Kosova-Türkiye maçının psikososyal analizi
KOSOVA-TüRKİYEu2008milli maçını izledik ve keyif aldık, gurur duyduk. 2018 Dünya Kupası finallerine giderken bir engeli daha aştık. Genç oyuncularımızı gayretli, özverili, amatör ruh yapısı içinde oynarken gördük. Gelecek ile ilgili planlarımız için oyuncularımızda umutlu hale geldik. Sporun her dalında özellikle futbolda söz sahibi olmayı umuyoruz.
Kosova bizim için gönül köprüsüdür. Kosova bize Osmanlı'nın emanetidir. Kosova deyince gönlümüze ve aklımıza evlad-ı fatihan, Fatih Sultan Mehmet, I. ve II. Murat geliyor. Kosovalı Arnavut kardeşlerimizle 600 (altı yüz) sene beraber yaşadık. Bu dostlarımız ve dindaşlarımız Osmanlı Devletine kritik noktalarda önemli hizmetler yaptılar. Kosova'daki savaşlarda devletimiz bu dindaşlarımıza gereken desteği vermiştir.
Türk Milli Takımının Kosova ile maç yapmasını büyük bir şans diye gördük. Bu futbol karşılaşmasını kardeşlerin yarışması olarak gördük. Kosovalı oyuncuların Avrupa çapında olduklarını gördük. Ama ulusal birlik ruhunu tam yakalayamamışlar. Ama çok yakın bir zamanda atılım yapacaklarını tahmin ediyoruz. Dünya Futbol Şampiyonaları'nda Kosova'yı da görmeyi arzu edebileceğimi belirtelim.
Türk Milli Takımı'nın kalecisi Volkan Babacan mükemmel oynadı. Oğuzhan, Selçuk ve Burak Yılmaz mükemmel bir işbirliği sergilediler. Ozan Tufan, Cengiz Ünder mükemmel oyunlarını golleriyle süslediler. Volkan Şen de gelecek için umut vaat ediyor. Gençlerimiz arasındaki eşgüdüm eksikliğini de dile getirelim.
Maç öncesi oyuncuların moralsiz olduğu söyleniyordu. Grupta iddiamızın kalmadığı söyleniyordu. Milli takımın bir önceki kaptanı gazeteci Bilal Meşe'ye saldırmıştı. Ardından kaptan milli takımı bıraktığını açıklamıştı. Bu olaydan sonra oyuncular ne yapacaklarını şaşırmışlardı. Fatih Terim olaylarla ilgili şunları söyledi: "Ben sorun çözen kişiyim. Kimsenin endişesi olmasın, çözerim. Bu arada sevgili Bilal Meşe'ye de geçmiş olsun diyorum."
Sıkışık bir anda, çevremizde ateş çemberi var iken morale ihtiyacımız vardı. Kosova'yı yenerek moralimiz biraz düzeldi. Fatih Terim başta olmak üzere teknik ekibe ve oyunculara şükran borçluyuz. Ülkemizin her yanını sevinç kapladı, vatandaşlarımız coştular. Türk bayrağını eline alan meydanlara koştu, halay ve horon oynadılar. Bu, oyuncularımızın gelecek vaat ettiklerinin de bir göstergesidir.
Fatih Terim'in basın toplantısını izledik. Kimseyi kırmadan problemleri tek tek sıraladı. Eksik olan durumları dile getirdi. Oyunculardan hiyerarşiye uymalarını beklediğini söyledi. Oyuncuna oyuna, futbola konsantre olması gerektiğini ifade etti. Kıskançlık, onur kırıcı yazıların oyuncuları olumsuz yönde etkilediğini anlattı. Kamplarda huzur içinde hazırlanmak istediklerini anlatmaya çalıştı.
Prof.Dr. Bülent Bayraktar milli takımın yıllardan beri hekimliğini yapmaktadır. Dekanlık, müdürlük yapmıştır. Hem çok iyi bir idareci hem de çok mükemmel bir hekimdir. Onu yıpratmayı doğru bulmuyoruz. Kendisini Türk sporuna adayan bu meslektaşlarımızdan büyük hizmetler bekliyoruz. Prof.Dr. Bülent Bayraktar'a haksızlık edilmesini, onun üzülmesini onaylamıyoruz.
Sırası gelmişken dileklerimizi ifade edelim:
- Dolmuş, taksi, kamyon ve otobüs sürücülerin psikoeğitime tabi tutulmalıdır.
- Orman arazisi diye ifade edilen tarım arazileri sahiplerine bedelleri karşılığında iade edilmelidir. Bedelleri mutlaka ödenerek sahiplerine verilecek fındık vb. bahçeleri birçok mağduriyeti giderecektir. Milletvekilimiz avukat Sabri Öztürk'ten yardım bekliyoruz.
Sonuç: "Futbolcu, yönetici teknik ekip ve hekimler el ele vererek futbolu üst noktaya taşıyabilirler."