Dolar (USD)
35.15
Euro (EUR)
36.73
Gram Altın
2977.31
BIST 100
9949.01
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
05 Aralık 2024

'Kötü Öğretmenin El Kitabı'

Hayat iyiyi, doğruyu, hakikati bulma ve bu buluşla mutluluğu ve huzuru yakalama yolculuğudur. Beşikten mezara kadar devam eden bu süreçte okullarda eğitim ile istendik yönde davranış geliştirmeye çalışılır. Eğitim ise genellikle iyi ve doğru örneklerin temelinde yükselir. “Şunu, şöyle yaparsan iyi olur. Doğruyu bulmak için izlenecek yol budur. Hakikat, doğruyu bulma erdemidir. Sizden öncekiler böyle yaparak başardı.” türünden olumlu ve iyi örneklerle yaşamı kuşatarak hayatın gül bahçesine çevrilmesi umulur. Her şeyin mükemmel olması için her zaman mükemmel olanı görmek ve göstermek gerektiğini düşünürüz. Genellikle kötüyü görmek ve göstermek gerektiğini göz ardı ederiz. Kötüyü gösterince büyü bozulacak ve tozpembe hayallerin pembesi solacak ve elimizde sadece tozu kalacak gibi hissederiz. İşin hakikatinde kötü örneği verebilmek cesaret işidir. Arı deliğine çomak sokmaya benzer. Adeta arı deliğine çomak sokan Kıymetli Hocam Hüseyin Akın'ı “Kötü Öğretmenin El Kitabı” isimli son kitabından dolayı tebrik ve takdir ediyorum.

Kendisi de öğretmen olan Hüseyin Akın hocamızın bu kitabından önce eğitimle ve öğretmenlikle alakalı Kırk Dakika Koridoru, Bana Öğretmenini Söyle ve Bunu Bana Öğretmediniz isimli kitapları yayımlanmıştı. Eğitimle ilgili kayda değer çalışmaları bulunan Kıymetli Hocamızın kendi tabiriyle bir eleştirel pedagojik tersten okuma denemesi olan son kitabı Kötü Öğretmenin El Kitabı bütün öğretmenlerimizin başucunda olması gereken bir kitap niteliğinde olmuş.

İlk emri “Oku!” olan bir dinin mensubu ve Sevgili Peygamberimizin (SAV) “Beşikten mezara kadar ilim talep ediniz.” emrine icabet etmek düsturuyla hareket eden bizler için maarifin dikkate şayan bir eylem olması gerekir. Hüseyin Akın’ın da bu düsturla kaleme aldığı kitabı cesur bir çalışma olmuş. Bir bakıma çuvaldızı başkasına batırmadan evvel iğneyi kendimize batırmamız gerektiğini bize göstermektedir. Biraz özeleştiri kimseyi incitmez. Bir şeyin doğrusunu görebilmek için o işin eğrisini de bilmek gerekir. Hüseyin Hocam da bu kitabında tam olarak bunu yapmaya çalışmış. Bir eğitimci olarak kendi adıma gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki gayet de başarılı olmuş.

Şayet kötü öğretmen değil de iyi öğretmen olmak istiyorsanız kitabın “İçindekiler” bölümündeki konu başlıklarını bir bakıma tersten okuma yapmanız yetecektir. Hikâyeniz olmasın, sevmeyin, sevilmeyin, dikkate almayın, kötünün iyisi olun, yaş ağacı eğin, vb. başlıklara bakınca dahi iyi öğretmen olmak için neler yapmanız bir bakıma yapmamanız gerektiğini anlıyorsunuz.

Bir bahçıvan düşünün ki çiçekleri sulamıyor, budamasını yapmıyor, toprağını değiştirip onları havalandırmıyor, hülasa onlarla ilgilenmiyor. Ama sorduğunuz zaman da ben bahçıvanım deyip bahçede dolanıyor. O kişinin bahçıvan olduğuna kim inanır ki? İşte bu kitap her ne kadar Kötü Öğretmenin El Kitabı diye isimlendirilmiş olsa da aslında nasıl iyi öğretmen olunurun şifrelerini size veriyor.

Kitapta verilen örnekler eğitim camiasında olan biriyseniz size hiç de yabancı gelmeyecektir. Her meslek grubunun iyisi olduğu gibi maalesef ki kötüsü de vardır. Ancak Hüseyin Hocamın bu kitapta anlatmak istediği kötü örnekleri göstererek onları linç ettirmek değil bilakis kötünün tanım ve tasvirini yaparak iyinin ne ve nasıl olduğunu, iyi olmanın derdinde olmamız gerektiğini ve bunun için de nasıl davranmamız gerektiğini ortaya koymaktadır.

Bireysel sorunların yanında sistemsel sorunlara da kısmen değinilen kitapta sistemin öğrenmeyi öğretmek yerine sınava kadar öğrenip bilginin son kullanma tarihi dolduğunda ise unutulması gerektiği tezinin yanlışlığına da vurgu yapılıyor. Bu yanılsama doğrultusunda öğretmenin yıllık plan dâhilinde hareket ederek kendine oluşturduğu konfor alanının dışına çıkamayışına da gönderme yapılmaktadır. Böyle davranan öğretmenin ise hikâyesi olması bir yana kendisi tarih olur.

Kitapta ayrıca kötü öğretmenin özellikleri anlatırken iyi öğretmenin de nasıl olması gerektiğine dair konuyla alakalı dipnot tadında ipuçları ise kitabı sürükleyici kılıyor. Herkesin okumasını tavsiye etmekle beraber öğretmen ve öğrencilerin kesinlikle okumasını öneriyorum. Öğretmen olarak bu kitabı okuyunca kendinize çekidüzen vereceğinizi düşünüyorum. Her ne kadar kendinizi iyi öğretmen olarak nitelendiriyor olsanız da insan hataya meyilli bir varlıktır ve bir uyarıcıya her zaman ihtiyaç duyar. Öğrencilerin ise hayatlarına dokunan kişilerin nasıl birileri olduğunu anlaması için bu kitabı kesinlikle okumaları gerekir. Kitap ile ilgili fazla detay vermek yerine kitabı kesinlikle okumanızı tavsiye ederim.

Hüseyin Hocamın kitabında da yer verdiği Fransız Şair Charles Baudelaire ait “Hiçbir şey bilmemek, hiçbir şey öğrenmemek, hiçbir şey istememek, hiçbir şey duymamak, yalnız uyumak, uyumak hep, bugün tek dileğim bu. Utanılacak, rezil bir dilek, ama yürekten.” dizeleriyle yazımı noktalamak istiyorum.

Hüseyin Hocama böyle kıymetli bir eseri bizimle buluşturduğu için teşekkür ediyor, kaleminin daim ve tesirli olmasını diliyorum. Sizlere de en kısa zamanda kitabı temin edip okumanızı tavsiye ediyorum.

Kitapla ve sağlıkla kalın.