Kötülüğe iyilik…
Günümüz dünyasında iyilik ve kötülük arasındaki mücadele, insanlık tarihi boyunca süregelmiş olan temel bir çatışmadır. Ancak, bu mücadelede iyiliğin gücü her zaman kötülüğü yenmiştir. İyilik, insana ve topluma olan olumlu etkileriyle karşımıza çıkar ve yüreklerde umut dolu izler bırakır.
İyilik, aslında her bireyin
içinde var olan bir potansiyeldir. Sevgi, şefkat, adalet, hoşgörü gibi
değerlerle beslenir ve bu değerlerin özünde insanlığın gücü yatar. Kötülük ise
insan doğasında da mevcut olabilir, ancak bunun üstesinden gelmek, nefsani
duyguları yenmekle mümkün olur.
Toplumumuzda, birbirimizle
paylaşılan iyilik dolu anlar, dünyaya yayılan olumlu bir enerji oluşturur.
Yardımlaşma, dayanışma ve diğerkâmlık, iyilik duygusunun güçlenmesine katkı
sağlar. Böylece, toplumda kötülüğün etkileri azalır ve insanların daha mutlu
bir yaşam sürmeleri sağlanır.
Kötülük, çeşitli sebeplerle
ortaya çıkabilir ve bununla mücadele etmek, çaba gerektirir. Toplumda adaletin
tesis edilmesi, eğitimin öneminin vurgulanması, farkındalık ve bilinçlendirme
çalışmalarıyla kötülüğe karşı durmak, iyilik için verilen bir mücadeledir.
Özellikle gençlerin, iyilik ve
kötülük arasındaki farkı kavrayacakları eğitimlere ve rehberliğe ihtiyaçları
vardır. Onlara iyi birer örnek olmak, toplumun geleceği için önemli bir rol
oynar. Bu sayede, kötülük yerine iyilik üzerine odaklanan bir nesil
yetiştirilebilir ve gelecekteki dünyamızı daha güzel bir yer haline getirebiliriz.
İyilik, insanın doğasında var olan ve toplumda yayıldıkça güçlenen bir
kuvvettir. Kötülüğe karşı durmak içinse her birimizin elinden geleni yapması ve
birbirimize destek olmamız gereklidir.
Müslüman asla kaba biri değildir.
Her yerde ve her zaman kötülüğe karşı iyilikle mücadele eder. Güzel ahlâk
sahibi olur. Kötülüklere karşı sabırlı davranır ve iyilikle mukabelede bulunur.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Akrabasının yaptığı iyiliğe aynıyla karşılık
veren, onları koruyup gözetmiş sayılmaz. Akrabayı koruyup gözeten kişi,
kendiyle ilgili kestikleri zaman bile, onlara iyilik etmeye devam edendir.”
(Buhari, Edeb, 15; Tirmizi, Birr, 10) buyurmaktadır.
Müslüman karşılık beklemeden
iyilik yapan kimsedir. Yapılan bir iyiliğe misliyle karşılık verir. İyilik
yapana teşekkür eder. İyiliklerin en güzeli ve kıymetlisi kötülük edene iyilik
edebilmektir. Kur’an-ı Kerim’de övülen hareket budur. “Ama kim sabreder ve
bağışlarsa, işte bu güçlü irade gerektiren işlerdendir.” (Şûrâ; 43) Çünkü Müslüman ahlakı gereği kaba
davranışa kaba davranışla değil iyilikle karşılık verir. Allah Teâlâ bunu “İyilikle
kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel olan davranışla sav; o zaman bir de
göreceksin ki seninle aranızda düşmanlık bulunan kimse kesinlikle sıcak bir
dost oluvermiş!” (Fussilet; 34)
buyurarak övmektedir.
Atalarımız “İyiliğe iyilik her
kişinin kârı, kötülüğe iyilik er kişinin kârı” demişlerdir. Bunu başarmak
kolay değildir. Kötülerin rahatsızlık veren söz ve davranışları bizi
öfkelendirebilir. Onun için kötülük yapana iyilik yapamazsak bile böyle
durumlardaki tavrımızı Allah Teâlâ “Rahmanın has kulları yeryüzünde vakarla
yürüyen, cahiller onlara laf attığı zaman, “selâm” deyip geçen kullardır.”
(Furkân; 63) şeklinde belirlemiştir.
Bu konularda en güzel örnek Peygamber
Efendimizdir. Mekke’de bunaldığı bir dönemde Taif’e gittiğinde Taif halkının
Peygamberimize karşı kötü tutumlarına ve taşlamalarına karşılık “Onların yok
olmalarını değil, Rabbimin bu müşriklerin zürriyetinden Allah’a ortak koşmayan,
ona ibadet eden bir nesil meydana getirmesini diliyorum.” ( Buhari )
Diyerek dua etmesidir. Sevgili Peygamberimiz verdiği ahlaki öğütlerle bunu
tavsiye etmektedir. “Seninle ilgisini kesenden sen ilgini kesme, sana vermeyene
sen ver ve sana kötülük edeni ise bağışla.” (Ahmet bin Hanbel. Müsned,
C4,s.148, 158)
Allah’ım. Bizi kötülükler
karşısında sabırlı eyle. Bizi kötülerin şerrinden muhafaza eyle. Bizleri iyilik
eden ve iyiliklerin karşısında iyilik bulan kullarından eyle.