Korona orucundan muhteşem bayramlara…
Bu korona günlerinde, ehli imanın evlerinde yaptığı ibadetleri ve kulluğu çekirdek gibi kaydedildi ve yeni dönemde o çekirdek açılacak, bütün insanlığa faydalı yemişler verecek... Çekirdeğin hayat kapısını tıklaması için, toprağın altına girmeye ihtiyacı olduğu gibi; bizde ki mevcut ve atıl durumunda olan istidatlar ise virüs yüzünden evlerimize kapanmaktan ve kulluk toprağı altına girmekten neşvünema bulacaktır…
İstisnalar hariç; bizde dostluk istidadı vardı ama işlettirilemiyordu atıl kalmıştı, evlerimizde virüs toprağı ile kapısı çalındı; haydi hayata denildi… İsteme kabiliyeti vardı ama Mün’im-i Hakikî unutulup, sebeplerden isteniyordu veya sanki alacaklıymış gibi eline geçmeyince isyan ediliyordu, virüs toprağı altında gelişti ve asıl Allah’tan istenmesi gereği meyve verdi... Affetme duygumuz vardı ama kibir – kin fırsat vermiyordu, bundan dolayı gelişmiyordu, virüs toprağı altında evde kalınca nasılda bir an her şey elimizden çıkacağını ve mal ve servetin hiçbir işe yaramayacağını, her şey insanla kıymet bulacağı düşüncesi duygularımızı geliştirdi, hatta affı bir kenara bırak, o insanların hasretini bile çeker olduk…
Bu virüs toprağı altından nice çekirdekler filiz verecek, nice yumurtaların kabuğu çatlayacak… Dünyanın az bir ömrü kaldığı düşüncesi flaş çakması ile Allah’a kulluğumuz ve vatanseverlikler gelişecek, kardeşlikler gelişecek, Allah için hizmet yapan hakikat erlerinin şevki gelişecek… Vermeyi severek öğrenen patronlar, üretmeyi kusursuz yapmaya çalışan üretenler – emek verenler gelişecekler… Yer yüzü kısa bir zamanda Kur’an hakikatlerinin göz kamaştırıcı parlak dönemine kavuşacak… İstidatlarını geliştirmeyenler, sadece kötülükten ve gıybetten beslenenler eyvah diyecekler: “Neden şu muhteşem dönemin gayret etmiş bir mensubu olamadık” düşüncesi ile kötülüğe ve bölüp parçalamaya vakit ayırmamış sebat kahramanlarına imrenerek bakacaklar…
Evet, “Dünya madem fânidir. Hem madem ömür kısadır. Hem madem gayet lüzumlu vazifeler çoktur.” Hakikati ile normal günlere kavuştuğumuzda, yeniden birliktelikler kaynaşmalar başladığında, bütün istidatlarımız gelişmiş olarak, korona toprağı işe yaramış olarak, yeniden bismillah derken, artık hiçbir olumsuzluğa fırsat vermeden, imana muhtaç ya da takviyeye muhtaçlara el atmak için var gücümüzle gayret edeceğiz, bize verilen istidatların gereğini yapacağız… İşte o zaman, istidatlarımızın gelişmiş olmasıyla bayram o bayram olacak… Korona orucundan muhteşem bayramların sabahında uyanarak İslam Aleminin nurlu uyanışlarının coşkusunu yaşayacağız. Bunların olması içinde, bayramı kara getirecek kibir ve sadakatsizlikten daima Allah’a sığınmalıyız...
İki türlü oruç tutmanın, elbette iki türlü bayram olacaktır… Biri mahrumiyet orucu, diğeri var olanı Allah’ın emri ile bırakma; nefsin tepinerek istediği yeme içmeyi bir asker gibi bir emirle bırakmakta başarılı olunduğu için neticesi Ramazan bayramı… Bizim hayrımıza olan orucu Allah’ın emrini yerine getirmiş olmanın sevincini yaşadığımız bu bayramdan sonraki bayram ise istidatların meyve verdiği bayramlar olacak… Artık yumurtanın çatlaması, çekirdeğin yarılması an meselesidir. Ufukta etrafında toplanacağımız Hz. Peygamberimizin (sav) sancağı gözükmeye başladı. Asrısaadetin İslam fedaileri o şanlı sancağı günümüz Kur’an ve iman fedailerine, ehlisünnet Hak âşıklarına teslim edecekler… Bir yanda Ayasofya, diğer yanda Mescid-i Aksa bu iki şanlı miğferlerin giyilmesi yeniden var olacak İslam medeniyetinin Alâmetifarikası olacaktır… İki miğferin tekrar pırıl pırıl parlaması ve korona toprağının altından, her şeyden mahrum bırakan orucundan diriliş meyveleri ile muhteşem bayramlara uyanmamız, kalkmamız dileğiyle, hayırlı bayramlar…