Korona mı, algı mı?
Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs vakasında dünya genelinde tanı koyulan vaka sayısı 170 bin sınırına ulaşırken ölü sayısı ise 7 bine yaklaştı. Her geçen gün korku ile birlikte büyüyen koronavirüsten korunmak için tüm dünya teyakkuzda. Karantina altına alınan ülkeler bir yana koronavirüsten korunmak için kutsal saydıkları ineğin idrarını içerek korunacağını zanneden ülkelerin “inek idrarı içme partisi” düzenlemeleri komedisini de seyrettik bu âlemde.
Bugüne kadar çeşitli virüslerle boğuştu dünya ve dünyalılar. Ebola’dan Sars’a, Domuz gribinden Kuş gribine kadar farklı virüsler ciddi ölümlerle sonuçlandı ama bunların hiçbirisi koronavirüs kadar sarsmadı dünyamızı. Ölüm sayılarına baktığımızda diğerlerinden çok daha az ölümle sonuçlanmasına rağmen koronavirüsün dünyayı sarsma gücü diğerlerinden çok daha fazla oldu ve hala sarsmaya devam ediyor. Petrol fiyatları dibe vurdu. Borsalar çöktü. Ülkeler arası geçişler kapatıldı. Havayolları durdu. Ticari faaliyetler bitti. İnsanlar evlerine kapatıldı.
Algı tehlikenin önünde gidiyor. Her gün onlarca insan farklı sebeplerle ölüyor bu dünyada. Bir yılda HIV/AIDS’ten 350.000, bulaşıcı hastalıklardan 2.500.000, kanserden 1.750.000, sıtmadan 200.000, sigaradan 1.000.000, alkolden 500.000, gripten 650.000, trafik kazalarında 300.000 kişi ölüyor ama hiçbirisini medyada bu kadar duymuyoruz ve hiçbirisi gündemimize bu denli girmiyor. Her gün çeşitli sebeplerden yaklaşık 100.000 kişi ölüyor ama bizim umurumuzda değil.
Algı tehlikenin önünde gidiyor. İnsanlar marketleri boşalttı. Fiyatlar katlanarak yükseliyor. Çin’de virüs hız keserken, vakalar azalırken diğer ülkelerde hızla yayılıyor ve etkisini artırıyor. Her ülke farklı tedbirler alırken en sağlıklı şekilde hareket eden yine Türkiye oluyor. Birçok ülkede sokağa çıkma yasakları gelirken virüsten ölenlerin ölüm hallerinden kimsenin haberi yok. Paniğin yaygınlaştırılması için herkes elinden geleni yapıyor.
Bir şeyler dönüyor dünyada. Yeni oyunlar kurgulanıyor ve yeni planlar yapılıyor sanki. Dünyayı ekonomik olarak etkisi altına almaya başlayan Çin bir anda yerle bir oldu ve ABD karşısında diz çöktü. 30 doların altına düşen petrol fiyatları ile Rusya sıkıntılı bir döneme girdi. Tüm dünya koronavirüs ile boğuşurken dolar yine de yükseliyor.
Bir şeyler dönüyor dünyada. 11 Eylül saldırısı ile yeni bir döneme giren dünya şimdi de koronavirüs ile başka bir döneme sokuluyor. Dönem soğuk savaş dönemi değil, biyolojik savaş dönemi. 11 Eylül’de kendi kendini vurarak dünyaya saldıran ABD bu sefer yeni oyunlar peşinde sanki.
Bir şeyler oluyor bize. Oyun kurucular koronavirüs ile dünyayı dizayn etmeye çalışırken bu işten şimdilik en az etkilenen Türkiye’de bu güçlerin ekmeğine yağ sürmeye çalışan zavallılara ne oluyor. Devlet tüm birimleri ile olaya el koyuyor ve süreci en sağlıklı şekilde yürütüyor, dakika dakika kamuoyuna bilgi verip halkı bilgilendiriyorken sosyal medya üzerinden bunu sabote etmeye çalışan ve algı operasyonuna bilinçli bir şekilde destek olanlara ne demek gerekir bilemiyorum. Her defasında hükümeti yerden yere vuranlar bile başta sağlık bakanlığı olmak üzere bakanlıkları ve çalışmalarını takdir ediyor, sürecin en doğru şekilde yürütüldüğünü dile getiriyorken, panik yaratmak ve halkı kaosa sürüklemek için çaba sarf edenlerin niyetlerinin ne olduğu aşikâr değil midir?
Bir şeyler oluyor bize. Koronavirüsü bahane ederek içindeki virüsleri etrafına yayan insan müsveddelerini hangi kefeye koyacağız. Evinde hiçbir alışveriş yapmadan en az bir ay yaşayabileceği malzemesi var olan bu milletin marketlere saldırıp rafları boşaltmasını hangi inançla açıklayacağız. Birlik ve beraberlik içinde olmamız gereken zamanlarda bile koltuk sevdasını millet sevdasına tercih eden siyasilere ne diyeceğiz?
Dünyada algılarla yeni bir düzen kurulmaya çalışılırken ülke olarak yerimizi iyi belirlememiz ve topyekûn olarak birlik içinde hareket etmemiz gerekir vesselam.