Dolar (USD)
35.19
Euro (EUR)
36.70
Gram Altın
2953.04
BIST 100
9626.56
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
25 Nisan 2020

Koronayı oruçla yenmek

Ömrü olanlara günler haftalar vızır vızır geçiyor. Ülkemizde covid19, ilkin 10 Mart tarihinde görülmüştü. O günden bu güne dünyada ve ülkemizde yaşanılanları film şeridi gibi gözümüzün önünde canlandırdığımızda her bir insanda farklı algılar ve yaşanmışlıklar olduğunu söylemek mümkün.

Yakınını kaybeden, ateşin düştüğü yerde yanan insanlarımıza sabrı cemil, bu illetten vefat edenlere Allah rahmeti ile muamele eylesin diyorum.

Devletimiz ve sağlık ordumuz dimdik ayakta. Hayat her türlü zorluklarla bizleri imtihan eylese de gördüğümüz gibi akış hızında bir değişiklik yapmadan hızla ömür törpüsü olmaya devam ediyor.

Çok şükür Ramazan iklimine bu yıl biraz buruk da olsa girdik. Oruçlarımızı tutmaya başladık. Teravih sahur ve hatimlerimiz ile bu ayın manevi ikliminden istifade edenlerden oluruz inşallah.

Her yıl olduğu gibi bu yılda böyle güzel günlerden yararlanmayan, hatta bu günleri ifsada çalışan bedbahtlar, sağda solda huzurumuzu kaçırıcı garip sesler çıkarmaya her yıl olduğu gibi bu senede de devam edecekler. Oruç ertelensin cehaletinden tutunda, oruç tutanların bağışıklık gücü zayıflayarak covit19 a karşı direnci azaltacak safsatasına kadar bir sürü hezeyanlı sapık fikirler sağda solda uçuşacak. Halbuki bilimsel gerçeklik tam zıddını söylüyor. Benzer safsatalara hazırlıklı olmalı ve sadece acıma duygularımızla dualarımızda hidayetleri için el açmalıyız.

Son yılların modası olan aralıklı oruç “tıbbi ismi ile inermittan fasting” ile bizim yılda bir ay boyunca tuttuğumuz orucun aslında birbirinden pek farkı yok. Ama ilki bilimsel olarak son yıllarda birçok hastalığın şifası için doktorlar tarafından şiddetle öneriliyor.

İkincisi ise yani ramazan orucu, yüzyıllardır bizleri yaratan Allah tarafından emanet, olarak verilen bedenlerimizin korunmasında farz bir ibadet olarak önerilip karşılığında sadece sağlıklılık değil, aynı zamanda başı rahmet ortası mağfiret ve sonu ise cehennem azabından kurtuluş gibi çok önemli bonüsler ile ödüllendiriliyoruz. Bu inanç ve bilinçlilikle hastalarımıza mümkün olduğu kadar bu ayda oruç tutmalarını tavsiye ediyorum.

Zihniyeti bozuk, hastalıklı ruh hali ile ağızlardan dökülen salyalarla sağı solu kirleten yaratıkların bol olduğu ülkemizde yaşamanın kaçınılmaz sonucu sabır silahına yerinde ve zamanında sarılarak öncelikle kendimizi korumalıyız.

Gerçekle gerçek olmayanın havada uçuştuğu bu günlerde sağlık ordumuzun her bir ferdi salgınla savaşta ön safa geçme yarışı içinde iken, durumdan vazife çıkarıcı güruh boş durmuyor. Onlardan yayılan her türlü bilgi kirli kabul edilerek akıl süzgecinden geçirilerek temizlenmeli. Geçen hafta böyle kirli bir bilgi malum bir ilacın pazarlama taktiği olarak sosyal medyada arzı endam eyledi. Maalesef ilaç kapış kapış kapanın elinde kaldı. Olan zor günlerde birçok insanın kesesine oldu.

Özellikle yıllarını bilim uğruna harcamış, göz nuru döküp dirsek çürütmüş hocalarımız içinden geçtiğimiz bu zor günlerde konuşmalarına çok ama çok dikkat etmeliler. Toplum nezdinde popülist ve geçici itibar kazanımından daha çok her iki dünyada kazançlı çıkmanın tam zamanı. İnsan psikolojisine çok dikkat etmemiz gerekiyor.

Biz güçlüyüz zenginiz bize bir şey olmazcı güruhun düştüğü durumu görerek ibret alıp şahsi sorumluluklarımız ile devletimize bu savaşta fertler olarak destek olup hem kendimizi hem devletimizi bu acımasız yaratığa karşı koruyalım.

Aklı başında fertler olarak iş her birimize düşüyor. Öncelikle içimizdeki ordu yani bağışıklık gücümüzü destekleyelim.

Bağışıklık gücümüzü nasıl artırabiliriz?

Bünyemiz içinde saklı iç ordumuz ne kadar güçlü olursa bu savaştan o kadar güçlü ve galip çıkacağız. Virüsün belinin kırılması da bu güce bağlı. Sağlıklı uyku, stresten uzak durmayı başarma, hareketli olmamız ve dengeli düzenli beslenme ile bu gücü aktif halde tutabiliriz.

Felaket tellalı olmayalım. Tedbiri elden bırakmayarak hastalıkla mücadelede gecesini gündüzüne katan bilim kurulumuz ve hükumetimizin tavsiyelerine azami uyduktan sonra takdiri Allah’ a bırakalım.

Bu virüse yakalanarak şifa bulan bir meslektaşımın ifadesini aynen aktarıyorum.

“Allah kimseyi böyle bir salgınla imtihan etmesin. Ben şükür evde tedavim devam etti. Hastaneye yatacak kadar şikayetlerim çoğalmadı. Ancak düşmeyen ateş, geçmeyen öksürük nöbetleri ve tüm kaslarım ve kemiklerim kırılmış, dövülmüş gibi ağrıdı ve hayatımda kullanmadığım kadar ilacı bu sürede kullandım” dedikleri bu.

Kurallar belli.

Uygulamak elimizde.

Suçlu arayanlar aynanın karşısında dursun ve karşısına baktıktan sonra arayışına devam etsin. Bu virüs illetinden ufak tefek sıyrıklarla kurtulan insanlarımızın aktardıkları kulaklarımıza küpe olsun.

Makalelerimde bu acımasız virüsten korunmaya yönelik hatırlatmalarımdan sıkılmayalım. Önceliğimizin sağlığımızı korumak olduğunu unutmayalım. Sağlık varsa hayat var. Hastalık ise imtihanların iç içe olduğu bir süreç. İmtihanlar bazen delerek geçiyor gerçekliğini de unutmayalım diyorum.

Sağlık ve mutluluk dileklerimle.