Köye Dönüş Ne Zaman?
Coronavirüs’ün etkisi:
Faizler hiç olmadığı kadar düşünce gayrimenkul fiyatlarında “patlama” yaşandı!..
Şimdilerde borçlanan borçlana.
“Bu fırsat kaçmaz” diyenlerin “muhafaza-kâr” olanları da, “kafasına uyan fetvaya” sarılmak suretiyle hallediyor işini.
Tanıdık bir emlâkçı bir gün içinde 28 adet “konut” sattığını söyledi.
Faiz oranları düşünce böyle olmuş, “Allah bereket versin!” bile dedi!..
Tabii, faizler sıfırın altına inse de “borcun altına giremeyecek” durumda olanlar da çok; işsizlik oranları malûmunuz, iki asgari ücret “boğazı tok tutmaya” ancak yetiyor, “küçük esnaf”, evine “net” bir asgari ücret götürebilirse kendisini “bahtiyar” hissediyor.
Bütün dünyayı kasıp kavuran bir “felâket” bu, “etkilenmemek” diye bir şey yok, “az etkilenmek” dediğinizin “birkaç yıl içinde ” karşımıza çıkacak zararının da en az 500 Milyon Dolar olacağını söyleyenler bile var.
İnce hesaptan anlayan hesaplasın.
Şimdilerde, “büyük balkonlu” ve özellikle de “bahçeli” evlerin değerlerini katladığı söyleniyor… Büyük şehirlerin biraz dışındaki, mesela 30-40 kilometrelik mesafelerdeki evler tercih ediliyormuş…
Zor iş.
Rahmetli Hasan Celal Güzel, “kira vermeyeyim” diye 50 kilometre ötede bir “iş yeri” ayarladıktan altı ay sonra, “Benzin parası canıma yetti!” demişti.
Bir vakitler İstanbul’da böyle bir “moda” vardı, birçok vatandaş “Daha ferah, hem yürüyüş de yapabilirim!” diye taaaBeylikdüzü’ne gitti ama “astarı yüzünden pahalıya gelince” şehir merkezine dönüşler arttı.
Coronavirüsün anaforuna kapılmak mantıklı değil yani, ekonomik durum çok çok iyi değilse, virüsten kaçmak için “sürdürülemez ferahlama” işine girmemek gerek.
“Dünyada artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak”mış!..
Elbette, koronavirüs tezgâhını bunun için kurdular zaten, önümüzdeki süreçte “alt ve alt orta” gruptaki insanlar için “büyük şehirler” de eskisi gibi olmayacak.
Mesela, “işçi emeklisi” maaşıyla geçinebilenleri pek göremeyeceğiz büyük şehirlerde.
Şimdiden “hesap” yapmakta fayda var, bazı “dar gelirli” yaşlı okuyucularımdan gelen telefonlar, “köye dönüş” plânlarının hızlandığına işaret ediyor.
Büyük şehirlerde, çoluğunu çocuğunu evermiş, aslında “oralarda kalma” sebebi “alışkanlık” düzeyine inmiş birçok tanıdığım var.
“Niçin köyünüze gitmiyorsunuz, en azından ilçenize?” diye sorduğumda, genellikle “sağlıkla ilgili sebepler” öne sürülüyor.
Allah eksik etmesin;
Bize Kastamonu’dan yılda üç, dört kez “misafir” gelir “tedavi” için.
Ankara’ya sevk!..
Memleketin böyle bir sıkıntısı var hâlâ, sağlıkta ne kadar iyi durumdaysak da, İstanbul ve Ankara’ya birçok ilden “sevkler” oluyor.
Bir yaşlı çift, memlekete taşınsa ve “orada halledilemeyecek” bir tedaviye ihtiyaç duysa, büyükşehirde kimlerin yanında kalacak?..
Meseleye buradan bakınca, büyükşehirlere de çok iyi gelecek “köye dönüş” akımının görülmesi çok zor.
Bununla birlikte, ufak ufak adımlar da atılabilir.
Mesela…
Benim sık sık gittiğim “20 kadar köy” neredeyse kapanmak üzere, “atadan” kalan evler terk edilmiş, damları akıyor, bu canım evlerimiz “ayaktakalabilmek için” ellerinden geleni yapıyorlar ama insanımızın da biraz olsun destek vermesi lâzım!..
Birçok köyde, “küçük” sayılabilecek “masraflarlakurtarılabilecek” evler görüyorum.
Kardeşlerin anlaşmazlıklarından dolayı terk edilmiş durumdalar.
Atsan atılmaz satsan satılmaz, öyle çürüyorlar!..
Bunlara sahip çıkmaz gerekmez mi, bu kadar mı “ilgisiz” olduk hatıralarımıza!..
Şöyle el birliği ile, -biraz da devletimizin sağlayacağı faizsiz kredilerle- bu evlerin eksiklerini gediklerini gidermek, “ayakta kalmalarına” yardımcı olmak iyi olmaz mı?..
Birçok “köylü”, kalacak yer olmadığı için “köye gidemiyor”, işte size hazır imkân.
Belki, köylere “ufak tefek”, “tabiatın dokusuna” uygun evler de yapılabilir, her ev köye katkı.
Bir şeyler yapmamız gerekiyor, zira yapmazsak “köylerimiz”in büyük bir bölümü “tamamen bitecek.”
Bizim köyde 30-40 yıl önce “yaz kış oturan” sayısı 250’ye yakınmış, şimdi sadece 13 kişi kaldı!..
Bu kardeşlerimizin 10’u çok yaşlı, böyle bir durum işte!..
“Köy”lerimiz bitmesin.
Bir de…
Belli mi olur;
Bugün “terk ettiğimiz” köylerimize “muhtaç” kalırız belki de!..