Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
06 Nisan 2020

Korona’nın Dönüştüreceği Hayatlar!

Sıkıntılı günlerden geçiyoruz.

İçinden geçtiğimiz süreç, tarihin önemli kırılma noktalarından biri olarak yerini alacak.

Salgın tüm dünyayı etkisi altına almış durumda.

Dünya üzerinde milyarlarca insan eve kapanmış durumda. Ekonomik aktiviteler bir anda azaldı.

Esnaf iş yapamaz hale geldi. Birçok ülkede işsizlik maaşı başvuruları artmış durumda.

Devlet ilk etapta 100 Milyar TL’lik destek paketi açıkladı. Ardından bir dizi önlemler daha açıkladı.

Birçok kişi her şeyi devletin yapmasını bekliyor.

Her şeyi devletin yapabilmesi için ya IMF’den borç alacak ya da karşılıksız para basılacak.

Ülkemizde başta ana muhalefet partisi olmak üzere kimileri hemen IMF’den borç alınması için çalışmalara başladı bile. Çünkü yıllardır onların finansörlüğünde, onların söylemlerini dile getirerek siyaset/iş yapıyorlar. IMF’den borç alındığı zaman hangi şartları önümüze sunacağı şimdilik belirsizliğini koruyor.

Hatırlarsanız AB, 2015’te terörle mücadele yasasının değiştirilmesini istemişti. IMF ne gibi şartları dayatacak? Şu ana kadar Türkiye, IMF’den herhangi bir talepte bulunmadı. İnşaallah IMF’ye gerek kalmadan kendi içimizde bu süreci en az hasarla atlatabiliriz.

Karşılıksız para basılması konusunda ise Merkez Bankası işsizlik fonu ile ilgili daha akıllıca bir adım attı. Bankalara işsizlik fonunun elinde bulunan tahvil, bono gibi kıymetli evrakları kabul etmelerini ve gereken ödemeleri yapmalarını söyledi. Böylece parasal genişlemeye gitti. Parasal genişleme ile birlikte oluşacak kısmi enflasyon durumu aslında talep daralmasıyla birlikte düşünüldüğü zaman birbirini absorbe edecektir. Karşılıksız paranın basılmasının bir anlamda önüne geçilmiş oldu.

Devlet bu süreçte önemli bir adım attı. “Biz Bize Yeteriz Türkiye’m” mottosuyla Milli Dayanışma Kampanyası başlatıldı.

Böylece hem IMF’den borç almanın önüne geçilmiş olurken, hem de çok daha fazla miktarda para basılmamış oldu. Ayrıca milletimiz arasında birlik, beraberlik, dayanışma duygusunun artmasına vesile oldu. Tamamen gönüllülük esasına dayalı olarak başlatılan bu kampanyaya ilgi kısa sürede arttı. Tüm dünyayı etkisi altına alan virüs sebebiyle milletimiz arasında güçlü bir dayanışma hareketi oldu.

Ancak yıllardır küresel sermaye tarafından finanse edilen ve onların borazanlığını yapan bir kısım sosyal medya trolleri, bu kampanyanın sekteye uğraması için hemen karalama kampanyasına başladılar.

Çünkü uzun bir süredir bu köşeden dünyada yaşanan küreselci-ulus devletçi kanat arasındaki güç mücadelesinden bahsediyordum. Terör, diplomatik ve ekonomik mücadeleler hızla artıyordu. Ancak salgın bu sürece yepyeni boyutlar kazandırdı.

Yaşanan sürecin büyük kırılmalara neden olacağı artık herkes tarafından dillendiriliyor. Bazıları daha önceki salgınlar (SARS, AIDS, Ebola, Domuz Gribi vb.) ile kıyaslama yaparak böyle bir kırılmanın olmayacağını, olsa bile sınırlı olacağını ifade etseler de bunun öyle olmayacağı aşikâr artık.

Çünkü önceki salgınların böylesi bir ekonomik, sosyolojik ve psikolojik yansımaları olmamıştı.

Milyarlarca insanın bir anda evlerine kapanması, ekonominin bir anda frene basması gibi durumlar yaşanmamıştı.

Bugün yaşanana süreç ne 1929 krizindeki gibi sadece talep yönlü, ne 1973-1974 krizi gibi sadece petrol temelli arz yönlü ne de 2008 krizindeki gibi sadece finans yönlü. Hepsini içine alan bir kriz yaşanıyor. Şu an herkes evine kapanmış, ihtiyaç düzeyini en alt seviyeye indirmiş durumda olduğu için şiddetli bir şekilde hissedilmese de evlerden çıkıldığında daha belirgin bir şekilde hissedilecektir.

Virüsün Çin’den başladığı, Çin’in salgın hızı hakkında dünyaya yanlış bilgi verdiği hatırlanacaktır. İnsanlar birbirine hemen sarılmayacak, online ticaret daha hızlı artış gösterecektir.

Başta turizm sektörü olmak üzere hizmetler sektörü toparlanmakta zorlanacaktır. Gayrimenkul sektörü de bu süreçte yeni bir evreye geçecektir. Giderek bireyselleşen toplum, yeniden toparlanma sürecine girebilir. Artan işsizlik ve gelir kaybı nedeniyle çekirdek aileden geniş aileye geçilebilir. 1929 Büyük Buhran sürecinde böyle olmuştu. Bu da konut fazlası oluşturabilir. Aynı şekilde işsiz kalanlar, geliri azalanlar ellerindeki ev, araba gibi varlıkları satarak bir geçimini sağlama düşüncesine girecektir. Bu da arz fazlası oluşturacağı için gayrimenkul ve araç fiyatlarında düşmeye neden olacaktır.

Bugünleri atlatmanın yolu, aramızdaki dayanışmayı artırmaktır. Başka çaresi yok...