Korona, yeni dünyanın miladı
Korona laboratuvar işi diyen de salgın hastalıklar gibi doğal diyen de haklı olabilir. Bütün iddiaların doğru olabilir. Biri diğerinden daha çok doğruluk payına sahip değil. Çünkü bilim dünyası bu konularda hiçbir zaman doğru söylemedi, söyleyeceği de yok.
Aynı durum sonuçları için de geçerli. Kimilerinin dediği gibi bu küresel salgın sonrası dünya 80 yıl, 100 yıl geriye gidebilir, kimilerinin dediği gibi dünya küresel dijital sisteme geçebilir hatta diğer bazılarını dinlersek dünyanın küçük hasarlarla atlatacağı da varsayılabilir.
Bizce durum, yorumlardaki ifrat ve tefrit ayıklanmadan netleşmeyecektir. Yani sonuçta ne topyekûn dijital dünyaya geçiştir ne de 80 yıl geriye gidecektir. Ancak dünya siyasetindeki “evrensel ilkeler!” ve ekonomideki aşırı “kuzeyli refah” daralma yaşayacaktır.
Batı’nın asla içselleştirmediği ve bir ahlaka dönüştürmediği birey ve toplumun temel hakları bundan sonra uzun süre ilgi görmeyecek. Zira devletlerin güvenlikleri ön plana çıkacak, bireysel ve toplumsal alan daral(tıl)acaktır.
Anlayacağınız İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi miadını doldurdu. Bu kriz yaşanmasa da bildirge miadını doldurmuştu. Zira gerçekleşmesi için bütün şartları tamamlandığı halde insan hakları, insan haklarını yaşama hakları bildirgesine dönüşmedi. Batılı entelijansiya bir tercihte bulundu; ya “insan hakları”nı, “insan haklarını yaşama hakkı”na dönüştüreceğiz ki o zaman Afrikalı, Latin Amerikalı, Ortadoğulu bizim sahip olduğumuz haklara sahip olacak ve onları sömürmemize son vereceğiz, ki o zaman bizim hayat standartlarımıza düşüş yaşayacağız ya da mevcut gidişatı hamaset ve oyalama söylemleri ile sürdüreceğiz, ki hayat standartlarımızı sürdürebilelim.
Batılı aydınlar ikinci şıkkı tercih ettiler. Bu yüzden Batılı devletler ABD’nin öncülüğünde Afganistan’da 2 yılda 6 milyon, Irak’ta 1,5 yılda 4 milyon insanı öldürdüler. Ve Batı entelijansiyası kafasını kuma gömdü hala çıkarmadı.
Kimi marjinal gruplar gibi, korona Allah tarafından spesifik olarak Batılılara gönderilen bir beladır, demiyorum, lakin çoğu musibetlerin insanoğlunun yapıp etmelerinden ve yapmayıp etmemelerinden kaynaklandığını da kabul ediyorum.
Her ne olursa olsun bu küresel salgın Batı uygarlığı için hiç de olumlu sonuçlar doğurmayacak. Yani korona yeni dünya için bir milattır.
Batılıların 70 yıldır Doğu ve İslam dünyasına reva gördükleri “ötekiler” ve bu “ötekilere” yapılan zulmün ve kendileri için hayal ettikleri ve kısmen de gerçekleştirdikleri Birleşik Avrupa’nın sonuna gelindi. Çünkü sular durulduğunda AB birbirini yiyecek ve acınası bir duruma gelecek.
Koronavirüs ile cebelleşen İtalya aç ve ilaçsız kaldı, el uzatan bir AB üyesi ülke yok. Dahası, Çin’den korona ile mücadelede yardım amaçlı İtalya’ya gönderilen 850 bin maskeye Almanya el koyuyor.
Almanya AB ülkelerinin patronu iken dönüp bir üye ülkenin yüzüne bakmıyor. Aynı Almanya, ABD tehdidi altında. ABD’ye gözünün üstünde kaşın var, diyemeyen Almanya, koronavirüs ile dünyada ve Avrupa‘da yaşanan kaos günlerinde binlerce ABD askerinin ülkesine neden geldiğini anlamış değil!
ABD Almanya’yı işgale mi hazırlanıyor bilemem, lakin Avrupa’yı bütünüyle ablukaya almak için “tatbikat” bahanesinin iyi bir seçenek olduğunu kabul etmeliyim. Hafızalarımızı tazeleyelim;
Fransa ve Almanya’nın “Güçlü bir Avrupa Ordusu kurmalıyız” derken gerekçelerini de söylemişlerdi:
“Kendimizi ABD’ye karşı korumak için!!!”
NATO üyesi ülkeler kendilerini NATO’nun “babası” ABD’ye karşı korumak için Avrupa Ordusu kurmak istiyor.
O zaman akıllara şöyle bir soru geliyor:
ABD, Avrupa’nın en zayıf olduğu bir dönemde bu kıtanın işini bitirmesi ihtimal dışı mı?
Bence hayır.
Ha,
Rusya Baltık dışında Polonya ve Ukrayna için de senaryolar hazırlıyor, onu da başka bir yazıda anlatırız.