Kötülüğün gücü adına!
Bazı gerçekler bizleri sarssa da yüzleşmek ve kabul etmek en doğrusu. Gerçi kimi zaman hakikatin korkunç ve sevimsiz yüzü yerine gerçek olmayanın mutlu edici ve sarhoşluk verici yanılsamasıyla yaşamayı tercih ediyoruz.
Örnek mi istiyorsunuz? İyilik ve etkisine ilişkin kutsayıp yücelttiğimiz gücüne ilişkin konuşmak ister misiniz? İyilik yapmanın, iyi olmanın zorluğuna karşılık etkisinin ne kadar, nasıl olduğunu düşünmeye var mısınız?
İyilikle var olan, iyi olmakla nam salan kaç kişi tanıdınız? Ya da iyiliğin gücüyle mutlu olan, iyiliğin silsilesiyle zincirleme mutluluğa gark olan, bunu uzun zaman sürdüren kaç kişi biliyorsunuz?
Peki, iyiliğe karşılık kötülüğü konuşsak? Kötü olan, kötülüğüyle nam salan, tanınan insanlar tanıdınız mı? Ya da yapılan kötülüğün, zincirleme etkiyle ne kadar çok insanı tükettiğini, mutsuz ettiği üzerine kafa yordunuz mu?
Öyle çok büyük kötülükler ya da ülkeler yıkmış, savaşlar çıkarmış insanlara gitmeye gerek yok! Şöyle başınızı etrafınıza dönderip bir şekilde yolunuzun kesiştiği, kesişmese de uzaktan bildiğiniz kötü insanları düşünün! Tabi aklınıza iyiliğiyle gelenler olduysa onları da ekleyin! Hangisi daha fazla, hangisinin etki alanı daha büyük?
Sade, kendi halinde yaşayıp giden iki insan tasavvur edin. İkisi de ilkokul mezunu serbest çalışan adam ya da yüksek lisans mezunu yönetici olsun. Evlerine, işlerine, çevrelerine verdikleri iyilik veya kötülük kaç kişiyi, ne derece etkileyebilir?
İyi bir evlat, iyi bir baba, iyi bir eş, iyi bir eleman ile kötü bir evlat, kötü bir baba, kötü bir eş, kötü bir eleman olarak kaç kişiyi mutlu veya mutsuz ettiğini tahmin etmeye çalışın.
İyilik daha mütevazı, kendi halinde, ulaştığı çevreyle sınırlı kalır çoğu kez. Oysa kötülük öyle midir? Kötü bir evladın ebeveynine yaptığı kötülük en az iyimser tahminle ailesini, akrabalarını, çevresini de mutsuz edecektir. Ya da kötü bir kocanın eşine uyguladığı şiddet, evde çıkardığı kaosun sadece eşi ile sınırlı bir mutsuzluk oluşturduğunu iddia edebilir miyiz?
Kendi halinde, iyi, fedakâr, sevgi dolu bir eşin iyiliği en fazla eşi, çocukları yakın akrabası ile sınırlı kalırken bu iyilik çoğu kez başkaları tarafından fark edilmez bile! Oysa her kavga her şiddet her öfke nefret ve mutsuzluk oklarını önce en yakınlarından başlayarak ailesine, komşusuna, yakınlarına, topluma yaymaya devam eder.
Mutsuz bireylerin mahvolan hayatları, travmaları çoğu kez bu insanların sağlıklı ve mutlu bir gelecek inşa etme haklarını, hayallerini de ellerinden alır! Her travmatik bireyin bu etkiyi yaydığı çevresi, ailesi, yakınlarını da düşündüğümüz zaman en basit gözüken kötülüğün gücü hakkında bir fikrimiz olacaktır!
Tüm bu iç sözler bizlerin dünyasına karanlık tohumlar saçsın diye dillendirilmiyor! Ya da iyilikten ve iyi olmaktan vazgeçmenin en kolay yol olduğunu söylüyor da değiliz! Bilakis bu denli zor bu kadar uğraştırıcı bu kadar hafif görünse de iyilik ve iyi olmanın bizler için bir zaruret olduğunu hatırlatmak istiyoruz.
İnsanın yolculuğunun dünya ile sınırlı olmadığı, bu hayatın gerçekte bir düş, bir masal, hakiki olana açılan bir rüya mekânı olduğunu düşününce iyilik ve iyi olmak için ne kadar az vaktimiz olduğunu hatırlıyoruz. Vakit az, iyilik zor, güç sınırlı. Haydi, sen de bir iyilik yaparak, iyi olarak iyiliğin sesinin çoğalmasına yardımcı ol. Hikâye devam ediyor, sonunu yazmak senin elinde…
*Twitter.com/sabihadogann