Kripto varlıkları doğru anlayalım
Blokzincir teknolojisi muhtemelen, sanayi devrimi kadar hatta ondan daha etkili değişim ve dönüşümlerin anahtarı olacak. Millet olarak, özellikle de belli bir yaşın üzerinde olup bu meselelere pek de alakası olmayanlarımız blokzinciri tanımadan, anlamadan, merak ve emekle tam manasıyla kavramadan sadece kripto paralar üzerinden yalan yanlış kulaktan dolma bilgiler ve her gün basında çıkan dolandırıcılık, para aklama vs. olaylar üzerinden bu olguyla eksik bir iletişim kurduğumuz için dünyada şu an bu alanda neler olduğunun pek farkında değiliz.
Evet, şu an bu teknolojiyle üretilen varlıklar aracılığı ile borsalar
kurmak suretiyle dolandırıcılıklar, saadet zincirleri, para aklama
faaliyetleri, uyuşturucu, silah vb. ticareti gibi birçok yasa dışı faaliyet
gerçekleşti ve gerçekleşmeye devam ediyor. Dünya ülkeleri bir yandan
gerçekleştirdikleri regülasyonlarla yavaş yavaş bu gayrimeşru faaliyetlerin
alanlarını daraltırken diğer yandan bu teknolojinin yani blokzincirin her geçen
dün adım adım değiştirdiği dünyamız için de hukuki alt yapıları hazırlıyor.
Bundan iki asır önce İngiltere’de güçlenen ve daha sonra ABD’de kendine
ciddi bir yuva bulan “Kağıt Paracılar” hareketi, altın-gümüş arasında
bloklaşmış para sistemini uzun bir denemeler ve dolayısıyla krizler silsilesi
sonucunda kağıt paraya transfer etmeyi başardılar. Uzun yıllar tıpkı bugün
herkesin bir kripto para ürettiği gibi bankalar kendi paralarını bastılar. Öyle
ki ABD’de birbirinden alakasız 1000’e yakın bankanın bastığı taller (dolar)
paraları ortaya çıktı. Tabi ki çoğu banka battı, çoğu para da piyasadan
silindi. 19. Yüzyıl boyunca devam eden bu maceranın sonunda ABD bugünkü altın
karşılığından da koparılmış tamamen itibari bir para olan dolar formuna ulaştı.
Fakat o koskoca asır boyunca neler olduğunu siz düşünün…
Osmanlı’nın da ilk para denemeleri benzer şekilde oldu. Kaimelerin
başına gelenleri, nasıl eriyip gittiklerini tarih kitaplarından okumak lazım.
Dursun Ali Yaz hocamızın “Antik Çağdan Geleceğe Para-Paranın Yazılmamış Tarihi”
isimli eseri sanırım anlattıklarımın ve çok daha fazlasının detayını içeren,
ülkemizde telif edilmiş en güzel çalışma. Bir şeyin para haline gelmesi ve o
özelliğini kaybetmesi için neler yaşanması gerektiğini, bu süreçlerin zorluğunu
anlamak için onu tarihsel serüvenini yakından takip etmek gerekiyor.
Hasılı, kripto paralarda görülen bu sallantılar, istikrarsızlıklar,
batıklar tarih penceresinden bakıldığında son derece normal. Hep böyle oldu hep
böyle olacak. Çünkü altın, gümüş de dahil olmak üzere bir şeyin para olabilmesi
için öncelikle insanların bu hususta ortak bir inanca sahip olması gerekiyor.
Eski asırlarda bu birbiriyle ticaret yapan birkaç kabilenin ikna olmasıyla
mümkündü. Fakat artık global dünyada tam bir konsensüse ihtiyaç var. Bu nedenle
kripto paraların meşruiyet yolculuğu biraz daha sürecek. Ta ki blokzincirin ne
olduğu ve bu alandaki okuryazarlık yeterli seviyeye ulaşana kadar…
Yukarıda ismi geçen kağıt paracıların tam anlamıyla dünya merkez
bankalarının çalıma prensiplerini belirlemeleri ve geleceği para üreterek satın
almaya çalışmaları neticesinde dünyamız parayla doldu. Türevler, opsiyonlar vs.
derken gelecek 40 yıl boyunca insanlık olarak tek bir damla su içmeden çalışsak
borcumuzu ödeyemeyeceğimiz bir duruma geldik. Üstelik öyle bir kurgu tasarlandı
ki borç almadan para üretilemez oldu. Yani büyümek için borç almak ve bu
suretle ürettiğimizden kat kat fazla para oluşturmak ve bunlarla daha fazla
borç yaratmak üzerine kurulu bir gayya kuyusuna düştük. Üstelik tüm bu
borçların alacaklısı da dünya nüfusunun milyonda biri bile olmayan bir azınlık.
Kim olduklarını bilmiyoruz, onlara ne kadar borcumuz var bilmiyoruz, neden
borcumuz var bilmiyoruz. Merkez bankalarının, Finansal kuruluşların,
holdinglerin ve hükümet hazinelerinin kendi defterleri arasında kaydolunan bu
hikâyeden biz insanlığın zerre haberi yok. Haydi borcumuzu ödeyelim dediğimiz
de bile o kadar para olmadığından tekrar onlardan borç almak zorundayız.
