Dolar (USD)
35.34
Euro (EUR)
36.46
Gram Altın
3000.05
BIST 100
10075.17
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
02 Ocak 2025

​Kritik Süreç

Genellemelerden daima kaçınmak gerekir. Zira bunu günümüzde daha iyi idrak etmek durumundayız. Neden mi? Şayet doğru ile yanlışı, suçlu ile suçsuzu, çürük ile sağlamı aynı kefede harmanlarsak, içinden çıkılmaz sonuçlarla karşılaşmak işten bile sayılmaz. Gerçi kriminal suçlar işleyen sığınmacılar bahanesiyle, kimlik ayırt etmeksizin EKMEĞİNİ PAYLAŞAN BİR MİLLET olarak, bunun en iyi bizler farkındayız. Yine de KİŞİSEL BAZDA herkes sevmek yahut sevmemekte, kendi hissiyatına göre karar vermekte özgürdür. Tabi belli KANUN ve AHLAKİ KURALLAR çerçevesinde… Lakin mesele DEVLET MEKANİZMASINA gelince; toptancı bir anlayıştan uzaklaşmanın, Devlet menfaatlerine paralel seyredeceği muhakkak. Tıpkı İran Rejimi Suriye’de fitne fücur peşinde koşarken, bir Şİİ LİDERİN geçenlerde çıkıp, “Suriye'de sükûnet çağrısı” yapması gibi… Yani İran Rejiminin azgın idealleri ve mezhep taassubu yüzünden, tüm Şİİ İNSANLARI aynı görmenin HATA OLACAĞINI bu minik misalden kavrayabiliriz. Örnekleri çoğaltmak ise elbette ki mümkün. Mesela terör örgütü PKK/YPG üzerinden, bütün KÜRT KARDEŞLERİMİZİ zan altında bırakmak da bu açıdan değerlendirilebilir.

Hazır konu terör örgütüne gelmişken, güncel olması bakımından iki kelam etmezsek eksik olacağı kanaatindeyim. Malumunuz şu aralar terörist başının yapması muhtemel, “TERÖR ÖRGÜTÜNÜN LAĞIV EDİLME” çağrısı çokça konuşuluyor ülkemizde. Böyle bir çağrıda PKK silah bırakır mı, bırakmaz mı tartışmaları da medyada epey bir yer edinmiş vaziyette. Bizim kanaatimizi sorarsanız, zaten takip edenler bilir… Özetle ABD, İsrail, İran, Rusya ve Avrupa bağlantılarıyla çok eşli bir örgütün, öyle kolayca silahları bırakmayacağını düşünenlerdenim. Ancak olası bu çağrının bir TURNUSOL KÂĞIDI etkisiyle, örgütün kimin ekseninde şekillendiğini ispatlayacağı da aşikâr. Böylelikle örgüt içerisinde bir çatırdama, sorgulama ve bölünmenin tetikleneceğini de yabana atmamak lazım. En nihayetinde silahlarını gömenlerse, ne ala… Kendi adlarına, iyi bir şey yapmış olurlar, Ama tersine tavır takınacakların ise, bunun ACI SONUÇLARINA katlanacaklarını kesinlikle yadsımamak elzem.

Anlayacağınız birilerinin iddia ettiği gibi, bir “al-ver” sürecinden bahsetmiyoruz kati surette. Aksine zamanın şartlarına uygun, bir yaşama hakkı fırsatı sunulduğu çok açık. Belki içimiz biraz sızlıyor. Fakat BAŞARILIRSA, bundan herkes gibi bölgemizin ve Devletimizin KAZANÇLI çıkacağı net. Tabi bunu sağlarken de Türk Milletinin, HASSASİYETLERİNİN HIRPALANMAMASINA dikkat edilmesi çok önemli. Kaldı ki terör örgütünü ülkemizi bölmek için destekleyenlerin, içeride ki ufak bir kırgınlığı aleyhimizde kullanacakları tartışılmaz konuma sahip. Nitekim İranlı bir yazarı İran Devlet Televizyonuna çıkartıp, “İran ve ABD Türkiye’ye karşı Suriye’de YPG’yi destekleyebilir, beraber çalışabilir” suflesini yaptıranların, uygun bir an kolladığı ayan beyan ortada.

O sebeple birilerinin, ülkemizin ve dahi bölgemizin kalkınmaması için, her türlü olumlu şeyi SABOTE etmeye çalışacaklarını buradan anlayabiliriz. Öyle ki normalleşen bir Suriye ile Türkiye arasında, imzalanacağı açıklanan Münhasır Ekonomik Bölge Anlaşmasının uykularını kaçırdığı da sır değil. Keza bu anlaşmanın, Akdeniz'de çevirdikleri birçok oyunu bozulacağı ve adeta “nefessiz kalacaklarını” kendileri belirtiliyorlar. Hatta buna KKTC’nin de dâhil edilmesi durumunda, KKTC’nin “FİİLEN TANINMIŞ” olacağından çıldırmamalarıysa imkânsız. Ne diyelim! Korkunun ecele faydası yok hattı zatında. Çünkü daha 2 ay evvel, bu günlerin geleceğini onlar bile tahmin edemezdi. Ama inanın hayal dahi edemeyeceğimiz, bir iklime doğru seyrettiğimiz çok açık. İnşallah bunun yansımalarını, ileriki zamanda GAZZE’de de görürüz. Dua niyetine geçsin en azından. Sonuçta ALLAH BÜYÜK…

Not 1: Galata Köprüsünde, Gazze hassasiyetiyle buluşan gönüllere SELAM OLSUN…

Not 2: Mübarek ÜÇ AYLARIN hepimize sağlık, huzur ve muvaffakiyetler getirmesini temenni ederim