Korona günlerinde umut
Korona salgını başlar başlamaz birçok insan, kolonyaya, ıslak mendile, dezenfaktanlara, makarnaya, una, yağa saldırdı. Bugünlerde yeterli kolonyanın, mendilin, dezenfaktanların piyasada bulunmadığından şikayet edilmektedir. Aslında bugünlerde hayatımızda olmayan bir başka şey daha vardır. Kolonya ve mendil yetersizliğinden dolayı hiç kimse, ona dikkat çekmemektedir. Hayatımızda yeterince olmayan şey umuttur. Korona günlerinde kolonyadan ve makarnadan daha fazla ihtiyaç duyulan değer, umuttan başka bir şey değildir. Korona günlerinde umudu diri tutmak, umudun anlamını keşfetmeye hepimiz ihtiyaç duymaktayız. Umut olmadan Korona virüsünün bize yaşattığı bu kabusun sona ereceğine inanmak zor gözükmektedir. Korona virüsüne karşı umut aşısıyla direnmeli, hayatı savunmalı ve geleceğe bakmalıyız.
Hayatımızı direkt olarak tehdit eden tehlikeler karşısında hayatta kalmak için kendisine sarıldığımız temel yaşamsal güdümüz, umuttur. Umut, hayatta kalmak için gerekli olmasına rağmen, sabır, tecrübe ve çalışma, umudu oluşturan üç temel sacayağıdır. Korona virüsü krizinin sihirli değnekle dokunulduğunda çözülecek bir kriz olduğunu sanmak da makul ve gerçekçi değildir. Umut, içinde bulunduğumuz durumun farkında olmayı ve bu durumun aşılması için makul ve gerçekçi çözümler, yollar ve imkanlar oluşturmamızı gerekli kılmaktadır. Korona pandemisi, dünyanın içinde olduğu durumun ve düzenin sürdürülebilir olmadığını ortaya koymuştur. Dünya düzeni diye hayatımızı içine hapsettiğimiz şeyin insanlığın başarısızlığından başka bir şey olmadığını küresel Korona salgını sayesinde öğrenmiş bulunuyoruz. Mevcut düzenin aşılması ve başka bir dünyanın mümkün olduğu konusunda umudumuzu yeniden yeşertmeli, büyütmeli ve güçlendirmeliyiz.
Korona salgını görünmez bir düşman olarak bütün dünyayı sarmıştır. Korona salgını sınır, sınıf, ırk, din dil ve cinsiyet tanımamaktadır. Korona salgını, bütün ülkelerde tahmin edilemeyen ve kontrol edilemeyen ölçülerde hızla yayılmaktadır. İnsanın insana iyi komşu olmasının önemini bugünlerde yeniden anlıyoruz. Sadece ailemize değil, aynı zamanda komşumuzla birlikte birbirimize umut vermeliyiz. Korona salgını çoktan unuttuğumuz asli gerçekliğimizi bize hatırlattı. Bütün insanların paylaştığı evrensel payda, ortak insanlığımızdır. Hiç kimse dünyada yalnız başına bir ada değildir. Ortak insanlığımızın hepimizi birbirine bağlayarak takım adalar haline getirdiği gerçeğini, bu dehşet salgın karşısında yeniden fark ettik. Ortak insanlığımız, Korona virüsüne karşı küresel dayanışmayı ve işbirliğini gerçekleştirebileceğimize dair global bir umudun yeşermesine kaynaklık etmektedir. Ortak insanlığımız var olduğu sürece umut var olacaktır. Eski Romalılar, “hayat varsa umut da vardır (Dum vita est, spes est)” derlerdi. Ortak insanlık temelinde hayatı ve umudu birlikte savunmamızın gerektiği günlerden geçiyoruz.
Korona kavramı, güneşin atmosferdeki kenarı için kullanılmaktadır. Güneş tutulması sırasında güneş parlaklığını kaybetmekte ve kararmaktadır. Böyle bir karanlık anda Güneş, Koronası sayesinde bu kararmanın gelip geçici olduğunu, kısa sonra tekrar parlak bir şekilde ortaya çıkacağı mesajını vermektedir. Korona virüsü salgını, dünyada insanlığımızı karartan gelip geçici bir tutulmayı temsil ederken aynı şekilde kısa süre sonra insanlığımızın yeniden canlanacağı ve parıldayacağına dair umudumuzu canlı tutmaya da bizi yöneltmektedir. Umut, daha iyi bir geleceğin bizi beklediğine emin olmak ve daha güzel şeylerin gerçekleşmesi için önümüze bakmaktır.
İnsanları korkutan virus değil, ölümdür. Allah, ölüm korkusuyla dolu bir hayat yaşamamızı istememektedir. Allah, kendisinden umudumuzu kesmememizi emretmektedir. Allah, insanlığı umutsuzluk içinde bırakmaz. Allah, umutla, sevinçle, coşkuyla ve aşkla hayata dört elle sarılmamızı istemektedir. Korona günleri, hayata umutla ve dört elle sarılma günleridir.
Bütün dünyada ortak insanlığımızın harekete geçtiğine dair işaretler ortaya çıkmakta ve insanlar birbirlerine daha fazla sorumlu ve şefkatle yaklaşmaktadırlar. Şefkat ve saygının toplumsallaştırılmasına her şeyden daha fazla ihtiyaç vardır. Gökkuşağının renkleri kadar umutlu ve iyimser olmalıyız. Bugünlerde sıkılganlık, bıkkınlık ve vazgeçme gibi kolay ve verimsiz tutumlar yerine coşku, yılmazlık ve umutla evimizle, ailemizle ve komşularımızla dayanışma içinde olmalıyız.
Her şey düzelecek, daha güzel günler göreceğimize dair inancımızı kaybetmemeliyiz. Kendimizi, ailemizi ve diğer insanları Korona virüsüne karşı korumak için üstümüze düşeni sorumlulukla yapmaya devam etmeliyiz. Ertesi gün güneş doğduğunda bizim kazanacağımızı ve yeni bir hayata başlayacağımızı unutmamalıyız. Umut, kazanmakta ve kazandırmaktadır. Umudun kazanacağına olan inançla herkesin sorumlu davranması, birbiriyle dayanışma içinde olması, komşuluk kavramını yeniden anlamlandırması gerekmektedir.