Köşe Kapmamaca Oynamak
Nefs muhasebesi diye bilinen kişinin önce kendisini eleştirebilmesi konusunu bize ilk aidiyetimiz: Allah tembihledi. Yalnız önce kendin dedi. Hep kendin. Biz de başımızı öne eğdik. Kişisel veya toplumsal aidiyetlerimize göre kendimizden bildiğimiz şeyleri eleştirdik, eleştiriyoruz. Fakat görüyorum ki bu konuda kimi zaman, belki çogu zaman mağdur oluyoruz.
Daha
nefsi eleştirmek nedir bunu kişisel gelenek edinmemiş, böyle bir derdi
olmayanlar üstümüze çullanıyor. İş tamam oluyor.
Kendini
muhasebe/eleştiri, tövbe/değişim ve dönüşüm yoluna koymaya çalışan,
koyamadığına üzülen insanın üstüne, kendini eleştirmeyi aklının ucundan
geçirmemiş, daima ötekini eleştiriyi adet edinmiş bir güruhun sivri dilli
istilası düşüyor.
Belli
bir ilahi terbiyeyi almamış, farklı eğitimlerden gelmiş geçmiş insanlar da
genellikle bu var. Tenkid geleneğini soğukkanlılıkla ilmi sahada uygulama gibi
üst bir tavrı, bir kişi veya karşı kesim için kullanmayı maharet sayıyorlar. Bu
bir rahatlama elbette onlar için. Başkasının nefeslerini kontrol altına alarak
sayarak soluklanmak... Daima karşı nefsin:), karşının eleştirisini kendi
hayatının farzı/baş sorumluluğu kılmışlık...
Bir
de siz sakinseniz. Sükûnetinizin üstüne kurulup, kalbinizin deminden içip...sizi
kendi kesiminizin temsilcisi seçiyor ve o kesimlerin lâkaplarını anarak
eleştiriyor da eleştiriyor.
Kendisi
ciğerinin arka odasında, saklanmış ve sakınılmış vaziyette kilitli kutsal
sandıkta...
Bu
sebeple eleştirirken dönüp kendine bakmayan, daima karşısına aldığı kesimin
kusurlarına odaklanmış göze itibar etmeyiniz. Bu gözlerin karşısındakine olan
cingözlüğü kendisine ve kendi kesimine olan körlüğünden arta kalan başka bir
körlüktür. En çok ta büsbütün eleştiri, karalama veya büsbütün hatasız sayma ve
peşinden gelen övgü, yüceltmeyi gördüğünüz yerden hemen kaçınız. Asıl veya
taklitlerinden, bu işi derinliksiz ve ezbere, kurulmuş ve koşullanmış halde
yapan ödevcilerden de... Dünya ve kendi dünyanızca köşe kapmamaca oynayınız bu
tipolojiye karşı. Gerçi bu tiplerimizin bütün derdi köşe kapma ve kaptıkları
köşeyi enn kıymetli vattann parçası gibi koruma ve kollamadır. Onları
köşelerinde gözünüz olmadığına dahi ikna edemezsiniz. Büyük bir bilinç
ordusunun köşelerini istilaya geldiklerinin korku filmini seyreder o patlamış
bakış açıları...
Uzak
durmak; hakiki sorumlulukları mız veya tutundugumuz işimiz, sanatımızı göksel
bir coşkunlukla icra etmekle mümkün. Sonrasında yok saymakla...
Kendi varlığını gerceklestirenlerle kendi yokluğunu gerçekleştirenler, yani varlık yoklamasında yok olmayı seçenler için başkaca yapabileceğimiz bir şey yok.Tamam. Biliyorum. Onlar var. Var da ediliyor.Hususi beslenip büyütülüyor.Sonunda bir toplumu, bir vatanı da kendi uçurumlarında yok edebilirler. Fakat daima onları kale alırsak, daima cevap yetiştirmeye çalışırsak, baska türlü yaşamak, bir işin ucundan tutup memleketi kaldırmak, kalkındırmak ne mümkün...