Dolar (USD)
32.56
Euro (EUR)
34.92
Gram Altın
2426.76
BIST 100
9722.09
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

28 Nisan 2021

Kripto vurgun!

Her ne kadar bazı ekonomistler bu kripto para işine sıcak bakıyor ve bu paranın geleceğin ödeme ya da yatırım aracı olacağını, dolayısıyla bu işin altyapısını oluşturarak geleceğe hazırlanılması gerektiğini savunuyorlarsa da ben bu işe sıcak bakmayan grubun içinde yer alıyorum. Neden mi? İzah edeyim efendim.

Bendeniz meslek itibari ile “ekonomist” sıfatı taşıyan bir yazar değilim. Evet işletme mezunuyum, özel sektörde çalıştım, ekonomiyi bir süre takip ettim, ekonomi bürokrasisinin içinde de bir süre bulundum ama bütün bunlar dört başı mamur bir ekonomist olduğumu ispatlamaz. Ancak ekonomi sahasına ilişkin doğruluğuna inandığım bazı olgular ve ilkesel olarak sıcak bakmadığım bazı meseleler var.

Her şeyden önce bizim inanç ve iktisat kültürümüzde ekonominin temeli “emek ve risktir.” Helal kazanç alanlarında kalmak koşuluyla insanoğlu emek ve risk faktörlerini önüne katarak, yatırım, ticaret ve üretim yapabilir. Ancak, spekülasyon, faiz, rant ve emeksiz kazanç, hem dinen hem de iktisat kültürümüz açısından hoş görülmemiş, hatta yasaklanmıştır. İslami bir anlayışta spekülasyon, karaborsacılık, faiz, sermayenin belli ellerde temerküz etmesi, tabana yayılmaması ya da piyasaya (reel sektöre salınmaması) caiz görülmemiştir.

İslam fıkıh kaynakları ve fıkıh otoriteleri çağın gereksinimleri karşısında dinamik fetvalar da vermekte ve kesin yasak alanları dışında şüpheli görülen bazı konularda da görüş bildirmektedirler. Günümüz fıkıh otoriteleri kripto para konusunda ne düşünüyorlar, nasıl bir fetva veriyorlar bilemiyorum. Ancak bildiğim bir şey varsa o da şudur ki kripto paranın ne olduğu konusunda ekonomistlerimizin bile tam bir bilgisi ya da fikri yok!

Benim kripto para, dijital para gibi soyutlaştırılmış, fiziken dokunulamayan ve belli merkezler tarafından icat edilerek piyasaya sürülen para ve benzeri para türevlerine karşı ciddi bir alerjim var. Sebebi şu: Merkezileştirilen, belli eller tarafından kontrol edilen, reel piyasadan soyutlanmış para ve benzeri iktisadi değerler insanlığın geleceği için bence tehlike oluşturuyor. Daha da açığı, ben bu tip değerlerin insanların köleleştirilmesi için birer araç olarak icat edildiklerini düşünüyorum. Cebinizde 500 TL nakit para olsa bunun varlığından kimsenin haberi olmaz. Bunu dilediğiniz yere dilediğiniz şekilde harcarsınız. Ama para dijitalize olduğunda ne kazandığınız ve nereye ne kadar harcayacağınız belli merkezler tarafından takip edilecek ve kontrol altına alınacak. Mesela 500 dijital paraya sahip olduğunuzu ve bunun 50 lirasını tasadduk etmek istediğinizi düşünelim. Paranızı emanet ettiğiniz ya da size bu parayı tanımlayan hükümet ya da şirket bu 50 lirayı takip edecek, oranın izni olmadan bu parayı tasadduk edemeyeceksiniz. Etseniz bile kime verdiğiniz, niçin verdiğiniz takip altına alınacak. Şimdi soruyorum size, kim böyle bir dünyada yaşamak ister?

Kripto paranın da bir anlamda geleceğin merkezileştirilmiş dijital dünyasına bir nevi hazırlık olduğunu düşünüyor ve bu gibi yatırım araçlarına yönelmenin spekülatif alana hizmet etmekten başka bir işe yaramayacağını düşünüyorum. Paradan para kazanmanın her türlüsünün reel sektöre, üretime, istihdama, vergilendirmeye ve yatırıma bir yararı olmadığını savunuyorum. Faiz de benzeri bir spekülatif araç değil mi? Bugünkü bankacılık sistemi para satarak ve paradan para kazanarak ayakta durmuyor mu? Risk yok, emek yok, üretim yok, istihdam yok.

Reel anlamda üretime, yatırıma, istihdama dönüşmeyen her spekülatif değer bir sömürü aracıdır. Risk ve emek tezgâhından geçmeden servet yığmaya izin veren her iktisadi sistem gayri meşrudur, Kur’an’ın servet temerküzü yasağına muhaliftir, hem insanlık hem de İslam dışıdır. Son günlerde patlak veren kripto para skandalında dikkatimi çeken en kritik nokta şu oldu: Bu şirketlerin mağduru olan insanlara mikrofon uzatıldığında aynen şunu söylediler: “Bizde bu iş öyle bir hırs haline geldi ki, kazandıkça kazanma hırsı bizi bataklığa sürükledi!” Peki bu insanlar ne yaptılar da para kazandılar ya da neticede dolandırılarak battılar? Reel anlamda mal ya da hizmet üreten bir şirkete ortak mı oldular? Ellerindeki sermayeyi hangi reel yatırıma alanına kanalize ettiler? Kamuoyunda dolaşan rakamlara bakılırsa vurgunun boyutları hiç de azımsanmayacak derecede. Bir veriye göre 150 milyon dolar, başka bir rakama göre ise 2 milyar dolar buharlaşıp uçmuş! Hadi biz insaflı olalım asgari rakam olan 150 milyon doları baz alalım. Bu rakam şayet reel sektörde değerlendirilseydi 15 milyon dolarlık 10 küçük fabrika kurulur bu 10 fabrika Anadolu’da küçük bir vilayeti besleyecek ekonomik değer üretirdi. Şunu diyeceğinizi çok iyi biliyorum. Bugünün koşullarında fabrika açmak, üretim yapmak ne kadar fizibil, ne kadar kârlı? Bu da ayrı bir sorun alanı. İşte reel yatırım koşullarının kârlı ya da çekici olmaması yatırımcıyı spekülatif alanlara ya da paradan para kazandıracak faiz gibi alanlara yöneltiyor. O zaman ya zihniyetimizi ya da sistemimizi değiştireceğiz. Bunun başka çaresi yok. Aksi taktirde bunun gibi vurgunların önü alınamaz, “para ve tatlı kazanç tüccarları”, “hırs” pazarlamaya devam edecekler, insanlar orta ve uzun vadede geleceklerini kaybedeceklerdir.