Korona sonrası belirsizlikler dünyası
Koronavirüs salgını son yüzyılda dünyayı derinden sarsan en önemli buhranların başında gelmektedir. Korona buhranının yarattığı derin sarsıntıdan dolayı sürekli olarak dünyada hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı ifade edilmektedir. Dünyada hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının ifade edilmesini, Korona buhranının dünyaya radikal bir değişimi dayattığının ifadesi olarak anlayabiliriz. Dünya, radikal bir şekilde kendini değiştirmek zorunda olmasına rağmen, Korona salgını sona erse bile dünyanın normalleşebileceğini ve değişebileceğini öngörmek kolay değildir. Korona sonrası dünya belirsizliklerle dolu bir dünya olacaktır. Korona buhranı, insanlığı belirsizliklerle dolu bir yolculuğa çıkma zorunda bırakmıştır.
Bugün dünya üstünde yüz milyonlarca insan, temel insani ihtiyaçlarını karşılayacak bir kazançtan yoksundurlar. Korona buhranı, dünyada yoksulluğu ve işsizliği derinleştirmiştir. Mevcut dünya düzeni, insanlığa küresel ölçekte temel insani ihtiyaçlarını sağlayacak minimum gelir imkanları sunmaktan çok uzaktır. İnsanlar, ekmeklerinden ve işlerinden emin değildirler. Ekonomik açıdan yoksullaşan ve işsizleşen bir dünyada insanların umutlarını yitirdiğini ve yarına nasıl çıkacaklarının derin kaygısıyla yaşadıklarını söyleyebiliriz.
Korona buhranı insanlığın derin bir çevre krizi, sağlık ve gıda sorunuyla karşı karşıya olduğunu net olarak ortaya çıkarmıştır. Ekolojik krizin çözümlenmesi konusunda güçlü bir irade oluşmuş değildir. Korona’nın insanlığın sağlığını ve güvenliğini tehdit etmesi, bu alanlarda acil adımların atılmasını gerekli kılmaktadır. Bugün dünyada, otoriteryanizmin sorunların çözümünde çok etkili olduğuna dair bir yanılsamanın etkili olduğunu görüyoruz. Otoriteryanizmin sorunları çözebileceğine ve radikal değişimleri oluşturabileceğine dair elimizde hiçbir veri bulunmamaktadır. Otoriteryanizmin dünyada yaygınlaşması, aslında dünyada işlerin eskisinden daha kötü olacağının habercisidir. Otoriteryanizm, dünyada bir krizden ziyade bir çöküşün olmasından dolayı kendisine zemin bulmaktadır.
Günümüzde birçok insan, demokrasiye olan inancını kaybetmiştir. Küresel ölçekte demokrasiye olan desteğin ve inancın gerilemesi, demokrasiyi değişimin dinamiği olmaktan çıkarmaktadır. Demokrasinin dışında insanlığın elinde bir seçenek olmamasına rağmen, dünyada demokrasinin gerilemesi, insanlığı otoriter ve totaliter rejimlere mahkum olma tehlikesiyle yüz yüze bırakmaktadır. Otoriteryanizmin bir seçenek olmadığı ve demokrasinin hiçbir şekilde vazgeçilmez olduğuna dair küresel bir farkındalığın oluşturulmasına ihtiyaç vardır.
Amerika ve Çin arasındaki mücadelenin yoğunlaşacağını öngörebiliriz. Amerika, Korona buhranından Çin’i sorumlu tutmaktadır. Çin, dünyaya Korona virüsüyle beraber otoriteryanizmini de ihraç emektedir. Dünyanın en büyük otoriter rejimiyle yönetilen ülkesi olan Çin’in demokrasi, özgürlük, barış ve refah alanlarında dünyaya öncülük etmesi mümkün değildir. Korona buhranı sırasında uyguladığı söylem ve politikalarla Amerika’nın küresel liderlik rolü ciddi ölçüde zayıflamıştır. Korona buhranı, küresel sistemde bir lider açığının oluşmasına neden olmuştur. Liderlikten yoksun bir dünya sistemi, insanlığı belirsizliğe götürmektedir.
Korona buhranı dünyayı sağlık krizi, ekonomik darboğaz ve siyasal acizlik şeklinde 3 sorunla karşı karşıya getirmiştir. Korona buhranının ne zaman biteceği ve insanların karantinadan çıkıp normal hayatlarına ne zaman dönecekleri belli değildir. Korona virüsünün gücü, ölümcüllüğünden ziyade belirsizliğinden kaynaklanmaktadır. Her geçen gün ekonomik ve siyasal darboğaz, dünyayı çok zor durumlarla yüz yüze bırakmaktadır. Bütün ülkelerin ekonomilerinde çok ciddi küçülmeler gerçekleşmektedir. Korona buhranının dünyayı iyi günlere götürmediği kesindir. Dünyayı bugünden daha zor ve kötü günler beklemektedir. Dünya, gelecek kötü günlere çok hazırlıksız yakalanmıştır.
Ekonomik ve sosyal eşitsizliklerin zirve noktasına ulaştığını, Korona buhranı sırasında görmüş bulunuyoruz. Ekonomik ve sosyal eşitsizlikler, serbest piyasa ekonomisinin mevcut haliyle sürdürülemeyeceğini ortaya koymaktadır. Eşitsizliklere ve adaletsizliklere daha az yol açan sürdürülebilir yeni bir özgürlükçü piyasa modeline ihtiyaç vardır. Devletlerin aktör olduğu kumanda ekonomi modellerinin uygulanması, dünyadaki eşitsizlikleri ve adaletsizlikleri arttıracaktır.
İklim değişikliği ve Korona salgını gibi büyük sorunların çözümü için küresel bir dayanışmaya ihtiyaç vardır. Şimdiye kadar dünya, küresel dayanışma için umutlu olmamızı sağlayacak umut verici adımları atmamıştır. Küresel dayanışma için yeni paradigmaların ve pratiklerin gerçekleştirilmemizi, dünya nereye doğru gidiyor sorusunu endişeli bir şekilde sormamıza neden olmaktadır.