Kötülük ve medya
Kötülük zarar vermektir. Söz hakkını elinden almak, özgürlüğünü kısıtlamak, hakkını gasp, sınırlarını ihlal etmek, iradesini zayıflatmak, ruhen ve bedenen yaralamak veya öldürmek, büsbütün ortadan kaldırmak gibi eylemler kötülüğün türevlerinden bazılarıdır. Kötülük her durumda soldurmaya veya yok etmeye dairdir. Ya zayıf düşürür veya öldürür ama her durumda bütün enerjisini yok edişten alır. Dünya sadece kötülere kalsa, bir hiçlik alanı olacaktı. Kıyamet, kötülerin ve kötülüğün kesiştiği yer ve toplamı olmalı. Kötünün nihai hedefi yok etmek olduğu için varacağı son durak yokluktur. Bu sebepten bireysel veya kolektif bütün kötülüklerin eninde sonunda varacağı yer kendilerini imhadır. Bununla birlikte kötünün veya kötülüğün kendine özgü bir enerjisi olmalı ki neredeyse bütün çağlarda iyilikten daha hızlı koşuyor, ondan daha kuvvetli görünüyor ve ondan daha fazla yayılma etkisine sahip. Eskiden yasaklanarak engellenmeye çalışılan kötülük şimdi eleştirilen bir üslupla da olsa yaygınlaştırılarak, görünürlüğü artırılarak engellenmeye çalışılıyor.
Meziyetler gibi zafiyetler de kendi araçlarını üretir. Kötülük bir
zafiyet olduğu için varoluş potansiyelinden daha güçlü araçlar üretir. İnsan
ruhundan başlayarak dışarıya ait üretimleri de kapsayan kötülük alanının
içerideki araçları aşırılıktan nemalanan hırs, kıskançlık, kötü niyet, öfke ve
asabiyet iken dışarıdaki araçları da bunların tutamağı olan yalan söyleme,
zorlama, güç kullanma, otorite kurma ve baskı uygulama, başkalarının hakkını
gasp etme, hileyle üstesinden gelmedir. İçeriden başlayıp dışa doğru saçaklanan
bu kötülük yayılma biçimlerinin araçları ise çoğu zaman insan bedeni örnek
alınarak oluşturulmuş üretimlerdir. Takipler, yıldırmalar, gözetlemeler, hapishaneler,
işkence biçimleri öldürmeye dair araçlar üçüncü aşamayı oluşturmaktadır.
Böylece içeride bir duygu olarak başlayan kötülük nüvesi dışarıda eylem
alanları yaratmakta, eyleme geçtiği andan itibaren de kendine dış dünyadan,
doğadan kolaylaştırıcı öğeler temin etmektedir. Kötülüğün hem niceliksel
artışını hem de yoğunluğunu pekiştirmenin, onu kalıcı hale getirip
süreklileştirmenin araçları da tıpkı teknoloji gibi evrimleşmiş, varılan
noktada o da insana fayda sağlayan araçların arasına sızarak kendine bir
etkinlik alanı bulmuştur. Elbette dün olduğu gibi bugün de en büyük zarar verme
biçimi faydalı gibi görünmenin dokusuna sığınarak gerçekleştirilendir. Kötülük
nasıl iyilik zırhıyla etkisini artırıyorsa zarar verme de faydalı oluşun
gölgesine sığınarak bunu gerçekleştiriyor.