İnanılmaz ve akıl almaz bir illüzyon…
İşte bu yazının asıl kahramanı blokzincir teknolojisinin en meşhur ürünü
bitcoini üreten Satoshi Nakamoto kod adlı anonim bir şahıs ya da grup bize şunu
söylüyor: Merkez bankaları ve büyük finansal kuruluşlar sonsuz para arzı ile
trilyonlarca dolarlık türevlerle ve hiç birimizin haberi olmayan işlemlerle
ekonomileri içinden çıkılmaz bir sürece sürüklüyor. Sonsuz para arzı üretilmeye
devam edildikçe bu süreç her geçen gün daha büyük krizlerin alt yapısını
hazırlıyor. Sınırlı bir para arzı için tüm dünyaya varlığı, durumu, hareketleri
açık bir para birimi oluşturulabilir ve sonsuz paranın önüne geçilebilir.
“Şimdi akıllara o zaman parayı altına bağlayalım kardeşim” fikri
gelecektir. Fakat biz bugün dünyada kimin elinde ne kadar altın olduğundan ve
bunların fiziken gerçekten var olup olmadığından emin değiliz. ABD, Bretton
Woods ile kurulan altına endeksli dolar sistemini, Rusya korkusuyla altınlarını
kendisine emanet eden Avrupalı devletlerin, ellerindekinden çok daha fazla para
bastıklarını ve bu sayede kendilerini sömürdüğünü anlamasıyla rezil olmuştu.
1960’tan itibaren özellikle Almanya ve Fransa baskı yaparak altınlarını alınca
şapka düştü, kel gözüktü.
1971’e gelindiğinde de ABD elinde bastığı paranın yarısı kadar bile
altın rezervi olmaması nedeniyle mecburen sistemi bozdu. Bugün halen daha 8 bin
ton altınları olduklarını iddia ediyorlar. Fort Knox olarak anılan Birleşik
Devletler Külçe Altın Deposu’nda bulunduğu iddia edilen bu altınları
1980’lerdeki bir sayımdan beri dünya gözü ile gören yok. Her yıl Temsilciler
Meclisi’nde bunların görülmesi için talepte bulunan vekiller olsa da olumlu
sonuç alan yok.
Hasılı biz kimin kasasında ne var ne yok bilmiyoruz. Rusya’da ne stok
var, Çin de ne stok var, kim bilebilir ki? Böyle bir bilinmezliğin içinde ve
özellikle dünyanın en büyük bankalarının gizli karteller oluşturup opsiyon,
forward, futurelarla bizim hiç göremediğimiz şekilde altın fiyatlarını
baskılayabildiği ya da fırlatabildiği bir sistemde altın rezervleri nasıl
paraya çıpa olabilir ki? (Rusya-Ukrayna Savaşı öncesi 100 milyar dolar olan
altın üzerindeki opsiyonlar savaş başladığında Rusya parasını görece altına
bağlayınca ABD doları zayıflamasın diye baskılama amaçlı olarak 750 milyar
dolara çıkarıldı)
Dahası dünyadaki fiziki altının 100 katından fazla bankalarda dijital altın
hesapları bulunuyor. Yani bu hesabın içinden çıkmak ve altını para çıpasına
dönüştürmek artık mümkün değil.
Fakat bitcoin tam olarak bu görevi ve daha fazlasını sırtlanmaya hazır. Sınırlı
ve şeffaf. Üstelik tüm hareketleri takip edilebilir durumda. 2008 krizine yani
borçla sınırsız para üretme sistemine cevaben doğdu. Vazifesi bu yıkıcı sisteme
alternatif üretmek.
Blokzincir açısından bitcoin sadece bir fakülte. Birde token meselesi
var. İlerleyen dönemlerde hisse senetlerinin, bonoların ve diğer finansal
enstrümanların yerini alacaklar. Borsaya ulaşımdaki tüm engellerin kaldırıldığı
son derece akışkan ve 24 saat çalışan bir pazarlar oluşacak. Örneğin boğaza
yeni yapılacak bir köprü için kitle fonlamaları yapılabilecek. Ya da Mona Lisa
tablosundan bir pay satılabilecek. Üstelik hepsi gerçek varlıklara bağlı
olarak. Türevlerin türevi hayali işler değil…
Yeni hazırlanan taslak kanunda bunların hepsinin kapısı aralanmış
durumda.
Son söz olarak şunları söyleyeyim. Bilmeden, araştırmadan, emek vermeden
kim olursa olsun kestirip atmayın. Düne kadar bu işlerle alakası olmayan körfez
ülkeleri bu işlerin merkezi olmak için can atıyor ve şimdiden ciddi yol
aldılar, ciddi kazançlar sağladılar. Türkiye çok daha iyi bir pozisyon
yakalayabilir. Günümüz dünyasının finans merkezleri belli ve arayı ciddi
şekilde açmış durumdalar. Ama yeni dünya için kartlar dağıtılmaya devam ediyor.
Ön yargıları yıkıp, kanaat oluşturmadan önce üzerinde çalışmak ve varsa bir
fırsat sonuna kadar faydalanmak lazım…