Koridor
Batı bloğunun karşısında konumlanmayı imkansız olarak
gördüğü için Mehmet Şimşek politikalarına kapı aralayan Türkiye, G20 liderler
zirvesinde asıl imkansızın batı ile beraber yol yürümek olduğunu bir kez daha
gördü.
Hukukun üstünlüğüne dayalı bir rejim yoksa sermaye gelmez
diyenlerin üstünlerin hukukuna uyularak kuraldışı olarak gördükleri Türkiye’nin
çıkarlarını savunmak yerine kuralına göre Türkiye’nin soyulmasına yol açacak adımları
alkışlamaları bir garabet. Bu güruhun yabancı sermayeyi çekebilmek için her
şeyin mubah sayılacağı bir ortamda coğrafya ve tarihimizin bize dayattığı dış
politik tercihlerimizi hiçe saymaları özgürlüğün para ile alınamayacağını
anlamaları gerekiyor. Batıya verilecek ekonomik tavizin Afrika ve Güney Asya
örneklerinde olduğu gibi toplumları modern köleler haline getireceği kölelikten
kurtulmanın da ağır bedelleri olduğu gerçeği ile karşı karşıyayız.
Çin’in Zengezur koridorunu da içeren Bir Kuşak Bir Yol
koridoruna karşı G-20 liderler zirvesinde Hindistan-Ortadoğu-Avrupa ekonomik
koridoru için imzalar atıldı. ABD Başkanı Biden girişimin temiz enerji, temiz
elektrik ve toplulukları birbirine bağlayacak veri hatları döşeme için
"sonsuz fırsatların" önünü açacağını, ABD olarak Hindistan'dan tüm
Avrupa'ya uzanan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan, Ürdün ve
İsrail ile bağlantılı gemilere ve demir yoluna yatırım yapacaklarını belirtti. Bu
girişimle Türk Yüzyılı projesini biraz daha ötelemek istiyor.
Biz yabancı sermayeyi çekmek için faizi artırmak, kuru
serbest bırakmak gibi cazip şartlar sunmanın arayışına gireduralım. Yabancı
sermayeyi elinde bulunduranlar Türkiye Yüzyılını durduracak hamlelerini
pervasızca sürdürüyorlar. Denge siyaseti adını vererek hem AB’ye üye olacağız,
ABD ile stratejik ortak olacağız deyip, hem de AB ve ABD’nin Türkiye’ye zarar
veren çıkarlarına hayır diyebilme tutarsızlığından bir an önce çıkabilmemiz
lazım. Ekonomi politikasının durduğu rasyonel zemin ile bekamızı yakından ilgilendiren
rasyonalitenin çatışması halinde siyasetçinin gemiyi nasıl sağ ve salim limana
yaklaştıracağı merak konusu.
Bir yandan Amerika’nın emrindeki Dünya Bankası Türkiye’ye 18
milyar dolar kaynak sağlamaya hazırlanadursun, yine ABD’li gazeteci Seymour
Hers’e göre İsveç’in NATO üyeliği için Türkiye’ye 11-13 milyar dolar IMF
kredisi sözü veriledursun, diğer yanda ABD, Suriye’de teröre başkaldıran
aşiretleri hava kuvvetleriyle tehdit ederek teröristlerle tekrar masaya
oturtsun. Aynı anda, Karabağ’da gayrımeşru seçim yaptırılsın, Ermeni-ABD
tatbikatı yapılsın. KKTC ile ilgili adım atmak isteyen Azerbaycan
sıkıştırılsın.
Dışişleri Bakanı Fidan ile görüşen Avrupa Komisyonu'nun
Komşuluk ve Genişlemeden Sorumlu Üyesi Oliver Varhelyi, müzakerelerinin yeniden
başlayabilmesi için Türkiye'nin demokrasi konusunda ilerleme kaydetmesi
gerektiğini söyleyerek, Türkiye’nin fasılların açılmamasında kusurlu tarafmış
gibi göstermesi aklımızla alay etmekten başka bir şey değil. Türkiye’nin AB
üyeliğinin ete kemiğe bürüneceğinin anlaşılması üzerine 70 yıllık rüyaya son
veren 80 milyonluk Müslüman Türkiye’den korkan AB değil de demokratikleşme
sorunlarıymış. AB Komisyonu’nun Türkiye’yi Ortadoğu ve Kuzey Afrika birimine
kaydırması sanki Türkiye’nin tercihi veya yaptıklarının karşılığıymış.
Karabağ’da Azerbaycan’ın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne
tehdit oluşturan ayrılıkçı güçlerin gayrımeşru seçimle sözde cumhurbaşkanı
seçmelerine paralel olarak Ermeniler de sınıra asker yığmaya başladılar.
Zengezur koridorundan rahatsız olan İran ise Azerbaycan’ı tehdit ediyor.
Ukrayna’daki savaşın 30-45 gün daha süreceğini öngören
ABD’nin, Suriye’den sonra yeni çatışma alanı olarak Kafkasları tercih etmesi
Türkiye’ye ve ekonomisine vurulacak yeni bir darbe olarak görülüyor.
Mısır’ın dolar likidite sıkıntısını ABD’ye boyun eğen
ülkeler yerine BRICS ülkeleriyle çözmeye çalışacak olması Türkiye için de
işaret fişeği olabilir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, diyalog sürecinin herkesin menfaatine
olacağını belirterek, doğu sınırımızda yakılmak istenen ateşi söndürmek için
Ermenistan Başbakanı Paşinyan ile telefonda görüşeceğini açıkladı. Türkiye,
bölgede barış için de çatışma için de inisiyatif almakta gecikirse işler
Suriye’ye döner. Siyasi tercihlerimizi yaparken ekonomik tercihlerimizi,
savaşmayı düşünürken de savaşı yürütecek ekonomiyi oluşturmanın yollarını
bulmalıyız. Türkiye yıllar yılı kalkınma programları yaptı. Hepsi de kağıt üzerinde
kaldı. Politikacılar dönem sonunda başarısızlığa kılıf uydurmanın bin bir
yolunu buldular. Türkiye 2023 seçimleri öncesinde EYT gibi akla ziyan politikalarla ekonominin hormonlu
büyümesine müsaade ederek, pandemi ve depremle örselenen ekonomisini içinden
çıkılmaz hale getirdi. Yerel seçimler bahanesi ile de İMF ve Dünya Bankası’na
mahkum olmak Zengezur koridorunu, Türk dünyası ile kucaklaşmamızı bir 50 yıl
daha erteler. Vesselam…..