'Kötü Öğretmenin El Kitabı'
Hayat iyiyi,
doğruyu, hakikati bulma ve bu buluşla mutluluğu ve huzuru yakalama
yolculuğudur. Beşikten mezara kadar devam eden bu süreçte okullarda eğitim ile
istendik yönde davranış geliştirmeye çalışılır. Eğitim ise genellikle iyi ve
doğru örneklerin temelinde yükselir. “Şunu, şöyle yaparsan iyi olur. Doğruyu
bulmak için izlenecek yol budur. Hakikat, doğruyu bulma erdemidir. Sizden öncekiler
böyle yaparak başardı.” türünden olumlu ve iyi örneklerle yaşamı kuşatarak hayatın
gül bahçesine çevrilmesi umulur. Her şeyin mükemmel olması için her zaman
mükemmel olanı görmek ve göstermek gerektiğini düşünürüz. Genellikle kötüyü
görmek ve göstermek gerektiğini göz ardı ederiz. Kötüyü gösterince büyü
bozulacak ve tozpembe hayallerin pembesi solacak ve elimizde sadece tozu
kalacak gibi hissederiz. İşin hakikatinde kötü örneği verebilmek cesaret
işidir. Arı deliğine çomak sokmaya benzer. Adeta arı deliğine çomak sokan
Kıymetli Hocam Hüseyin Akın'ı “Kötü Öğretmenin El Kitabı” isimli son
kitabından dolayı tebrik ve takdir ediyorum.
Kendisi de
öğretmen olan Hüseyin Akın hocamızın bu kitabından önce eğitimle ve
öğretmenlikle alakalı Kırk Dakika Koridoru, Bana Öğretmenini Söyle
ve Bunu Bana Öğretmediniz isimli kitapları yayımlanmıştı. Eğitimle
ilgili kayda değer çalışmaları bulunan Kıymetli Hocamızın kendi tabiriyle bir
eleştirel pedagojik tersten okuma denemesi olan son kitabı Kötü Öğretmenin
El Kitabı bütün öğretmenlerimizin başucunda olması gereken bir kitap
niteliğinde olmuş.
İlk emri “Oku!”
olan bir dinin mensubu ve Sevgili Peygamberimizin (SAV) “Beşikten mezara
kadar ilim talep ediniz.” emrine icabet etmek düsturuyla hareket eden
bizler için maarifin dikkate şayan bir eylem olması gerekir. Hüseyin Akın’ın da
bu düsturla kaleme aldığı kitabı cesur bir çalışma olmuş. Bir bakıma çuvaldızı
başkasına batırmadan evvel iğneyi kendimize batırmamız gerektiğini bize
göstermektedir. Biraz özeleştiri kimseyi incitmez. Bir şeyin doğrusunu
görebilmek için o işin eğrisini de bilmek gerekir. Hüseyin Hocam da bu
kitabında tam olarak bunu yapmaya çalışmış. Bir eğitimci olarak kendi adıma
gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki gayet de başarılı olmuş.
Şayet kötü
öğretmen değil de iyi öğretmen olmak istiyorsanız kitabın “İçindekiler”
bölümündeki konu başlıklarını bir bakıma tersten okuma yapmanız yetecektir. Hikâyeniz
olmasın, sevmeyin, sevilmeyin, dikkate almayın, kötünün iyisi olun, yaş ağacı
eğin, vb. başlıklara bakınca dahi iyi öğretmen olmak için neler yapmanız
bir bakıma yapmamanız gerektiğini anlıyorsunuz.
Bir bahçıvan
düşünün ki çiçekleri sulamıyor, budamasını yapmıyor, toprağını değiştirip
onları havalandırmıyor, hülasa onlarla ilgilenmiyor. Ama sorduğunuz zaman da
ben bahçıvanım deyip bahçede dolanıyor. O kişinin bahçıvan olduğuna kim inanır ki?
İşte bu kitap her ne kadar Kötü Öğretmenin El Kitabı diye
isimlendirilmiş olsa da aslında nasıl iyi öğretmen olunurun şifrelerini size
veriyor.
Kitapta verilen
örnekler eğitim camiasında olan biriyseniz size hiç de yabancı gelmeyecektir.
Her meslek grubunun iyisi olduğu gibi maalesef ki kötüsü de vardır. Ancak
Hüseyin Hocamın bu kitapta anlatmak istediği kötü örnekleri göstererek onları
linç ettirmek değil bilakis kötünün tanım ve tasvirini yaparak iyinin ne ve
nasıl olduğunu, iyi olmanın derdinde olmamız gerektiğini ve bunun için de nasıl
davranmamız gerektiğini ortaya koymaktadır.
Bireysel
sorunların yanında sistemsel sorunlara da kısmen değinilen kitapta sistemin
öğrenmeyi öğretmek yerine sınava kadar öğrenip bilginin son kullanma tarihi
dolduğunda ise unutulması gerektiği tezinin yanlışlığına da vurgu yapılıyor. Bu
yanılsama doğrultusunda öğretmenin yıllık plan dâhilinde hareket ederek kendine
oluşturduğu konfor alanının dışına çıkamayışına da gönderme yapılmaktadır.
Böyle davranan öğretmenin ise hikâyesi olması bir yana kendisi tarih olur.
Kitapta ayrıca
kötü öğretmenin özellikleri anlatırken iyi öğretmenin de nasıl olması
gerektiğine dair konuyla alakalı dipnot tadında ipuçları ise kitabı sürükleyici
kılıyor. Herkesin okumasını tavsiye etmekle beraber öğretmen ve öğrencilerin
kesinlikle okumasını öneriyorum. Öğretmen olarak bu kitabı okuyunca kendinize
çekidüzen vereceğinizi düşünüyorum. Her ne kadar kendinizi iyi öğretmen olarak
nitelendiriyor olsanız da insan hataya meyilli bir varlıktır ve bir uyarıcıya her
zaman ihtiyaç duyar. Öğrencilerin ise hayatlarına dokunan kişilerin nasıl
birileri olduğunu anlaması için bu kitabı kesinlikle okumaları gerekir. Kitap
ile ilgili fazla detay vermek yerine kitabı kesinlikle okumanızı tavsiye
ederim.
Hüseyin Hocamın
kitabında da yer verdiği Fransız Şair Charles Baudelaire ait “Hiçbir şey
bilmemek, hiçbir şey öğrenmemek, hiçbir şey istememek, hiçbir şey duymamak,
yalnız uyumak, uyumak hep, bugün tek dileğim bu. Utanılacak, rezil bir dilek,
ama yürekten.” dizeleriyle yazımı noktalamak istiyorum.
Hüseyin Hocama
böyle kıymetli bir eseri bizimle buluşturduğu için teşekkür ediyor, kaleminin
daim ve tesirli olmasını diliyorum. Sizlere de en kısa zamanda kitabı temin
edip okumanızı tavsiye ediyorum.
Kitapla ve
sağlıkla kalın.