Kötülüğü yok etmek…
Bir toplumda
ahlaksızlığın varlığı, ahlaksızlık uygulanma sıklığı ve bütün kötülükler;
bireysel ve toplumsal ahlakın kalitesi ile bireysel ve toplumsal terbiyenin
insan ve toplumun gönüllerine yerleşmesi ile alakalıdır. Akla gelebilecek aile
içinde, sokakta, trafikte, pazarda, vesaire gelebilecek ne kadar ahlaksızlık
türü, kötülük türü varsa ahlakı, bireysel ve toplumsal terbiyesi yüksek
toplumlarda sayısal ve verdiği zarar oranı olarak azdır.
Bazı ülkelerin, o
ülkelerdeki bazı grupların gerek barış dönemi gerekse savaş dönemi yaptıkları
edepsizlik, taciz, çocuk kadın cinayetleri, kandırma gibi şiddet ve kötülük
vakaları meşhurdur. Edep ve vicdan terazisinde kıymeti olmayan bu acı olayların
yegâne oluş sebebi, bireysel ve toplumsal ahlaksızlıktır. Bu tespit, her birey
ve her toplum için aynı şekilde cereyan eder.
İnsanların hangi
türden olursa olsun gerek bireysel gerekse toplumsal şiddet ve kötülüklerini
engellemek için yasa gereklidir. Yasalar da yaratılışa uygun olmadığı sürece
insanlık için felaketten başka bir şey getiremez. Yasalar, her daim insanı ve
toplumu dengeli bir hayatın içine çeker. Ama tek başına yasalar asla yeterli
değildir.
Yıllar evvel birçok
ülkede idam cezası olmasına rağmen insanlar birbirlerine karşı şiddet
uygulamaktan, cani olmaktan vazgeçmediler. Örneğin bu ülkede toplum, sağ sol
diye bölünmüş ve birbirine karşı silah kullanmaktan geri durmayı ar bile
etmemişlerdir. Suçu sabit olanların idam edilip canlarından olma ihtimalleri ve
gerçekleşen idam cezaları bile çocuk ve kadına şiddet, ideolojik şiddet ve
cinayetleri engelleyememiştir.
Bu tür şiddet,
cinayet ve kötülüklerin ahlaksızlıktan olduğunu bilen iyilik gayretkeşleri her
zaman var olmuşlardır. Bir kötülük gördüklerinde asla geri durmaz, ona mani olmak
için öleceğini dahi bilse her daim üzerine üzerine gitmişlerdir. Böyle
insanların varlığı, zaten insanoğlunun dünyadaki sosyal kıyametinin kopmasına
mani olan en iyi davranıştır. Zaten bir ülke, bir toplum; ahlak ve huzur memleketi,
kardeş ve sahabe toplumu olacaksa ancak böyle iyi insanlar eliyle
olabilecektir.
İyilerin var olması
gayet güzel bir iş olmakla beraber gördüğü kötülüğe dur demeyen bedbahtlar ve
hiç istifini bozmadan duran sessiz çoğunlukların varlığı daha acıdır. İyilerin
yanında tüm bu kötülüklere dur demeyen, ahlakı ve terbiyeyi öncelemeyen büyük
sessiz çoğunluklar bırakın kötülüğü azaltmayı daha da artmasına sebep olur.
Kendi memleketinde aile içinde, sokakta, trafikte, pazarda, vesaire her tür
şiddeti ve kötülüğü önleyemediği gibi güzel ahlaklı ve huzurlu yeni bir dünya
da kuramazlar. Böylece ahlaksızlık ve kötülük o beldelerde uzun yıllara varan
bir hâkimiyet kurar.
Hâlbuki ahlaksızlık
ve kötülük, ilelebet yaşayamaz. Ne insanları mutlu ve huzurlu ne de tüm
insanlığı bir adım ileri götürebilir. Hayatın her alanında her tür şiddete ve
kötülüğe sessiz kalanlar kendilerini değiştirmedikçe ne toplumları değişebilir
ne de yüce bir ahlak devleti kurabilirler. Bir toplumun terbiyesi, bir toplumun
ahlakı o beldeye mutluluk ve huzur getirmiyorsa yaşanan o terbiye ve ahlak,
kendilerini kandırmaktan, oyalanmaktan ve kurtulmayı bekleyen insanlara fitne
ve fesat yaymaktan başka bir şey değildir.
Bir ülkede yasalar
konulsa ve yasalar, yaratılışa uygun yapılsa dahi tüm şiddet uygulamalarını,
kötülüğü yok edebilecek güç, en başta sadece güzel ahlakı yaşamak ve yaşatmaktır.
İnsan ve toplumun ahlakı güzel olmadıkça yasalarınız, ahlaksızlığı ve kötülüğü
önlemede tam başarılı olamayacaktır. Özellikle ülkece çalışılması gereken konu
şiddet ve kötülüklerin nasıl yok edileceği meselesidir. “Ya Güzel Ahlak Ya
Cehennem” dosyamızın bu bölümünde şiddet ve kötülüklerin nasıl yok
edilebileceğini izah etmeye çalışacağız.