Korkma!
Altaylardan mı yoksa Olimpos’dan mı bilmem ama bulunduğu dağın karanlığından ürpermiş ki umutsuzluğa düşmüş, köşesinde umutsuzluk pompalamış; çok korkuyorum demiş. “Buraya da yazayım. Bir yıla kalmaz ekmek 6-7 TL.” olur demiş. Dış güçleri temize çekmiş, sokaktaki amcalara sarmış… Keşke bilse; o sokaktaki amcalar nasılda kanaatkâr ve geleceğe umutla bakıyorlar ve de şükürleri hiç eksik olmuyor.
O
amcalar cüzdanlarına dolar koymuyor; yüreklerine iman ve vatan sevgisi
koyuyorlar… Korkma Altaylı kardeşim, korkma! Ümitsizlik Allah'ın kudretinden şüphe
etmektir. Korkma Altaylı kardeşim, korkma! Madem 2001’de yaşanan gerçek krizde
sapasağlam durdun, şimdi görmezden geldiğin dış güçlerin tetikçileri tarafından
özellikle kudurtulan dolar yüzünden yine sana bir şey olmaz. Yan hiçbir zaman
sizlere bir şey olmaz, tuzunuz tuzlukta keyif çatıyor. Ha sahi eğer bizi
düşünerek; korkuyorum diyor isen, ama bizler harbiden zorluklar yaşayıp,
harbiden Allah’tan korktuk. Sahiden Allah’tan korktuğumuz için de; birilerine
bize kaymak yedirecek tetikçilik yapmadık ve de sözde korku ayaklarına
takılmadık...
Taştan demirden değiliz elbet, bizlerde çok ama çok ve de harbiden
korkarız: Allah’tan, ümitsizlikten, şükürsüzlükten, geceden sabaha ulaştıran
gerçek kudret sahibinden korkarız. Biliriz ki nefes tükenmediyse yenecek bir
parça ekmeğimiz vardır. Tükenmiş ise nefes, istersen dolar bir kuruş ve
sahralar dolusu yiyecek, mal ve mülk olsun neticeyi değiştirmez, başkalarına
afiyet olsun. Korkma Altaylı kardeşim, korkma!..
Kâinat muhteşem işleyişine devam ediyor ve güneşin içine bolca
enerji doldurulmuş…
Korkma! Portakal tohumuydun ama
portakal olmadın, insan oldun…
Burnun parmak uçlarına takılabilirdi
fakat kusursuz yere konuldu…
Dilin sırtında, gözün göksünde olurdu,
şükret ki hiçbirinden şikâyetçi değilsin…
Korkma! Böbreklerin, akciğerlerin grev
etmemiş; şakır şakır çalışıyor ve dolar hiç umurlarında değil. Kalbin etiket
arttırmıyor, nefesin katlanmıyor…
Korkma! Artan maliyetler yüzünden,
güneş önüne korkunç bir fatura koymuyor, toprak tası tarağı toplayıp, ayaklar
altından çekilip gitmiyor. Korkma! Dünyanın yörüngesine asla küresel alçaklar
müdahale edemiyor, ay kandil olmaya devam ediyor…
Korkma! Parmakların öğütmüyor;
dişlerin öğütmeye devam ediyor ve kirpiklerin zararlı maddelere karşı
muhafızlık görevini sapıtan dolar için bırakmıyor…
Kokma! Her şey tıkırında çalışmaya, ağaçlar
itaat edip meyve vermeye, inekler görevini yerine getirip, dört ayaklı seyyar
fabrika görevini devam ettirecekler.
Havadaki ve suda ki hidrojen ve oksijen dengesi dengesizlik yapmayacak, etiketi
yuvarlamayacak, ne emredilmiş ise ona göre devam edecekler… Ne zaman bütün kâinat
“paydos” emrini alacak o zaman zaten dolar yağsa, para yağsa ehemmiyeti yok. Ha
sahi Amerika yunanla birlikte yakınımızda volta atacakmış, ona da korkma! Unuttun mu? Üç yüz çadırımızın
dibinde Bizans, Moğol ve her bela volta atıyordu ama Anadolu ve İstanbul kimin
yurdu oldu? Sen ona bak! Bizler, gözümüz önünde ne volta atanları cehenneme
yolladık…