasıyla sonuçlanmıştı. Rusya’nın Batı medeniyetini kutsamasına, NATO gözlemcisi olmak istemesine, işbirliği anlaşmalarına, rağmen NATO genişletilerek Ukrayna’da oluşturulan kaos ortamıyla AB-Rusya arasına karakedi sokulmuştu.

Karabağ’da BM’nin, Minsk grubunun 30 yıldır oyalama taktikleri sonrasında konjonktürü iyi değerlendiren Azerbaycan lideri Aliyev hakkını bileğinin gücüyle alması sonrasında ABD’nin hedef tahtasına yine Türkiye oturtuldu. İsveç’te Başkan Erdoğan’ın posterinin yakılması, Washington’da Türk diplomatik misyonuna saldırının geri planındaki mantık, ‘Bizim izin vermediğimiz hamleleri yaparsanız, başınıza bela oluruz” mantığıdır.

Konuyu özetlersek, oluşturduğu kaos, çatışma, terör ve savaş alanlarıyla Türkiye’yi kendisine ve politikalarına mahkum etmek isteyen ABD’nin istediğini alana kadar (İsveç’in NATO üyeliği, PKK terör devletinin kurulması, Irak’ın bölünmesi, Yunanistan ve Ermenistan’a tavizler) timsah gözyaşlarına rağmen içerdeki fondaş medya, fonladığı STK’lar, esir aldığı siyaset, piyasayı elinde tutan ekonomik aktörler gibi kuklalarının yanı sıra terör kuklasını da kullanmaktan çekinmeyecektir. Türkiye, masada hiçbir söz hakkı olmayan küçük ortak yerine, pazarlık yapabilen, hakkını kora kor mücadele ile söke söke alan bir aktör olduğunu hatırlatmalıdır. İsveç’in NATO üyesi olmasına biz onay versek bile bugüne kadar hiçbir sözünde durmayan AB ve ABD’nin Türkiye’ye vereceği sözlerin hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Tek kutuplu dünya zulmünü bitirecek yegane güç Türk İslam birliğidir. ABD ve AB ile küçük ortak olmaktansa Türk ve İslam dünyası ile büyük ortak olarak yol yürümek geleceğimizi aydınlatacaktır. vesselam…..