Korona ve muhalefet olmanın kolaylığı
Başlığı düzenlerken kolaylığı yerine basitliği, hafifliği, sorumsuzluğu gibi kelimeleri kullanmak da aklımdan geçti. Hepsi olabilirdi çünkü ülkemizde muhalefet olma bu anlamların hepsini içine alıyordu maalesef.
Ülkemiz gibi bütün dünya korona salgını ile sarsılmış durumda. Dünyada bir buçuk milyonun üzerinde kişiye enfekte olan, yüz bine yakın kişinin hayatına son veren bu korkutucu hastalık herkesi endişe ve korkulu bekleyişe sürükledi, sıkı tedbirler almaya zorladı. Bütün yaşantımız değişti, evlerimize sığındık. ‘Evde Hayat Var’ sloganına yapıştık.
Dışarı çıkacak olduğumuzda da sosyal mesafeye dikkat ediyor, maskeyle dolaşıyoruz. Ellerimizi sabunla sık yıkıyor, temizlik ve hijyen kurallarına özen gösteriyoruz.
Salgının ne zaman pik yapacağı ve inişe geçeceği henüz belli değil. Ancak tahminler nisan sonuna işaret ediyor. Sonrasında ise inşallah iniş ve sıradanlaşma gelecek. En azından beklentimiz bu yönde.
Neyse ki sorumsuz ve düşüncesiz muhalefete inat dikkatli bir iktidarımız ve Sayın Cumhurbaşkanımız var. Ne gerekli ise hemen o yönde tedbirler alınıyor.
Almanya şansölyesi Angela Merkel, “Korona virüs salgını Almanya’nın 2. Dünya Savaşı’ndan beri karşılaştığı en büyük felâket” dedi. ABD büyük afata tutulmuş durumda. Ölenlerin sayısı dünyanın en yüksek rakamı, 13 bini geçti. İspanya, Belçika, İran, Yunanistan ve özellikle İtalya büyük problemlerle karşı karşıyalar.
Ancak bütün bu ülkelerde iktidar-muhalefet el ele vermiş, salgınla mücadele ediyor. Çatlak ses yok, önlemlere katkı var.
Türkiye’de ise inanılmaz bir çarpıklık hüküm sürüyor: Devletimiz ne karar aldıysa eleştiriliyor, kötüleniyor. İşin ilginç yanı ya yetersiz görülüyor veya gereksiz olarak damgalanıyor. Yani amaç yol göstermek değil. Salgınla mücadele yerine amaç tedbirlerin etkisini azaltmak, vatandaşın kafasını karıştırmak.
Rabbimden duamız; kesinlikle yapıcı olmayan bu yıkıcı kafa yapısına akıl fikir basiret versin.
DR. ABİT ÖZMEN’İN ARDINDAN
Üniversiteye yeni başladığım yıllarda MTTB Başkanıydı. Cağaloğlu’ndaki binaya her gittiğimde onu makamında bulurduk. Bizimle sohbet eder, yakından ilgilenirdi. Hoş tabiatlı ve iyi huyluydu.
Daha sonra umrede defalarca görüştük. Bilhassa Ramazanda Medine’de Mescidi Nebevi’de cennet bahçesinde oturur, ibadet ve zikirle meşgul olurdu.
Rabbim rahmet eylesin, mekânı cennet olsun.