Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Korona salgını ve özgürlüklerin geleceği

Korona virüsü, küresel bir salgın olarak insan hayatını tehdit etmektedir. Şimdiye kadar bütün dünyada ağır bir insani maliyet ortaya çıkmış durumdadır. İnsanlar, Korona salgını yüzünden büyük bir korku ve panik yaşamaktadırlar. Korona virüsü salgınının insan hayatında oluşturduğu belirsizlik, katlanılması zor bir sürecin yaşanmasına neden olmaktadır. Korku ve paniğin hakim olduğu, tek acil konunun hayatta kalmak olduğu bugünlerde, bireysel özgürlükler ve demokrasi konusunda küresel ölçüde bir duyarsızlığın oluştuğunu söyleyebiliriz. İnsanlar, Korona virüsü tehlikesinden başka bir şey görmemekte, Korona’ya karşı yeter ki önlem alınsın diye her türlü bireysel özgürlükten ve demokrasiden vazgeçebilmektedirler. Yüzyıllarca süren büyük mücadeleler sonucunda elde edilen bireysel özgürlüklerin ve demokrasinin bir virüs tehlikesinden dolayı kurban edilmesi, küresel bir körleşme durumuyla karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir.

Liberal demokrasinin, toplumları Korona virüsü salgınına karşı korumadığını iddia eden otoriter yönetimler, yasakları, özel hayatın takibini, verilerin kontrol edilmesini, insanların sürekli olarak gözlem altında tutulmasına, mülkiyet hakkına müdahale etmeyi meşru saymakta ve bu süreçten güçlü çıkmaya çalışmaktadırlar. Otoriteryanizm, insanlık için gerçek bir tehdittir. Demokrasinin, hukukun ve özgürlüklerin derinleşmesinin günümüz dünyasının ihtiyacı olduğu düşünülürken, bugün otoriteryanizmin Korona virüsü salgını sürecinden çok güçlü olarak çıkma ve kalıcılaşma imkan ve fırsatını elde etmiş olması somut bir tehdittir.

Güney Kore ve Tayvan gibi demokrasiler, Korona virüsle başarı bir şekilde mücadele etmelerine rağmen Çin gibi otoriter ve totaliter bir ülke bu konuda başarılı örnek olarak sunulabilmektedir. Salgını aylarca saklayan ve binlerce insanın ölümüne sebep olan Çin yönetimi, bugün bazı Avrupa ülkelerine yardım uçakları göndererek uluslararası yayın organlarında salgının kontrol altına alındığına dair yayınlattığı yazı ve haberlerle dünyada bozulan imajını düzeltmeye çalışmaktadır. Çin’in propaganda ve PR çalışmalarının belirli ölçülerde başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Amerika, İtalya ve İspanya gibi demokratik ülkelerin salgın karşısında etkisiz kalmaları ve binlerce insanın hayatını kaybetmesi, demokrasinin salgın gibi krizler karşısında işlevsiz kaldığı ve otoriteryanizmin salgınla başa çıkmada daha iyi bir yönetim tarzı olduğuna dair bir algının oluşmasına neden olmaktadır.

Korona virüsü salgını gerekçe gösterilerek ifade özgürlüğü, çalışma hakkı, örgütlenme özgürlüğü başta olmak üzere birçok özgürlük ortadan kaldırılmaktadır. Otoriteryanizm, Amerika dahil dünya demokrasilerinin kökünü kazımaktadır. Theodore Roosevelt savaş gemisi kaptanı Brett Crozier’in gemide salgın tehlikesi olduğunu söyledikten sonar susturulması ve cezalandırılması, Amerika’da bile bireysel ve sivil özgürlüklerin tehdit altında olduğunu göstermektedir. Bireysel özgürlükler, kamu sağlığını ve düzenini korumak adına yapılmaktadır. Salgınla mücadele etmek adına ifade özgürlüğünün, serbest konuşma-tartışma imkanlarının ortadan kaldırılması mazur ve gerekli görülebilmektedir. Salgın gibi olağanüstü hallerde ifade ve örgütlenme özgürlüğünün ortadan kaldırılması, aslında olağanüstü durum sona erdikten sonra da baskı ve yasakların devam edeceğini göstermektedir. Otoriteryanizm, salgın gibi olağanüstü bir durumu kullanarak kendini dünyada kalıcılaştırmaya çalışmaktadır.

Korona virüsü salgını, otoriteryanizme altın bir fırsat sunmuştur. Otoriteryanizm, Korona virüs salgınını kendini kurumsallaştırmak ve tahkim etmek için bir fırsat ve imkan olarak istismar etmektedir. Aslında otoriter yönetimlerin, bireysel özgürlüklere getirdikleri kısıtlamaların salgınla mücadeleyle hiçbir ilişkisi yoktur. Macaristan Başbakanı Orban’ın kararnamelerinin salgınla mücadelede hiçbir etkinliği olmamakta, sadece otoriter bir yönetimin kurulmasına hizmet etmektedir. Amerika, İngiltere ve Macaristan gibi ülkeler dahil birçok yerde ortaya çıkan otoriterleşme politikalarının ifade özgürlüğü başta olmak üzere bireysel özgürlükleri ortadan kaldırmasından dolayı krizin anlaşılmasına ve tartışılmasına engel olmakta, krizi yönetme konusunda başarılı olmayan yöneticilerin sorgulanmasını, eleştirilmesini ve hesap sorulmasını engellemektedir.

Bireysel özgürlükler, aslında kriz zamanlarında gereklidirler. Krizlerin aşılması, anlaşılması, tartışılması ve ortaya çözüm yollarının bulunması ancak bireysel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması ve korunmasıyla mümkündür. Dünya haritası, Korona virüsünden dolayı kırmızı bir salgın haritasına dönüşmüştür. Korona virüsünün bireysel özgürlüklerin ortadan kaldırılması için bir fırsat olarak istismar edilmesi ve otoriteryanizmin dünyayı yıkıma götürmesi gibi gerçek bir tehlikenin çanları insanlık için çalmaktadır.