İnsan bedeninin ve hatta hayatın somut aynası olan medya faydalı olmak
amacıyla tasarlanmış bir üretimdir. Bilginin mekan ve zaman üzerindeki akışını
kolaylaştırmak, etkisini artırmak, olayların görünürlüğünü pekiştirmek, insanı
insandan haberdar etmek gibi sayısız faydası bulunan medya, geçmişten bugüne
böylesi faydalı icraatlarının yanı sıra bilgiyi speküle etmek, olanı olduğu
gibi değil de olması gerektiği gibi göstermek, hükmetmenin aracı olarak
kullanmak gibi zararlı icraatlarda da bulunmuştur. 20. yüzyılda etkisi o kadar
artmıştır ki siyasal rejimlerin toplumları sevk ve idare edişinin en büyük
destekçisine dönüşmüş, beşinci kuvvet olarak adlandırılmıştır. Bugün aynı
etkiyi, yanına bir sosyal sıfatı ekleyerek devam ettirmekte, sosyal medya
medyanın bıraktığı yerden çok daha güçlü biçimde insanların iç dünyasına girip
onları geçmişte olduğundan çok daha kolay dönüştürebilmektedir. Ve elbette
bütün bunları yanına kötülüğü de alarak yapmaktadır. Günümüz insanı; devletler,
egemen güçler ve siyasal rejimler tarafından etinden, sütünden, derisinden daha
fazla yararlanılmak amacıyla sosyal medya çayırına salınmış sürüden farklı
görünüyor. Çimenlikten daha çok gezenler getirisi daha çok alanlardır çünkü
kötülüğe karşı direnci en çok kırılmış olanlar, kötülük ile sanaliteyi en çok
birleştirenler onlardır.
Televizyon, bilgisayar ve cep telefonları günümüze özgü kötülüğün en
büyük yayılma araçlarıdır. Kötülük artık insanların beden ve ruh
gözeneklerinden içeri bu üç araç üzerinden nüfuz etmekte, varlıklarını bu üç
araç üzerinden pekiştirmektedir. Kötülüğün stratejisi onu karanlık imgelerden,
ağır üretimlerden ve koyu biçimlerden alarak hafif imgelere, şeffaf üretimlere
ve cam teknolojisinin egemen olduğu açık, aydınlık biçimlere evriltmiştir.
Aslında bir yönüyle kötülük söylemi kötülüğü lanetlemenin yoğunluğu ardından
kötülük propagandası yapmaktadır. Kötülüğü sonsuz kere kötülemek iyiliğe hizmet
etmiyor. Bilakis artniyetli bir hipergerçeklik üzerinden kötülüğün
görünürlüğünü artırıyor, gücünü perçinliyor, onu sıradanlaştırarak normal
hayatın bir parçasına dönüştürüyor.
Cinayetin her türlüsü kötüdür. Bir çiçeği koparmak bile canicedir. Hayvanlara
uygulanan şiddet barbarcadır. İnsan öldürmek vahşettir, bir kadını öldürmek ise
çok daha fazlasıdır. Ölen ile öldürülen arasındaki güç dengesi açıldıkça ölümün
şiddeti de şiddetin boyutu da artar. Savunmasız birini, bir çocuğu, bir hastayı
öldürmek savaş alanında kendi ayarındaki birini öldürmek ile aynı değildir.
Öldürmek lanetlenmiş en büyük kötülüktür ama galiba bir kadını öldürmek
lanetlenmenin en çok daha ilerisidir. Bununla birlikte öldürmenin de intiharın
da bağımlılığın da öğrenilen ve özenilen bir şey olduğunu unutarak sosyal medya
her gün başta kadın cinayetleri olmak üzere insana dair olumsuzlukların sayısız
enstantanesini hem de jelatinleyerek veriyor. Cinayet haberleri arttıkça
cinayet sayısında, kadın cinayeti haberleri arttıkça kadın cinayeti sayısında
artış olacağını ve her cinayet haberinin cinayetin bizatihi kendisinin haberi
olacağını bilmiyorlar mı? Öyleyse neden abartarak, soslayarak, incelterek,
estetize ederek kadın cinayetlerin yaygınlaşmasını tetikleyecek programlar
yapıyorlar, haberlerin birinci sayfasına koyuyorlar, hayatın bütününü bu
cinayetlerden ibaret gösteriyorlar? Bunu önlemenin, propagandasını yapmaktan
daha etkili bir yolu olmalı değil mi?